Ortadoğu'da Stratejik Hesaplar ve Değişim Rüzgârı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

   Birbirinden, farklı yaşam biçimleriyle ayrılan ve sayıları çok olan insan toplumları, canlı ve ön insanın yaşadığı zamanlardan beri var olmuştur dünya.

   Dünya tarihi boyunca uygar toplumun karmaşık yapısına ve ilk toplumun ortaya çıktığı zamanlardan günümüze kadar, dörtten çok birbirinden faklı uygarlıkların bir arada var olduğu görülmemiştir. Amerikan yerlilerinin yaşadığı yeni dünyada birbirinden faklı uygarlık sayısı üçü dahi geçmemektedir. Yeryüzünün birbirinden iyice ayrılmış bölümlerinde neler olup bittiğini birlikte akılda tutma çabası bazı olayları değerlendirip bazılarını da es geçmemize neden olacak olsa da kuşbakışı olarak bakmamıza bilgi edinmemize olanak verecektir.

   Yakın tarihimizden bugüne kadar yeryüzünün kıymetli bölgesi olarak değerlendirilen binlerce kilometrelik alanları içine alan bir bölge: Ortadoğu.

   Ortadoğu; Akdeniz’den Pakistan’a uzanan Arap yarımadasını da kapsayan bölgedir. Emperyalist devletlerin iştahını dünden bugüne daima kabartmıştı ve daha da kabartmaya devam ediyor. Ortadoğu ülkelerinden olan, Suriye, Irak, Katar, Kıbrıs, Ürdün, İsrail, Lübnan, İran, Filistin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Kuveyt, Bahreyn, Yemen, Türkiye, Mısır gibi ülkeler bulunduklarını coğrafi konum itibari ile önemli.

   Bölgelerin içlerinde barındırdıkları değerler bir hayli fazla. Yeraltı zenginlikleri, petrol, su ve toprak bakımından zengin olan bu bölgeler uluslararası ticaret ağı açısından da önemli.

   Yüzyıllardır süre gelen çıkar odaklarının iştahını kabartan bölgede emperyalist güçler kendi ülkelerindeki değerleri tükettiklerinden konuşlanmaya çalışıyor. Ülkeleri ve insanlarını kontrol altına alarak kendilerine bağımlı köleler yaratmak istiyor.

   Ortadoğu ülkelerinin sahip olduğu değerlere genel anlamda baktığımızda bölgenin stratejik öneminin nedeni anlaşılıyor.

   Suriye: Yer altı kaynakları mineral, petroldür. Alçıtaşı ve bazalt elde edilmektedir. Fosfat, kurşun ve bakır az miktarda da olsa zift ve krom mevcuttur.

   Irak: Yer altı zenginliklerinden başlıcası petroldür. Verimli toprakları bulunmaktadır. Terörün yuvalandığı bölgede uyuşturucu ticareti de yoğundur.

   Katar: Balıkçıllık ve inci avcılığının yanı sıra petrol rezervlerinin keşfedilmiştir. Dünyadaki en çok gaz rezervlerine sahip ülkeler arasındadır.  Gübre ve çimento sanayisi de gelişmiştir.

   Kıbrıs: Turizm eğitim ve tarım, imalat sanayilerini bünyesinde bulundurmaktadır.

   Ürdün: Tekstil, çimento ve gıda sanayileri gelişmiş ülkede İsrail’in verimli topraklarının üçte birini işgal etmesi ile büyük ölçüde etkilenmiştir. Tarım ürünlerin fosfat ihraç etmektedir. Turizm gelişmiştir.

   İsrail: Elmas işlemeciliği, tarım, sanayi, teknolojik araç gereç üretimi ve turizm ile ekonomisini sağlamaktadır.  Turunçgiller ihracı fazladır. Dışarıya uçak ve silah satmaktadır. ABD, İngiltere ve Almanya’ya ticaretinin büyük kısmı gerçekleşir.

   Lübnan: Ekonomik bakımdan Ortadoğu’nun en gelişmiş ülkelerindendir. Petrol bakımından zengin olan ülkede halkın çoğu tarım ile uğraşır. Gıda, şeker, tekstil, çimento ve petrol endüstrileri mevcuttur.

   İran: Petrol ve diğer büyük sektörlerde devlet işletmeciliği, köy tarımı bulunmaktadır.

   Filistin: tarım ve inşaat sektörü ile geçimini sağlamaktadır. Ekonomik bağımsızlığı olmayan ülke yıllardır İsrail’in baskısı ve dayatmaları ile zor şartlarda yaşam sürmektedir.

   Suudi Arabistan: Petrol, Mekke ve Medine’yi ziyarete gelen hacılar ve hurma satımını da gerçekleştiren ülkenin temel ekonomisi petroldür. Petrol yatakları, petro-kimya sanayisi ve yapay gübre sanayisi, demir-çelik sanayisi, çimento sanayisi, besin sanayisi de gelişmektedir.

