Niçin Mansur Yavaş?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Baştan belirtmekte yarar var: Sosyal demokrat olduğunu hiçbir zaman saklamayan, şehirli olmaktan öte bir Ankarasever ve muhafazakâr bir çevrede yetişmiş bir Ankaralı olarak bu satırları yazıyorum.

Ankara’nın ahvalini anlatmaya gerek yok aslında; ancak yine de hızlıca anımsatmak gerekirse: Planlama yapma konusunda avantajlı olmasına karşın yerleşim (imardaki usulsüzlükler, zırvalıklar) ile toplu ulaşımı (erken saatte otobüslerin bitmesi, bitmeyen metrolar, plansız yapılan yollar) trajikomik bir duruma gelen; tarihsiz, kimliksiz, estetikten uzak, plastik, korsan bir Çin malı şehir olmaya doğru yol alan; müsrifliğin haddi hesabı olmayan; anti-demokratik, zorba bir zihniyetle yönetilen; mafyatik ilişkilere normal denilen bir Ankara…

Hiç sevmem başkasının adaylığına dil uzatmayı; mesela saygınlığıyla, mücadelesiyle zerrece kötü bir laf etmem Kaya Güvenç’e veya diğer taraftaki Mevlüt Karakaya’ya.  Ama onlar ve destekçileri de diğer adaylara ilişkin belaltı vuruştan uzak durmalılar. Meşruluklarını diğer adaylar üzerinden sağlamaya çalışmamalılar; çünkü zaten meşrular.

Bu uzun girizgahtan sonra şimdi gelelim asıl konuya. Şimdiye değin hiçbir adayı doğrudan desteklemek için yazı yazmayan birisi olarak, şu soruya cevap veriyorum: Niçin Mansur Yavaş?

Görüyoruz; ülkücülerin bir kısmı ile solcuların bir kısmı parti değiştirme ve geçmiş üzerinden vurmaya çalışıyor Mansur Yavaş’a. Gerçi, bunların çoğunluğunun görüntü olduğunu ve ardında Melih Gökçek yandaşlarının olduğunu da bilmeyen yok.

Olsun, bazı MHP’li, solcu ve hatta AK Partili arkadaşlarımızın kafasında soru işareti olduğunu bilmeyen yok… O yüzden niçin oy vereceğimi açıkça yazmakta yarar var.

Mesela, benim oy verme gerekçem “Melih’ten kurtulalım da…” değil. “AKP kazanmasın da…” hiç değil.

Peki, o zaman niçin?

“Şehir merkezi”, “meydan,” “down town” gibi kavramların şehrimden gittiğini görmemek için… “Bozkırın ortasında yeşeren kent” vizyonuna ulaşabilmek için…

Toplu ulaşımın en azından asgari şartlara ulaşabilmesi için…

İmar yolsuzluklarının bitmesi için…

İlçe belediyeleriyle kavga etmeyi kendine vazife gören anlayıştan, katılımcı anlayışa doğru bir istikamete yol alabilmek için…

“Her şeyin en iyisini ben bilirim,” zihniyetinden “Uzlaşarak da yapabiliriz,” zihniyetine evrilebilmek, en azından o yöne doğru bir adım atılması için…

Yeni rant alanı açmaktan başka bir iş yapmayan yönetimin tasarladığı estetikten uzak, şahsiyetsiz, kültürsüz bir Ankara’yı istemediğim için…

En azından önerimi dinleyebilecek bir yönetim istediğim için…

Ankara’da oluşturulan ‘hayali Berlin Duvarı’ndan bir tuğla da ben eksilteyim, diye.

Burası kuru propaganda alanı değil; elbette bunların harfiyen yapılacağını söyleyecek değilim. Şu an ihtiyacımız olan, bu yönde bir adım atabilmek. Velhasıl, en önemlisi bu niyeti gösterebilmektir.

