Muratağa, Atlılar ve Sandallar'da İsyan

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Emete Gözügüzelli

Gazetelerde geçen gün Muratağa Atlılar ve Sandallar Şehitlerini yaşatmak için kurulan derneğin duyurusu yer aldı. Dernek Başkanı Ahmet Aşır ilan edildi ve hedefleri açıklandı. Kıbrıs’ta geçmişte Türklere karşı yapılan mezalim ve soykırımları yapan “Rumların değiştiğini, bu olayların geçmişte yapıldığını” defalarca dile getiren iktidar yetkilileri ve temsilcileri öyle görünüyor ki böyle bir derneğin içinde bulunduğumuz görüşmeler sürecinde kurulmasından pek hoşnut olmayacaklar. Zira derneğin kuruluş amaçları açık ve net. Başta verilen şehitlerimizin unutulmamasını sağlamak ve Rumların Türklere yaptıkları zulümleri halkımıza yeniden duyurmak. Peki, neden böyle bir dernek kuruldu? Neden buna ihtiyaç hissedildi? Bunu iyi ele almak lazım. Yeni yetişen Kıbrıs Türk gençliğine milli bilinç ve tarihinin öğretilmemesi yönünde büyük çaba sarf eden seçilmiş “yetkililer ve öğretmenler” 2004 yılındaki hükümetin tarih kitaplarını değiştirme kararından sonra meydanı boş bulmuş at oynatırlarsa, böyle bir derneğin kurulması pek tabii ki kaçınılmaz olacak. Hele hele de kapılar açıldıktan sonra, Rumların kuzeye geçmeleri neticesinde katliama uğrayan ailelerin evlatlarının yaşadıkları travmalar dikkate alındığında, bu oluşumlar bir savunma niteliğinde kendini gösterecektir.

 

 

   Hatırlarsanız Annan planı döneminde birtakım öğretmenler kendi sınıflarında farklı düşüncelerde olan çocuklarımız üzerine baskılar kurmaktaydı. Hatta daha ilkokul öğrencilerine “Kıbrıs’ta barış engellenemez” diye nutuklar attırılmaktaydı. Öyle görünüyor ki o seçilmiş bazı öğretmenler şimdilerde yeniden harekete geçmiş ve Rumlarla ortak açıklamalar yapmak için yeniden kollarını sıvamışlardır. Bu konuları deşeceğiz ama önce yıllarca ihmal edilen bir şehit evladının haykırışını sizlere duyurmak istiyorum. Geçen gün Muratağa, Sandallar ve Atlılar köylerine uğradım. Yanımda ekipler vardı. Çekimler yapacak ve burada olan katliamları Türk televizyonlarından birinde duyurmaya çalışacaktık. Kıbrıs’ta Rumların yaptığı vahşet ve katliamları belki tarih kitaplarında dile getirmekten açıkça sakınabilirler ama bu gerçekleri unutturamayacaklardır! Canlı tanıklar bugün halen yaşamaktadırlar!  Bunu görmezden gelen yetkililerimiz, kayıpların tespiti adı altında çok çirkin iddialar ortaya atarak şehitliklerimizin tekrar açılarak DNA tespitlerinin yapılmasını ortaya atmışlar ve köylülerce çok büyük tepki ile karşılaşmışlardı. Bu mezarlarımızda Rumların da yattığını iddia edecek kadar gözü dönmüş bir düzen bizim utancımızdır.

 

Köyde iktidar güçlerine karşı öyle bir isyan varki...Bunu nasıl kaleme alırım diye günlerce düşündüm. Oradaki insanların daha bu yılki törenlere hiçbir üst yetkili kişinin katılmadığını bir tek Türk askeri komutanlarımızın şehitlerimizi anma törenlerine iştirak ettiklerini dile getirirlerken dolan gözlerinin acısını hiçkimse anlayamaz. 

 

Köyde, üç şehitliğin de muhtarı olan Abdullah bey ile tesadüfen araç içerisindeyken sohbet etme şansımız oldu. O anlattı biz dinledik. Nefeslerimiz kesildi. Çünkü bunca yıl bu insanlara hiç değer verilmediğini anlamama bir kez daha vesile oldu. Şehit çocukları oldukları halde hiçbir arsa alamadıklarını ifade eden Abdullah bey dört çocuğunun da devlette iş sahibi olamadığını yani işe alınmadığını belirtti. Kendilerinin hiçbir koşulda hiçbir ortamda itibar gösterilmediğini, yılarca sanki de başka milletin insanıymış gibi acılarının görmezden gelinerek siyaset uygulandığını ortaya koyan muhtar, köylünün yıllarca seçtiği ve güven duyduğu tek isim olmuş.  Geçmişte tüm ailesinin yani neslinin katledildiğini gözleri dolarak, yüreği kan ağlayarak anlatan Abdullah bey bugün kendi neslinden bir tek eşi ve çocukları olduğunu dile getirirken iktidar güçlerinin gereken ilgi ve alakayı göstermemesinden ötürü isyan etti. Bu isyanı sadece kendi ailesine yapılan haksızlıktan ötürü değildi. İsyanı tüm şehit ailelerine karşı yapılan iki yüzlülükten ötürüydü.