   Birleşik Arap Emirlikleri: Ekonomisinin önemli ölçüsü petrol ve doğalgazdır. Doğalgaz rezervleri açısından zengindir. Turizm, gıda, tekstil, mobilya, çimento, alüminyum, seramik, demir-çelik ve cam sektörleri gelişmektedir.

   Umman: Petrole dayanan esas ekonomisi vardır. Petrol, hurma, misket limonu, nar gibi ürünleri ihraç eder.

   Kuveyt: Balıkçılık gelişmiştir. Özellikle Basra Körfezi’nde bol miktarda balık avlar, karidesler Avrupa ve Amerika’ya satılır. Petrol üretimi ülke ekonomisine hâkimdir. Petrol rezervleri bakımından dünyada başta gelir. Çimento, pil, elektrik kabloları, plastik tüpler, şekerleme, boya, sıvı, gaz ve tuğla sanayisi gelişmiştir. Amonyak-üre fabrikaları, Petro-kimya tesisleri ve çimento fabrikaları vardır. Ülkede su petrolden daha pahalıdır.

   Bahreyn: Petrol ve doğalgaz üretimine dayalı ekonomisi bulunur. Tarım, hayvancılık, balıkçılık gelişmiştir. Dünyanın en büyük deniz suyu arıtma tesisleri Bahreyn’dedir.

   Yemen: Tarım ve hayvancılığa dayalı ekonomisi vardır. Tahıl, pamuk, hurma muz, darı, kahve ve çeşitli sebze ve meyveler üretilir. Petrol ve doğalgaz çıkarılmaktadır.

    Mısır: Alüvyonlu mümbit topraklarda yetişen dünyanın en kaliteli uzun elyaflı pamuğu Gize ile tekstil ürünleri ihracatı yapmaktadır.  Kendisine yetecek kadar petrolü bulunmaktadır. Önemli turizm merkezlerindendir.

   Afrika: Dünyanın en zengin yer altı madenlerine sahiptir.

   Türkiye: Linyit, Manganez, Mermer, Kurşun, Bor, Gümüş, Cıva, Lüle Taşı, Krom, Demir, Zımpara, Petrol, Kükürt, Bakır, Fosfat, Kömür ve toryum yeraltı zenginlikleri arasındadır. Dünya maden sektöründe bor, toryum, linyit, mermer, manyezit ve zeolit, trona, barit ve feldispat ve sodyum sülfattır. Dünyada Toryum rezervlerinin % 65’i Türkiye’dedir. Milyar dolarlık rezerve sahip olan servet üzerinde oturan Türkiye verimli toprakları ile de oldukça yüksek potansiyele sahiptir.

   Ortadoğu, özellikle ABD ve AB’nin hedefleri arasında yer almaktadır. Afganistan işgali ile başlayan süreci Irak işgali takip etmiştir. İşgal edilen bölgelerin ekonomik bağımsızlığı kaldırılarak sömürülmektedir.

   Afganistan Sanayi ve Ticaret Birliği’nin ülke ekonomisini canlandırma çabaları ülke zenginliklerini gösterse de ABD baskıları neticesinde bu istekleri gerçekleşmemektedir.

   Irak’ta ise bir buçuk milyona yakın Müslüman katledilmiş verimli toprakları ve kaynakları ele geçirilmiştir. Irak’ta seçimleri ABD kontrol etmiş, hükümeti IMF’ye daha da bağlamak istemiştir. Böylelikle İMF, Bremer kanunlarını yerine getiren tarafsız bir kuruluş durumuna getirmeyi amaç edinmiştir.  İMF, Irak’ı Vaşinton’un küresel “serbest pazar” vizyonuna dahil etmek istemiştir. Bremer’in 100 kanunu ve ekonomik şok terapisi, ayrıca mutlak bir uluslar arası ihlali olsa da Irak’taki özelleştirme ve ABD şirketlerine yapılan saldırılarla bu gerçeğin gizlenmesi sağlanmıştır. Irak’ta gıda üretimindeki GDO’lu tahıllara yapılan zorunlu dönüşüm de Monsanto ve diğer dev şirketlerin hiçbir şeyden haberi olmayan ve buna istek duymayan toplumlar üzerindeki niyetlerini açıkça göstermektedir.

   Savaşlar tarih boyunca yankılanmış durmuştur. Siyasal iktidar her yerde ve her zaman, askerlik yöntemleri ve silahlarla ulusları kontrol etmeye çalışmıştır. Teknolojik gelişmeler insanların birbirilerini öldürmeleri ya da öldürülmeden kurtulma dürtüsü çabası ile sürdürülmektedir.

