Oradan Öyle mi Görünüyoruz?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Usta, Türk milletinin yüzde şu kadarı aptaldır dediğinde yer yerinden oynamıştı ama sonradan bazıları acaba ustanın sözlerinde haklılık payı var mı diye düşünmeden edemedi. Ben de zaman zaman önyargı ile düşünürüm. İnşallah usta böyle yüksek bir oran vererek yanılmıştır derim. Bu günlerde yine aynı konuyu düşünüyorum. Belki okur bir nebze yardımcı olur.

Epeydir ülke gündeminin başında Hanefi Avcı ve kitabı var. O konu ile ilgili iki yazı da ben yazmıştım. Önce şunu belirteyim: Ben Hanefi Avcıyı sevmem. Kendisi ile tanışmadım. Tanışmak da istemem. Zira ben kendi çapında mütevazı bir sol görüşün sahibiyim, o ise sol ve solcu düşmanı. Özellikle 12 Eylül ve devamı dönemlerinde neler yaptığını bilmeye yaşım ve aklım müsait.

Yandaş medya günlerdir flaş haberlerinde Avcı’nın ofisinde bulunan yasadışı dinleme kasetleri ve daha neler neler ile dolu. Entel danteller, liboşlar, topaçlar, biraz insaf edin. Sizlerin taptığınızın para ve güç olduğunu biliyoruz ama insanları bu kadar da aptal yerine koymak olmuyor. Biliyorum, sizin derdiniz hala horultu ile uyuyanların uyanmamasını sağlamak ama biraz insaf lütfen.

Hanefi Avcı, Türkiye’de istihbarat çalışmalarında çok önemli ve bilgili bir insandır. Kendisi de yaptığı için hangi dinleme yasadışıdır, hangisi değildir çok iyi bilir. Yazdığı kitabın başına neler açacağını da çok iyi bilmektedir ki kitabında bile belirtmiş. Eskişehir Emniyet Müdürlüğünden alındığında odasını boşaltmış, polis ve avukat önünde tutanak tutturmuştur. Şimdi soru şu: Siz bunca deneyim sahibi bir istihbaratçı olsaydınız neden böyle resmi tutanaklı bir büro boşaltması yapardınız? Hadi sıkılmayın, cevabı da verelim. Yarın birileri gelip bir yığın kaset evrak aleyhinizde delil bulduğunda ağzınızı bırakıp başka yerinizle gülmek fırsatı çıksın diye böyle yapardınız. Sayın Avcı bu oyunun kurallarını bildiği için adı geçen tedbirleri almış. O noktadan sonra sizlerin yazdığı hiçbir yorum, verdiği hiçbir haber uzaktan aptal gibi görünsek de bizi kandıramaz.

Senaristler, reytingi artık yerlerde sürünen malum oyuna yeni bir sahne ilave ettiler. Hepsi o kadar.

Akşam kanallar arasında gezerken nedense hep aynı toplum mühendisi kendini akıllı sanan iktidar yalakalarının bazen kavgalı, bazen sarılmalı hallerde ama hep beyin yıkama çabasında olduklarını görüyorum. Şimdiki beyin yıkama dersleri, Demokrasi, hukuk, adalet. Bu kavramları öyle eğip büküyorlar ki, biraz az bilgi sahibi olsanız hemen onlara hak vermeniz mümkün.

Sanki ezberlemişçesine ilk söyledikleri “Ülkemiz ileri demokrasiye kavuşuyor”. Demokrasinin ilerisi de oluyormuş demek. Eğer insanlar mutlu olmazsa sağ, sol, alt, üst gibi demokrasiler de olabilir demek. Oysa basitçe bizim bildiğimiz “Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir.” Bizde böyle bir hak mevcut mudur? Gerek parlamentodaki münazaralardan, gerekse referandum sonuçlarından görüyoruz ki bizim için böyle bir haktan söz edilemez. O zaman kimse kusura bakmasın ama demokrasiden de söz edilemez. Bazı aklıevvellerin demokrasi deyince yapılan seçim ve referandumların demokrasi için yeterli olduğunu düşündüğünü biliyorum. Bilsinler ki İran’da da seçim yapılır.

Biraz sonra aynı zevat hukukun üstünlüğünden dem vurmaya başlıyor. Buradaki slogan cümle de “Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünü getiriyoruz” Allah Allah! İlginç bir cümle. Bilindiği üzere hukuk, toplum yaşamını düzenlemek için, uygulanması devlet tarafından yaptırıma bağlanmış kurallar bütünüdür.

Tariften anlaşılacağı üzere hukuk her ne kadar evrensel bir kavramsa da yine de kuralları yasama organı çıkaracağı kanunlarla belirler. Demokrasiyi içine sindirmiş, uzlaşma kültürünü benimsemiş insanlardan oluşan yasama organlarından, tabiidir ki, o ülke halkının yararına olmayan bir kural kanun olarak çıkmaz. Bizim yasama organı öyle mi? Bırakın uzlaşmayı, iktidar kendi isteği doğrultusunda çıkardığı kanunları bile uymaya yemin ettiği anayasaya aykırı çıkarıyor ki Anayasa Mahkemesi’nden geri dönüyor. Bizim çokbilmişler de ekranı kocaman kaideleri ile doldurup hukuktan bahsediyorlar.

Birde “Adalet” kelimesi var dillerinden düşürmedikleri. Evet, adalet kısaca hukuka uygunluktur. Hukukun iğdiş edildiği bir ülkede hangi adaletten bahsedildiğini anlamak biraz güç. Kaldı ki, Özel mahkemeler, özel savcı ve hâkimler elinde var olan yarım yamalak hukukun da adalete dönüşmediğini görüyoruz. Değilse yıllardır Silivri’de esir tutulup tahliye olanların durumu hangi hukukla veya hangi adaletle bağdaşıyor ki?

cem.tamturk@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.