 

   Abdullah Bey çok haklıydı. Yıllarca ihmal edilen ve küstürülen çok insan oldu bu topraklarda. Şehit çocukları veya güneyden göç edip de hakkını alamayan birçok soydaşımız, haksızlıklara uğradı... Kimi malının karşılığını alamadı, kimi işe giremedi. Kimi de terfisi yendi. Gençlere ise hiç değer verilmedi. Tıpkı şuan olduğu gibi...

 

   Çok dışarı gitmeden sizlere birkaç örnek vereyim. Nice vatanı için koşan gençler ve aileleri körçar edildi, bu iktidarla daha bir talan edildi. Örneğin ne benim ailemden, ne de yakın ailemizden devlet işine herhangi biri alınmış değil. Teyzemin kızı isyanlarda! Minareliköy’de evinin önündeki asfaltı yapmayan Değirmenlik Belediyesi’ne başka bir insan isyanda! Esnaf bağırıyor, dükkânlar iflas ediyor, birçok çekler geri dönüyor! Zam üstüne zam, vergi üstüne vergi!  Bu halk ne de olsa sesini çıkarmaz! Halkı sadece sömürmek için bir düzen kurmuşlar gibi... İnsanlar nasıl geçiniyor, ne durumda merak eden yok! Siyasiler iç çekişmeler peşinde, kim kimin önünü keser onun kavgasında! “Biz” Millet bilincinden “Ben” millet bilincine büründük. Gemisini kurtaran kaptan! Okullarda ise eğitim iflas etmiş durumda. Gençlerin ne öğretmenlerine ne ailelerine saygı ve disiplini kalmamış! Parası olan özel okullara koşuyor! Parası olmayan AB ve Rum bursları ile bağrımızdan koparılıp değerlerine karşı büyütülüyor! Ama bunlar kimin umurunda? Topraklarımız Rumlara iade ediliyor, Rumlar tazmin ediliyor, ama bunu köylere inip de anlatacak siyasi yok! Neden? Çünkü başındakiler buna göz yummayı tercih ediyor! AKP ile ters düşmemek her şeyden önemli. Zira AKP ile ters düşmek iktidar olmanın önünde engel! Bu nasıl milletimizi düşünmektir? Daha sayalım mı? 

 

   Bütün insanlarımız Hepsi de aileleri de yıllarca bu dava peşinde koşan insanların peşinde söylemleri için koştular. Millete efendilik yapmaları için koşmadılar. Millete hizmet etmeleri için koştular. Şimdi birbirleri ile kedi köpek gibi koltuk kavgası yapmaları için değil!  Ancak giden de gelen de hep ayni. İşte üç şehitler muhtarının haykırışı bunaydı. Onun gibi daha birçok isim böyle.   O nedenle bizler bugün kişiler için değil dava için yani egemenliğimiz için mücadele veriyoruz diyorlar! Kişilerin menfaatleri uğruna, bu değerlerimizi şimdiki iktidarların tamamı ile görmezden gelmelerine isyan ediyorlar! Gelen gideni aratmadı diyorlar!  O nedenledir ki birçok insan küsmüştür. O nedenledir ki birçok insan politikacılara güvensizdir.

 

Toplumda yalaka olmayıp da işini bilmeyenler maalesef eziliyor, birçok şehit çocuğu güneye gidip işçilik yapar duruma düşürüldü. Bırakınız bizi, ailesinin gözü önünde katledilen atalarımızın çocukları bugün çeşitli travmaların kurbanı olduğu için halen kendi özel dünyalarında birçok sorunla baş ediyorlar. Ve dönüp soruyorlar, bizim atalarımız kimin için şehit oldu? Şehit çocuklarını da bir kenara bırakalım, birçok soydaşımız bugün ayni çilelerle boğuşmaya devam ediyor. Biz kendi içimizde bu sorunlarla boğuşurken kalkıp da birilerinin Kıbrıs meselesini Rum tezleri ile örtüşen bir şekilde dillendirmeye çalışması ve geçmişi görmezden gelmeye çalışması hiç de kabul edilecek bir durum değil.

 

İşte bugün milli ve manevi değerlerimize sahip çıkılmayan bir ortamda milli mücadelesini yürütmek için bir araya gelen şehit yakınları halen atalarının yaptığı gibi vatan topraklarını savunmak, dün değişmeyen Rum’un iç yüzünü yeniden halkımıza, gençlerimize göstermek için bir araya gelmişler. Çıkar menfaat beklemeden! Onları yürekten tebrik ederim. Bu atılım esasen Kıbrıs Türkünün özüdür! Sesidir!  Rum taleplerine asla boyun eğmeyeceğinin göstergesidir! Bilmem farkında mısınız ama Kıbrıs’ta yeni bir direniş dalgalanması başladı. Hak yerini bulur, su çukurunu. Hain haine yardım eder, kalleş kalleşe... Bunun içindir ki bugün bu durumlarla halen boğuşur durumdayız. Ne diyelim; Gün ola harman ola!

 

www.aysekocaturk.com

 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.