Kozinoğlu Muamması

MİT çalışanı Kaşif Kozinoğlu’nun ölümünden sonra Aydınlık Gazetesine gönderdiği ileri sürülen ifşaatları okumaya başladığımda inanın hayal kırıklığına uğradım. Kaşif Kozinoğlu’na ait olduğu iddia edilen notlarda Aydınlık Grubunun yıllarca söylediklerinden farklı hiç bir şey yoktu. İlk başta Aydınlık Grubuna bu bilgileri yıllardır geçenin Kozinoğlu olduğunu düşünmek istedim ancak iddanamede Kozinoğlu’nun sadece Odatv ile bağlantılı olduğu söylenmekteydi. Eğer Aydınlık Grubuyla en ufak bir bağlantısı olsaydı, savcıların bu bağlantıyı iddanameye seve seve koyacaklarını biliyordum. O yüzden aslına bakarsanız Aydınlık Gazetesi’nin yayınladığı Kozinoğlu notlarına kuşku ile bakmaya başladım.

Kozinoğlu’nun Odatv ile bağlantısı varsa bu notları Odatv’ye göndermesi gerekmez miydi?

Bir de şu var;

Her ne kadar Fethullah Örgütü’nün devleti ele geçirmiş olduğu iddia edilse bile MİT mensuplarının aldığı eğitim ve ciddiyet bakımından bunları bir medya kuruluşunda ifşa edeceğini düşünmüyorum. Kaldı ki Kozinoğlu, MİT içinde ekol olabilecek, MİT’in üst kademelerine kadar yükselebilecek bir şekilde MİT’in kültürünü kazanmış birisidir. Aynı zamanda eğer mahkemeye çıkmak nasip olsaydı, tahliye edilecek ilk kişi olabileceği büyük bir ihtimaldi çünkü iddanamede hiçbir somut delil yoktu. (Diğer sanıklar için de yok ama konumuzu dağıtmayayım). İşte bu şartları düşünerek Aydınlık Gazetesinde yayınlanan Kozinoğlu notlarına kuşkuyla baktım. Sanki Aydınlık Grubu, yıllardır iddia ettiği durumları, Kozinoğlu’nun ölmesini de avantaja dönüştürerek kamuoyunda büyük yankı uyandırmaya çalışıyordu.

Aydınlık Grubunun yaptığı, şu an ki Ergenekon savcılarının gizli tanıkların sadece iddadan ibaret sözlerine istinaden istedikleri kişiyi hapse attırmaya benziyor. Eğer ulusalcılar iktidarda olsaydı Kozinoğlu’nun ister doğru, ister yanlış olsun bu notlarıyla Fethullah bile hapse attırılabilirdi ancak şu anki durum bunu imkansız kılmakta.

Tüm bunları düşünürken, Odatv savcıları, Kozinoğlu’nun gerçek savunması olduğunu iddia ettikleri notları yayınladılar. O notları okuduğumda: “İşte bu Kozinoğlu’nun tecrübesinde yazılan bir savunmadır.” dedim.

Beraber okuyalım;

"Ben bir MİT mensubu olarak deşifre olmamam gerektiği için bugüne kadar son 7 yıldır hakkımda basında yürütülen sistemli dezenformasyon faaliyetine rağmen genelde kamuoyundan ve özellikle medyadan uzak durmağa her zaman itina ettim. Bu konuda ne kadar başarılı olduğum da, basında yer alan bana yakıştırılmış “esrarengiz MİT’çi” yaklaşımından ve bu dava ile ilgili haberler öncesinde bir vesikalık fotoğrafım haricinde hiçbir fotoğrafımın dahi basında yayınlanamamış olmasından da bellidir. Bu tutumum sadece görevimin gerektirdiği gizlilikten değil, ifa ettiğim görev ve görevler gereği kimliğimin deşifre edilmesinin bana verebileceği -hayati tehlikeye kadar varabilecek- zararların bulunması ihtimalinden de kaynaklanmaktadır."

"Bu nedenledir ki: bana isnat edilen suçlamalara dayanak yapılan Oda TV’den elde edilmiş bir bilgisayarda var olduğu iddia olunan bir klasörde yer almış dokümandaki 'Devletin güvenliği nedeniyle gizli kalması gereken' veya 'yasaklanan' belgeleri benim sağlamış bulunmam mümkün değildir. Ben hiçbir gazeteciye bu türden veya başka bir belge temin etmedim. Bu davada yargılanan sanıklardan hiçbirini tanımam. 34 yıllık meslek hayatım boyunca yukarıda belirttiğim nedenler gereği, değil Oda tv’de çalışan kişiler, tek bir basın mensubu/gazeteci ile dahi tanışmadım, irtibatta olmadım, anılarımı anlatma kisvesi altında hiçbir gazeteciye MİT’e dair açıklamalarda bulunmadım..."

Tabii ki ben yukarıda yazılanları kesin Kozinoğlu yazmıştır demiyorum. Bunu Ulusalcılar ile Fethullah Örgütü arasında ki savaşın Kozinoğlu üzerinden devam etmesi olarak görüyorum. Ama şunu da söylemekten kendimi alamayacağım; Aydınlık Grubundan daha profesyonel çalışmalar bekliyorum…

Ümit MİNEL

umit.minel@politikadergisi.com