‘Bunlar tamam da peki siyasi mesele ne olacak,’ diyenleri de duyar gibiyim. Şöyle ki…

Lafı hiç eğip bükmeyeceğim. Mansur Yavaş, Ankara yerelinde gelecek vizyonuyla kurulan bir koalisyonun bir kişide ete kemiğe bürünmesidir. Bu konuda hiç mahcup olmaya da gerek yok. Hatta bileşenlerinin böyle bir atılımın parçası oldukları için gurur duymaları icap ediyor.

Ne CHP’liler mahcup olsun, partimizi kullanıyor, diye ne de MHP’liler, başka partiye geçti, diye. Hatta AKP’liler de… Türkiye’de demokratik olgunluk henüz yerleşmediği için koalisyon denilince akla; ‘bir senden bir benden’ tarzı adamcılık gelir. Açık söyleyelim, hatta ihale ve kadro bölüşmek olarak tasavvur edilir. Gelecek vizyonuyla oluşturulan bu  Ankara koalisyonu, ülke ve Ankara için kazanım değil midir?

Mansur Yavaş’a oy verecek solcular neden utanıp sıkılsın ki?

Kavgacılıktan, tehditten, şantajdan, anti-sosyal  belediyecilikten bıkmadılar mı? 24 saat toplu ulaşım vaadi önemsiz mi? “Su bir insan hakkıdır, kâr yapılmaz” söylemi toplumculuk değil de nedir? Kentin yeniden meydanlarıyla, kültürüyle, tarihiyle, yeşiliyle ortaya çıkacak olması el vermek için bir dayanak sayılmaz mı? “Naylon Şehir” garabetini yıkıp “Cumhuriyet’in Başkenti” vizyonuna sarılırken miadı dolmuş bir paranoyaya kapılmanın açıklanabilir bir yanı var mı? Elbette yüzde yüz sizin siyasi düşüncenizi yansıtacak değil; ancak ‘yaptırtmam lobisi’ne yenik mi düşeceksiniz?

Beypazarı örneği hiçbir şey hatırlatmıyor mu?

Hiç mahcubiyet duymalarına lüzum yok; bilakis komplekse kapılmadan böyle bir vizyona ev sahipliği yaptıkları için onur duymalılar. Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu’nun da risk alarak böyle bir -Ankaralıların deyimiyle- güzellik yapmasıyla, en doğru işlerinden birini yaptığından da emin olabilirler. Bu noktada mahallecilik yapmanın hiç manası yok.

Mansur Yavaş’a oy verecek ülkücüler neden çekinsinler ki?

Türkiye ortalamasının çok üzerinde kentli ve demokrat bir kişiyi marka yapmış olması ayıp mıdır ki çekinsinler? Yukarıda saydığım nedenler önemsiz midir? Genel merkezlerinin aday göstermemiş olması, neden MHP’lileri Mansur Yavaş’a karşı kızdırsın? Yıllardır ülkücüleri mobilize edeceğini sanıp taşıma seçmeni gibi gören mevcut yönetime karşı dirayet göstermeleri neden ayıp olsun?

CHP’nin risk alarak kendi evlatlarını çıkarması, ne CHP’nin ne de Mansur Yavaş’ın ayıbıdır. Bu girişimin ödüllendirilmesi niçin ayıp olsun?

Hatta Mansur Yavaş’a oy verecek AK Partililer…

Kendi partisine bile şantaj yapan bir anlayışı göndermek niçin ayıp olsun? Değişik nedenlerle kendi partisinin bile gönderemediği malum şahsı göndermenin hazzı bile yeter. Hiçbir şey veremeyeceği malum olan mevcut başkanın, Başbakan’ın arkasına saklanmasının izahı mümkün mü? Demokratik bir vizyona sahip çıkmanın utanılacak bir yanı mı var Allahaşkına?

Ve diğerleri…

İşte durum böyle. Her kesimde bir utangaçlığın olduğunu görerek, bu kez oyumu açıkça kullanıyorum ve Mansur Yavaş’ı destekleyeceğimi dosta düşmana ilan ediyorum.

Yavaş oldu; umarım temiz olur…

Ankara için hayırlısı…

Emrah ÖZDEMİR
emrah@emrahozdemir.net
emrah.ozdemir@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.