   Savaşlar genellikle, uluslar arasındaki çatışma konularının barışçıl yollardan çözümlenememesinin ürünü olarak ortaya çıkar. İlkel toplumlarda ise kendilerini savunmak, kendilerine yönelik haksız bir isteği kabul etmemek gibi durumlarda savaşa girmek zorunda kalır. Bazılarında ise intikam almak, dinsel törenlerinde kullanma nedenleri arasındadır.

   Bu savaşta kullanılan en güçlü silahlardan birisi terördür. Teröre ABD ve AB ülkeleri kaynak sağlayarak destek vermektedir. İngilizlerin kışkırtması/provokasyonu ile Diyarbakır’da “Bağımsız Kürdistan” kurma hayali ile kışkırtılan vatandaşlarımız dün olduğu kadar bugün de var. PKK terör örgütünü besleyip, bölücülük yaptıran güçler buna devam ettikleri gibi Irak’ı bölerek Barzani’yi kullanarak bu emellerine ulaşmak istiyorlar. Irak’ta kurulan Kürdistan, Türk devleti ve resmi kurumlarınca tanınmıyor olsa da Irak’ta varlığını uzun süredir sürdürüyor.

   Günümüzde soğuk savaş olarak nitelendirilen silahların başında biyolojik silahlar önemli bir yer tutmaktadır.

  Petrolü kontrol ederek ulusları kontrol eden, yiyeceği kontrol ederek insanları kontrol eden emperyalist düşünce sisteminde bağımlılık yaratma ve tekelcilik anlayışı mevcuttur.

   Ortadoğu’nun kaynaklarını, ticaretini, sanayisini ele geçirerek güç hâkimiyeti ile her türlü gücü elinde bulundurmayı hedefleyen ve bu manada dünyanın hâkimi olma peşindeler.

   Böylelikle, petrol, toryum, bor, maden, elmas, altın, gümüş, su, doğal gaz, zümrüt, verimli topraklar gibi değerlerin işletilmesi, körfezlerin boğazların denizlerin ele geçirilmesiyle de kaçınılmaz bir güce sahip olacaklarının bilincinde olarak bu kanlı savaşı sürdürmekteler.

   William Engdahl’ın GDO üzerine verdiği konferansta söylemiş olduğu seçilmiş seçimler ile ilgili verdiği bilgiler güç odaklarının ne denli hırslı olduğunu gösteriyor.

   William, Obama için başkan seçilmeden önce seçim kurulu tarafından test edildiğini söyledi. Milyar dolar üzeri zenginlerden oluşan seçim kurulunca seçilecek kişi, kendi siyasi konjonktürlerine yakın olup olmadığı, çıkarlarına sahip çıkıp çıkamayacağı ve haklarını koruyup koruyamayacağı yönünde inceleniyormuş.

   Dünyayı kendi diledikleri doğrultuda yönetenler eskisi gibi arka planda değil ön plana çıkma hazırlığındalar.

   Çok sayıda – milyarlarca insan, Türk diliyle konuştu günümüze kadar ve konuşuyor. Yakutistan’dan Orta Avrupa’ya Sibirya’dan Hindistan’a kadar. Hatta Afrika’da bile Türk dilinin çınladığı yerleşim yerleri bulunuyor. Türk dünyası büyük ve olağanüstü, Türkleri tekrar dünyanın zirvesine getirmek için hiçbir şeyden kaçınmayan fanatik bir milliyetçi yaklaşımı ile değil de tüm insanların kim olduğu nereden geldiğini tarihi tüm gerçekliği ile bilmemizi isteyen Murat Adji.

   Adji, Türk kökenli bir Rus vatandaşı. Adji’nin düşüncesini aktarma nedenim; kardeş olduğu öne sürülen insanların birbirlerine nasıl savaş açma cesareti gösterip vahşice öldürebiliyor olmasındandır.

   Sonuç itibari ile Ortadoğu üzerinde yapılan çıkar hesapları ve elde edilecek güç için din, ekonomi ve gıda da güçlü bir silah olarak kullanılmaya devam edecek.

   Seçimler, seçimle değil seçilmiş seçimlerden oluştuğu sürece düzen böyle devam edecektir.

Nuran.Talay@PolitikaDergisi.com

 

Seçilmiş Kaynaklar:

Ahmet Taner Kışlalı, Siyaset Bilimi

F. William Engdahl, Ölüm Tohumlar

William H. McNeill, Dünya Tarihi

Gene D. Matlock, Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türksünüz

Hulki Cevizoğlu, İşgal ve Direniş

İTÜ Maden Fakültesi

http://www.turkcebilgi.com

http://tr.wikipedia.org

 

 

 

 

 

 [Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 23’de yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi salık veririz. Sayı 23’ü indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.