Niçin “Soruyu Sormak?”

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Diyelim ki sağlıklı beslenmiyorsunuz…

Vitamin ve mineral dengeniz bozuk.

Kalsiyum eksik.

Protein düşük; kolesterol tavan yapmış…

Nedir bu dengesizliğin birincil nedeni?..

Aldığınız gıda yetersizdir, dengesizdir, tek yönlüdür…

İşte insanoğlunun dimağı da tıpkı böyle… Kültürü de… Düşünce yeteneği de…

Yetersiz beslendiğinizde ve önlemini almadığınızda zafiyet geçirirsiniz.
Başınıza kendi ellerinizle türlü çeşitli çoraplar örersiniz.

İşte tıpkı bunun gibi, insan organizması için besin ne ise, insan beyni için de bilgi o…

Ama istif edip, gereğinde piyasaya sürmek için depo edilmiş bilgi değil… Düşüncenizin ham maddesi olarak bilgi!..

Sorgulamak, yeniden kurgulamak ve düşüncenin her kademesinde yaratıcı olmak amacı ile bilgi…

 

 

Peki… Bilginin kaynağı neresi?..

-         Kitap!..

Öncelikle kitap…

Bir duygu yoğunluğu ile, düşünce zenginliği ile sizi baş başa bırakan, göğüs göğse getiren kitap!..

İnsan beyni de, yeterli besini alamadığında organizmasının diğer bölümleri gibi sararıp, solmaya yüz tutuyor…

Gün geçtikçe katılaşıyor, keskinleşiyor ve sığlaşıyor.

Tutarlılıktan, derin düşünme yeteneğinden uzaklaşıyor.

Duyarlılık basitleşiyor, yavanlaşıyor ve ilkel bir haykırış biçimine dönüşüp, o düzlemde kalıyor…

Derinlik, sadece düşünce alanına özgü bir nitelik değil...

Derinlik, duyarlılığın da en değerli bir öğesi.

Duyarlılık derileştikçe inceliyor ve yükseliyor…

Ünlü yazar Dostoyevski bu ruh haline, “güzel ve yüksek şeyler”den haz alabilme yeteneği, diyor…

Evet… İnsanın üçüncü sınıf bir Yeşilçam filminde de gözleri buğulanabilir.

Ama bu aynı insan, imbikten geçirilmiş bir kültür derinliğinin içinden “sessiz çığlıklarla” da heybetleşebilir… Ve büyük bir alçakgönüllülükle duyarlılığını böğrüne bastırıp, kupkuru gözlerine bir ironi iliştirebilir…

Tıpkı iyi beslenmiş atletik bir sporcunun kendi gücüne inandığı gibi…

Tıpkı fiziksel gücün, beyin güç ile birleştiğinde ortaya çıkan “yetkin insan”ın kendisine duyduğu öz-güven gibi…

Evet, görüldüğü gibi, temel sorun beslenmek…

Doğru ve dengeli bir biçimde beslenmek… Bedenimize ve beynimize güçlü, aydınlık ve doğru besinler yükleyebilmek…

Genleri oynanmış, suni gübrelerle yetiştirilmiş naylon besinleri çöp sepetine atıp, doğal olan gıdaya yönelmemiz gerektiği gibi… Kültür emperyalizmin laboratuarlarında imal edilmiş bilgilerden dikkatle sakınıp, kültürümüz içindeki karanlık köşeleri bir bir ayıklamamız gerekiyor…

Bu ayıklamanın iki önemli ana maddesi var:

1.- Okumak, daha fazla okumak ve yine okumak…

2.- Eski ya da yeni her türlü bilgiyi ve varsayımı sürekli olarak sorgulayarak, damıtmak…

İşte onun için “soruyu sormak”ı zihinsel işlevimizin en tepesine oturtuyoruz  ve soruyu sormadan [asla] gerçek yanıtlara ulaşamayacağımızı düşünüyoruz…

Bilmem anlatabiliyor muyuz?

 

faruk.haksal@politikadergisi.com

 

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:

www.soruyusormak.com

www.dnm-ler.com

www.kitlecizgisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.