Korku İmparatorluğu…

AKP iktidarını bir konuda tebrik etmek gerekir. Hani derler ya yiğidi öldür, hakkını yeme. Biz de bu konuda AKP iktidarına hakkını teslim etmeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin sadece ismi kaldı. Gelişen olaylara baktığımızda koskocaman cumhuriyetin korku imparatorluğuna döndüğünü görüyoruz. Bu konuda birçok örneği alt alta sıralamak mümkün. Biz en son örneklerden birine değinelim.

CHP milletvekili Sayın  Mehmet Şevki KULKULOĞLU’nun dramı bu gün gazeteleri süslüyor. Anlatılanların, iddia edilenlerin ne kadarı doğru, ne kadarı asılsız bilemeyiz. Bu konuyu savcılar ve hâkimler aydınlatacak. Tabii korku imparatorluğunda yansız karar ne kadar verilirse... Ateş olmayan yerden duman çıkmaz diye bir atasözü vardır. Demek ki, Kayseri’de bir şeyler olmuş. Bir şeyler kokuşmuş ki oradan pis kokular geliyor.

Sayın Kılıçdaroğlu elinde belgeler ile kamera karşısına geçmişse iktidarın hop oturup hop kalkması normaldir. Daha evvel Sayın Kılıçdaroğlunun dokunduğu AKPliler nasıl tepe takla gitti herkesçe malum. Bu sefer konu Kayseri Belediyesi. Birileri belgelerle ortaya çıkıyor, diğerleri dedikodularla.

           Tabii iktidarın savunma mekanizmaları hazır. Öncelikle yargıya intikal eden bir konuda konuşma yasağı getiriyorlar. Ne kadar traji komiktir ki, Türk ordusunun itibarı ile ilgili konularda yasak yok, iktidarı zorlayacak konular hemen yasaklanıp, dosyalar dipsiz kuyulara atılıyor. Mesela Deniz feneri davası neden yasak?

Mehmet Şevki KULKULOĞLU  “Sayın Başbakan’a sesleniyorum: Kayseri’yle, benimle, Özhaseki’yle ilgili olan ve gizlilik kararı bulunan Ankara’daki özel yetkili savcılardaki tüm dosyalardaki gizlilik kararını savcılar kaldırsın. Dur bakalım içinden kimler çıkacak?” diyor. Biri bize açıklayabilir mi neden yasak? Hani AKP yasaklara karşıydı. Şimdi bazı kraldan çok kralcılar, “kararı mahkeme veriyor” deyip de beni güldürmesin. Başkanı ve tek yetkilisi Adalet bakanı yani bir siyasi olan HSYK bulunan bir ülkede hangi mahkeme iktidar yanlısı olmayabilir ki? Tabii bazılarının haklarını da yemeyelim. Mesela Sayın Cihaner. İktidar emrinde olmadığı için başına neler geldiğini biliyoruz.

Artık korku imparatorluğunun icraatları bir bir ortaya dökülüyor. Sayın Kulkuloğlu 15 yaşındaki çocuğunun tehdit edildiğini söylüyor. Tam da yolsuzluk dosyasını açmışken. Hiç mi manidar değil? Aslına bakılırsa bütün insanlar tehdit altında yaşıyorlar. Emperyalistlerin ve içerideki işbirlikçilerinin yıllar boyu yaptıkları propoganda sonunda başarıya ulaştı. Ne idi bu? Televizyonlar 24 saat tüketimi özendiren yayınlarla karşımızda. Kimileri baskı, kimileri çıkar ile yandaş hale getirilen medya insanlara hep ve sorumsuz tüketmeyi öneriyor. Kafanızı camdan çıkarıp etrafa bir bakın. Üç yaşından büyük araba zor görürsünüz. Sahipleri ise hepsi borçlu. Bu sadece bir örnek. Bir çok konuda bu aynı. Ucundan köşesinden bilerek veya bilmeyerek vatandaş da talan düzenine ortak oldu. O vatandaşlardan birçoğu için bu borçlar aynı zamanda seçim tehditidir. Sandık başına giden vatandaş “başkası iktidar olursa benim düzenim ne olur” diye düşünecektir. Bu düşünceyi teyit eden olayların referandumda yaşandığını biliyoruz.

Lale devrini yaşayan insanlarımızın şunu bilmesi gerekir diye düşünüyoruz. İktidarın bir üyesine ait yolsuzluk dosyasını eline alan bir milletvekilinin 15 yaşındaki çocuğu tehdit ediliyor ve bu milletvekili savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. Bu gün muhalefet milletvekilinin çocuğu. Yarın?

İzmir, 2010

cem.tamturk@politikadergisi.com