Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Niçin “Soruyu Sormak?”
- “İnsanlık Anıtı’nı Yıkın!..” Fermanı
- İki 12 Eylül
- TSK’ya Biçilen Kaftan
- Muhalefet Yapmak Üstüne
- Kitap, Düşünmek, Anlamak Ve Sonrası…
- O Türden Kişiler, Birileri ve Biz…
- Hukuk Devleti, Harbiye Marşı ve Vatan Marşı
- Go Home Türkiye!
- Her İnsan Kendi Kafasından Asılır
- İşte 12 Eylül Kültürü: Türkiye Sondan İkinci
- Sabun!
- Örtülü Özgürlük
- Edep Ya Hu! / (Akrostiş)
- "Bakan" Değil Gören Lazım Bu Memlekete!
Özerklik, Öcalan ve Kent Meclisleri
PKK’nın parlamento içindeki taşeron örgütü DTP’nin başlattığı “özerklik” talebine Öcalan karşı…
Kürt ayrılıkçı hareketinin terörist lideri, yürütülen siyasetin zamanlamasına itiraz ediyor… Ve aynen şöyle söylüyor:
- Özerklik politikasının gündeme getirilmesi için henüz koşullar oluşmamıştır. Benim “Kent Meclisleri” politikasını ortaya atmamın ve bu politikada ısrar etmemin nedeni üzerinde durulmalı ve bundan dersler çıkartılmalıdır…
Nedir Kent Meclisleri?..
Öcalan’a göre, ayrılıkçı siyasetin önemli bir kilometre taşı…
Ayrılıkçı siyasete giden yolda “koşulların oluşturulması” için ortaya atılmış önemli bir köşe başı…
Ve tabii siyasetin gündemine bir demokrasi unsuru olarak yerleştirilmiş işlevsel bir “araç”…
Bir ilde, bir ilçede, bir beldede yerel yönetimin belediye meclisi vardır. Belediye meclislerinin üyeleri bilindiği gibi halk tarafından seçilir.
Belediye meclisleri o yörenin yerel sorunlarını görüşür ve çözümler üretir ve karara bağlar.
Peki Kent Meclisi nedir ve ne yapar?..
Kent meclislerinin başı kaymakamdır.
Kent meclislerine halkın “üye” olması, kent meclisinin [halk tarafından seçilmeyen] yönetim organının kabulüne bağlıdır.
Halk meclisinin üyeleri, o yörenin demokratik kitle örgütlerinin temsilcileridir.
Peki kent meclisleri ne iş yapar?..
Kent meclisleri, [teorik olarak] bulundukları bölgenin yerel sorunlarını görüşür. Ve eğer varsa, çözüm önerilerini birer öneri olarak belediye meclisine iletir.
Dışarıdan bakıldığı zaman demokratik bir halk örgütlenmesi gibiymiş izlenimi verilen bu yapılanma gerçekte egemen gücün kendine özgü bir yeniden örgütlenmesidir.
Hedef, yerel ortamda merkezi yönetim örgütlenmesine paralel ikinci bir egemenlik alanı yaratmaktır…
Kent meclisleri, halkın doğrudan doğruya ve dolaysız olarak katıldığı ve kendi sorunlarını dile getirerek, kendisini ifade imkanını bulduğu gerçekten demokratik bir platform olsa, bu yapılanmayı desteklememek mümkün değildir.
Ancak, İçişleri Bakanlığı’nın bir tebliği ile kurularak, Avrupa Birliği siyasetinin yereldeki bir uzantısı olma işlevini üstlenmiş olan “özel nitelikli” bu oluşuma dikkatli gözlerle yaklaşmak gerekmektedir.
Bu politikanın arkasında Soros’çu bir uygulama olan TESEV vardır.
Emperyalizmin modern uygulamalarından birisi olan “Yerel Gündem 21” siyaseti vardır.
Avrupa Birliği zaten bu işin en başta gelen mimarlarından birisidir.
Ve anlı şanlı Hükümetimizin bu işin kenarında kalmasını düşünmek büyük bir saf dillik olur.
Peki geriye kim kalmıştır?..
Bittabi PKK lideri Abdullah Öcalan!..
Ama görünen odur ki, Öcalan’ın PKK liderliği de tehlikededir, örgütü yönetme güç ve yeteneği de…
Ama hazretin ifadelerine bakılacak olursa, ayrılıkçı siyaseti belirleme noktasındaki egemenliği de sallantıdadır…
Öcalan, akıllı olunmasını öğütlemektedir…
Koşulların olgunlaşmasının sabırla beklenmesini önermektedir.
Kent meclislerinin işlevini hatırlatmakta ve ülkenin yerelinde örgütlenen bu ikinci egemenlik alanının açtığı patikadan yürünmesi gerektiğini ısrarla savunmaktadır…
Bu tablo ve deşifre olan bu strateji kent meclisi çevresinde kümelenen tüm “aydın”larımıza ithaf olunur…
farukhaksal@politikadergisi.com
- Faruk HAKSAL içeriği
- 116981 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder