Medyatik Ahlaksızlık

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Aylin SAPAZ

Geçtiğimiz günlerde sunucu ve oyuncu Defne Joy Foster, Ahmet Altan’ın oğlu Kerem Altan’ın evinde hayatını kaybetmişti. Bunun üzerine bazı yazarlar tarafından topa tutulan bir anne, bir insan ve bir kadın Defne Joy Foster…Joy, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda önceki gün defnedildi. Haberi dramatize ederek yayınlamayan belki birkaç yayın organı vardı.

 
Bugün gazete köşe yazılarının büyük çoğunluğunda Joy’un ölümü ve ardından ortaya atılan spekülasyonlar tartışılıyor. İçlerinde öyleleri var ki bugünkü yazdığı köşe yazısında insan olanı derinden sarsıp düşünmeye sevk ediyor Yeni Akit yazarı Serdar Arseven’in yazdıkları.
 
Defne Joy’ un yaşam tarzını sert bir dille eleştirip, ölümün üzerine felsefe yaparak rant sağlamayı vazife edinmiş Arseven, ‘’Onu kucakta zıplatılırken görmüştüm bir kez’’ cümlesiyle yazısına başlamış. Serdar Arseven isimli zat-ı muhteremin bugün yazdıkları, yazdıklarının altına yapılan yorumlar, dayanıksız dedikodular, ahlaksızlıktan bahsederken aslında dibine kadar ahlaksızlığa batmış bir insan olduğunu bize açıkça göstermiştir.
 
Görüşlerini,ideolojisini tartışmayacağım bile Arseven’in. Ancak bugünkü yazısının asıl katlanılamaz tarafı, Türk Halkı’nın bilinçaltına zorla inşa edilen ahlaksızlıklar,uçan kuşlar, sıçan fareler yayınlanırken büyük ölçüde bilinç düzeyinin yerle bir edilen bir toplumda, namussuz olarak yakıştırılması…
 
Peki, Serdar Arseven(Yeni Akit Gazetesi) bugünkü yazısında neler yazmış ona bakalım:
“Onu kucakta zıplatılırken görmüştüm bir kez…
Birkaç kez de magazin sayfalarında takılmıştı gözüme…
Bir baktım; dünya âlem onu konuşuyor…
 
Aman ne muhabbetler;
“Şimdi Cennet’te dans ediyordur bir tanem!..”
Çıkmış yumuşağın teki, kırıta kırıta anılarını anlatıyor…
Elma şekerini çok severmiş; hayat doluymuş, bir keresinde ayağı kaymış düşmüş de çocuk gibi ağlamış…
O öyleymiş…
Olduğu gibiymiş…
Özgürmüş…
Hayat dolu, cıvıl cıvıl..
Ne muhabbetler…
Ah ah çok iyi kızdı!..
“Tanrı böyle istedi… Dans yarışmasında el sallayışı gibi hepimize el sallaya sallaya gitti!..”
Menajer mi ne…
 
Diyor ki;
“O gece, kulağıma eğildi ve beni ne kadar sevdiğini söyledi!..”
Oh oh suyundan da koy; işleri iyice açılır artık…
E kolay mı;
Joy Foster’in ölüme saatler kala kalbini açtığı menecır!..
Bir de Pascal Nouma var, o da bizim “Türk kızını” zıplatıp durmasıyla ünlü…
Bir arada bütün “Türk tribünlerine” orasını göstermişti!..
Şimdi o.
Pek üzgün…..
“Oh MY GOD!!!” diyor…
“UNBELIAVABLE!!!”
Ne muhabbetler…
Kimsenin “asıl mesele”ye geldiği yok…
Çıkacağım ekrana, patlayacağım yine…
Fena olacak!..
“İçin aksırıncaya, tıksırıncaya kadar için!..”
Foster bir kurban; öyle alıştırılmış, öyle yaşatılmış…
Ve…
Testi misali su yolunda kırılmış!..
Onun için üzgünüm ve Allah’tan taksiratının affını niyaz ederim…
Amma velâkin, olan biten, ders almadıktan sonra neye yarar!..
“İçki bütün kötülüklerin anası!..”
Vaziyet bu!..
Çocuklar görsün, gençler görsün…
Bu yollar yol değil!..
Pislik!..
Gece kulüpleri, “dansa mansa”lar, “pop star”lar, “yetenek yarışları”, kâzip şöhretler, yalancı bahar!..
Defne, gecenin üçünde “sevgilisi”nin evine gitmiş…
Evli ha; bir de erkek bebeği var, Maşallah nur topu gibi, bir buçuk yaşında…
Kocası onu çok severmiş, o da kocasını severmiş…
Ancak, farklı duygularını “arkadaşlarıyla” tatmin edermiş!…
Evinde öldüğü oğlanla o gece tanışmışlar…
Ve ilk geceden “oğlan evine” gitmişler!..
Türkiye laiktir laik kalacaaaaaaaaaaak!..
Hayat bu!..
Bir astım hastası, bakıma ihtiyacı var…
Birilerinin kucağında hoplatılıp zıplatılmaya değil, sıcacık yuvasında naneli, ıhlamurlu ilgiye ihtiyacı var…
Kızcağızın babası, anası taaa öte diyarlarda…
Kızları, gecenin üçünde sevgili evindeki “ölüm seansına” doğru yol alırken…
Ne alemdeydiler kim bilir?..
Ölüm acı…
Ölümün yüzü soğuk…
Lâkin bir gerçek var; sımsıcak…
Şair demiş ya; “Öleceğiz ne çare!..”
Evet ölüm…
İlle de güzel ölüm!..
Ne denir ki;
Kahrolsun popüler kültür!..
Kahrolsun, reyting!..
Kahrolsun, sorumluluklarını yerine getirmeyen ana ve babalar!..
Kahrolsun tıksırıncaya kadar içenler değil de…
“Tıksırıncaya kadar içmeyi” tavsiye edenler!..
Kahrolsun laikliğin böylesi!..
Ve kahrolsun çağdaşlığın!..
Yazıyı 10ncu yıl marşı ile bitireyim mi!..
Evvvetttt!..
Aynen öyle…
Çıktık açık alınla!.”
Sadece demokrasi sözcükleriyle politika uygulayan bir hükümet tarafından yönetilen bir toplum olarak bir insan öldüğünde kucakta zıplatılırdı söylemi çok normal,
bir insan öldüğünde 10. yıl marşıyla dalga geçilmesi çok normal,
bir insan öldüğünde duygularını anlatan birine yumuşak kelimesiyle hakaret edilmesi çok normal ve Pascal’ın orasını nerde nasıl göstermesi böyle mastürbatif bir yazıyla yazılması ve tüm bunları yapan şahsiyetin köşe yazarı olması olağan bir durum.
Bir insan öldüğünde yargılama yetkisini kendinde gören zihniyetler bir annenin ölümü üzerine medyatik olabilmek için konuyu laikliğe, demokrasiye, alkole getirenler prim yapmayı çok iyi beceriyorsunuz.
Her şeyden önce ölen bir insandı.
Toprağın bol olsun ve mekânın cennet olsun. Umarım geride kalan minicik çocuğunun yaşamı güzel olur.
 
 
iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Serdar Arseven(Yeni Akit Gazetesi)

BU KADAR KİN VE NEFRET İNSANLARA NELER YAZDIRIYOR.NE DEMELİYİZ Kİ..SAYIN YAZAR ALLAH SENİ BİLDİĞİ GİBİ YAPSIN.LAİKLİĞE OLAN SINIR TANIMAZ KİNİNİ ÖLEN BİR İNSANIN ARKASINA SIĞINARAK YAZMAN NE ACI....

Serdar Arseven(Yeni Akit Gazetesi) yazarına

kınama kınadığın duruma düşersin diye bi söz var bu insanların ölüm hallerini merak eder oldum.ölen ölmüş ne yapmış ne etmiş onu ilgilendirir bu kadarda balçıklamanın çirkinleşmenin ne gereği var bir de boyle bır konunun laiklikle demokrasıyle bağdaştırmasıda bır o kadar ılgınç alakasız.Başkalarına yaranmak için düştüğü ahlaksızlığı göremeyecek kadar kin ve menfaat sarmış benliğini.

Hasbinallah ve nimel vekil

Bu adam bir şaka değil arkadaşlar. Gerçek yani. Böyle adamlar hakikaten var aramızda.
Ne yapıp etmiş, bu konuyu da laikliğe bağlamış, sanki İran'da içki içilmiyormuş gibi. Sanki laiklik içki içip gece kulübüne gitmekmiş gibi.
Bunların yobaz ülkelerinde de, gerilikten, ''Allah'ın takdiri'' diye eli kolu bağlı oturmaktan ölmüyor mu insanlar?
Hem de daha fazla insan ölüyor.

İşin kötüsü, bu adamı okuyan ve takdir eden insanların da olması. İğrenç, küstah, basit, gıybetçi, riyakar.

Allah Teala'nın ne kadar sevmediği özellik varsa, hepsi bu tip adamlarda var. Ondan sonra da fazilet dersi veriyorlar.

Allah bu tür şeytanların şerrinden herkesi korusun.

Amin!

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.