Metiner'in Değişmeyen Algısı : Tek Parti Faşizmi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

AKP’nin yeni dönem vekili Mehmet Metiner, mecliste yaptığı konuşmada tek parti yönetimini faşistlikle nitelendirdi.

2011’e kadar AKP’nin parti dışı propagandacılarından olan Mehmet Metiner, yeni dönemde üzerine giydiği gömleğin hakkını vermek için en iyi bildiği şey olan “çamur atmak” eylemini yakasında rozetiyle yapmaya devam ediyor.

Bir tek parti iktidarı vekili, hele hele baskıcı anlayışı uluslar arası ölçekte tescillenmiş olan parti vekilinin; 1930’ların tek parti yönetimine “faşistlik” üzerinden eleştiri yapması akılla açıklanabilecek bir şey değildir. Ve nihayetinde “faşistlik” konusunda son sözü söyleyebilecek kişilerden biri olan Metiner, meydanı boş bulup istediği gibi konuşmaktan kendini alamamaktadır.

Ancak bu yazıda bazı hatırlatmalarda bulunmakta fayda olduğu kanaatindeyiz.
En azından Metiner bu yazıyı okursa “kendi geçmişinin ofsayt yönlerini” görerek biraz daha dikkatli olacaktır diye umut edebiliriz.
Sondan başlayalım.
2011 seçimlerinden hemen sonra, Metiner’e ait olan bir ses kaydı düştü internete. Ses kaydında partisini özellikle de Başbakan’ı hedef alan çeşitli beyanları dinledik.
Ses kaydından sonra yapılan açıklamalara bakalım:


“Alçaklar, şerefsizler, haysiyetsizler….”
“ Bu dinlemeyi kim yaptıysa …”

İyi de adama sorarlar: Yahu bu zamana kadar düşen ses kayıtlarında herkes konuşulanlarla ilgiliydi, sizin kaydınızda neden olayın “şerefsizliği” ön plana çıkarılıyor?

Anlamakta zorluk çekiyoruz (!)

Metiner’in söylemleri bunlarla sınırlı değil.

Bir dönem, HADEP’in (Bugünkü BDP’nin eski versiyonlarından birisi) genel başkan yardımcılığı görevini de başarıyla(!) yürüten Metiner yaptığı açıklamalardan ziyade giriştiği eylemlerle döneminin hedef adamı haline gelmişti. Bunun sonucunda da MİT, Başbakan Erdoğan’a Metiner’i şikayet etmiş ve Metiner’de bunu “Yemyeşil Demokrasi” kitabında etraflıca anlatmıştı. Yine bu konuşmaya paralel olarak; Mehmet Metiner, Ali Bulaç, Hüseyin Besli bir arada dost sohbetindeyken Ali Bulaç, Metiner’e dönüp; “ MİT senin yurtdışında PKK ile birlikte hareket ettiğini söyleyerek Tayyip Erdoğan’a gerekeni yapmasını” söylemiş. Erdoğan’da Metiner’e MİT’in bu isteğine karşın; “Bir süre ortalarda gözükme, TV’lere çıkma” talimatını vermiş.
Mişli geçmiş zaman eki kullanıyorum çünkü bu anlatılanlar Ergun Poyraz’ın Takunyalı Führer Kitabında anlatılıyor. Yani kaynak Ergun Poyraz.


Sonuç olarak, bunları yazan Ergun Poyraz tutuklu, bu yazılanların başından geçtiği isim Mehmet Metiner milletvekili. Ve tek partiye amiyane tabiriyle “giydiren” bir vekil!


Bitti mi?
Tabii ki hayır…

Sayın vekil Metiner, 23 Şubat 2004’te Radikal’den Neşe Düzel’e verdiği röportajda da çarpıcı değerlendirmelerde bulunuyor. Tabii temel referans noktası transformasyon yani DEĞİŞİM!


Diyor ki Metiner:


"16,17 yaşındayız. Adıyaman’ın Kahta ilçesinde İslamcı bir mücadelenin içindeyiz. Kendimizi Hz.İbrahim’in yerine koyuyoruz. Peygamberimiz Mekke’yi fethettiğinde nasıl putları yıkmışsa… Hz.İbrahim putları nasıl yıkmışsa.. Biz de put düzenine karşı İbrahimi bir isyan hareketi başlatmayı ve gidip Nemrut Dağı’ndaki heykelleri yıkmayı düşünüyorduk. Biz Taliban gibi düşünüyorduk. Dünyanın harikası olan bu heykelleri put kabul ediyorduk."
Gençlik işte…


Genç Metiner bunları düşünürken 17’li yaşlarda sonrasında müthiş bir değişim geçiriyordu.
Aynı röportajda değişiminin işaret fişeği olarak 28 Şubat sürecini kabul eden Metiner:


“28 Şubat süreci, siyasal İslamcılarımızın demokrasiyi keşfetme sürecini de beraberinde getirdi. 28 Şubat’ın bu olumlu neticesini kimse göz ardı etmemeli.” diyerek açıklamalarını sürdürüyordu.
Başbakan için de aynı röportajda çeşitli ifadeleri olan Metiner, Erdoğan’ın çok sistemli bir şekilde değiştiğini belirtiyor ve eski dönemi değerlendirirken:


“Kutsal kitap politik bir metin gibi okunuyordu. Kuran bir politika kitabıydı. Peygamber bir siyasal önderdi. İslam’la devlet arasında işte bu türden bir özdeşlik Tayyip Erdoğan’ın da kafasında vardı.”


Yine Sayın Vekil çok önemli bir değerlendirmede bulunarak;


“Devlet eliyle laikliği dayatmakla devlet eliyle İslam’ı dayatmak arasında hiçbir fark yok. İnsanları bırakalım neye inanıyorlarsa öyle yaşasınlar. Günah işleme, cehenneme gitme özgürlükleri olsun. Siz insanlara cehenneme niçin gitmemeleri gerektiğini söyleyebilirsiniz. Ama yeryüzünde cehennem zebanileri gibi bekleyip, Ben sizi cehenneme göndertmem diyemezsiniz. “ diyebiliyor.


23 şubat 2004’teki bu değerlendirmeleri değişimin kodlarını göz önüne serme noktasında ilk ağızdan duyabileceğimiz önemli bir kaynak. Ertesi gün yani 24 Şubat 2004’te yine aynı köşede “Çok Şükür ki Din Devletini Kuramadık” diyerek Metiner, bir nebzede olsa eskiyle yaşadığı kırılganlıkları değerlendirebiliyor.


Bir askeri darbe ve bir post modern darbeyle ideolojik bağlılığı bu kadar esneyebilen ve değişim karşısında “direnmeden evrime sevk olan” muhafazakar ideoloji Metiner’in söylemlerinde tek bir şeyi kaybetmemiş:
“TEK PARTİ DÖNEMİNE SALDIRMAK HALA MÜBAH!”

Görüşmek dileğiyle…


İlker EKİCİ
ilker.ekici@politikadergisi.com


Kaynakça:


TAKUNYALI FÜHRER; Ergun Poyraz, Togan Yay.;İstanbul; 2010
Radikal Gazetesi; 23-24 Şubat 2004, Neşe Düzel-Mehmet Metiner Mülakatı

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.