PKK, Türkiye’yi Demokratikleştirebilir mi?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Hatırlanırsa, AKP hükümeti ile PKK arasındaki adına Barış(!) veya “Çözüm” denen sürecin ilk aşamasının, PKK’nın silah bırakması olarak, açıklanmıştı. Ancak zamanla bu konun içeriği “Silah Bırakmak” tan “Sınır ötesine Çekilme” olarak değiştirildi.

Taraflar arasında sürecin 1. Etabının tamamlandığı konusunda tartışma çıktı. Tartışmada PKK, sınır ötesine çekilmenin tamamlandığını iddia ederken; Başbakan, henüz çekilmenin % 15 kadar olduğunu iddia etti. Son zamanlarda bu konuda da tartışmalar kesildiğine göre, anlaşılan, kendi aralarında bu konuyu da sesiz sedasız geçiştirmekteler.

Basına yansıyan olaylardan anlaşıldığına göre, sınır ötesine çekildiği iddia edilen PKK, artık Doğu ve Güneydoğu illerinde “Köpeksiz Köyde Değneksiz Gezmektedir!” Çünkü edilen izlenim;  bu “Barış” denen sürecin sonucunda hükümet, orduyu kışlasına sokmuş, bölgedeki bütün güvenlik güçlerine de bu illerde olup bitenlere müdahale etmemesi için talimat vermiş, olduğu yönündedir.

Yani PKK bölgede; kendi mezarını yapmakta, resmi törenler düzenlemekte, kendi bayrağını yüksek tepelere dikmekte,  resmi polis teşkilatını kurmakta, yol çevirmekte, vatandaşa kimlik sormakta, mali örgüt kurarak vatandaştan resmen vergi toplamaktadır. PKK, artık elini kolunu sallayarak gezdiği bu bölgelerde; sokaklara Kürtçe tabelalar asıyor, hatta kaymakam bile tayin ediyor.

Kısaca, Barış(!) sürecinin birinci aşamasında PKK; sesiz sedasız fakat herkesin gözü önünde, kendisinin en önemli taleplerinden biri olan özerkliği, bölgede fiilen inşa etmektedir. Anlaşılan; tarafların aralarında yaptıkları anlaşmaya göre, AKP hükümeti, PKK’nın bu eylemlerine sadece seyirci kalacak!

Ah bu “bölünme paranoyası”, hiç peşimizi bırakmayacak gibi!

***

Göründüğü kadar, artık AKP hükümeti ile PKK arasındaki “Barış”(!) sürecinin ikinci aşamasındayız. PKK, yine PKK ile AKP hükümeti arasında yapılan anlaşmaya göre, hükümetten bazı yasal düzenlemeler beklemektedir.

Dışardan takip edildiği kadar; bu anlaşmanın maddeleri de

  • Apo’ nun İmralı koşullarının iyileştirilmesi ve nihayet özgürlüğü için adımların atılması,
  • PKK ve KCK tutuklularının serbest bırakılması,
  • % 10 olan seçim barajının düşürülmesi,
  • Partilere yapılan hazine yardımından BDP ’nin de yararlanması,
  • Artık PKK’nın kontrolünde olan bölgelerde karakol yapımlarının durdurulması vs. konuları sayabiliriz.

Nuray Mert gibi bazı kendilerini, "liberal" veya "sol" olarak tanımlayan aydınlar ve köşe yazarları, AKP hükümeti ile PKK arasında yapılan bu ortaklığı, ülkemizin demokratikleşmesine atılmış büyük bir adım olarak değerlendirmektedirler.

Örneğin Nuray Mert, 17.08.2013 tarihinde“Birgün” portalında, “Barış Süreci, Kürtler, BDP” başlıklı makalesinde  aynen şöyle yazmaktadır:  "..barış süreci, ne kadar tartışmalı olursa olsun, Türkiye’nin demokratikleşme sorunun ayrılmaz bir parçası” dır. Ona göre PKK’nın legal temsilcisi olan BDP politikasının yegâne endişesi, “sürecin kesintiye uğramasıdır".

Demokrasi, bir uygarlık rejimidir. Demokraside; toplumu yönetmek için programların, fikirlerin, özgür ve eşit koşullarda yarışması esastır. Dolayısı ile demokrasilerde şantajın, tehdidin yeri yoktur. Hele demokraside şiddetin yeri, hiç yoktur. Hele hele terör, asla ve kata demokrasiyle bağdaşmaz!

Fakat gel gör ki terörist olduğu dünyaca tescilli olan PKK, bize demokrasi dersi veriyor ve daha da ileri giderek, eylemleriyle Türkiye’yi demokratikleştireceğini savunuyor. ‘Burası Türkiye, olur mu olur!’ demeye kalmadı; T.C.’nin hükümeti, meclisi, ordusu, yargısı vs. kısaca topyekûn bütün iktidar odakları da bu teröristlerle bu anlamda anlaşma yaptı ve bu anlaşmayı da halen uygulamaya çalışıyorlar. Gerçekten dehşet verici bir durum!

Artık Türkiye’de iktidar mensubu olan hiç kimse, "Barış" sürecinin Türkiye'yi dehşet bir şantaj altında tuttuğunun farkında bile değil.  Bu konuda hiç kimse olayı tartışmıyor bile.

AKP hükümeti ile PKK arasındaki yapılan anlaşma, yani sözüm ona “Barış”(!) denen süreç aslında büyük bir şantajdır! Bu şantaj, "Süreç kesintiye uğrarsa, yeniden kan dökülür, analar yeniden ağlar" şantajıdır. Bu şantaja; PKK, BDP ve Kandil’deki adamları tarafından 1 Eylül ve 15 Ekim tarihleri, ültimatom olarak dayatılmaktadır. Bu şantajın amacı, istesin istemesin herkesi bu sürece dâhil etmek, yani Türkiye’de yaşayan 76 milyon yurttaşı PKK’nın taleplerine razı etmektir.

Birinci şantajdaki “sürecin kesintiye uğraması “ olayı ise başka bir ikinci şantaja bağlanmış durumdadır. Bu da "Sürecin kesilmesi, Öcalan'ın süreçten çekilmesine" bağlanmasıdır.

İkinci şantajın amacı ise, Öcalan'ın özgürlüğünü sağlam kazığa bağlamaktır. İmralı’yı ziyaret eden en son BDP heyetinin Öcalan’dan kamuoyuna getirdiği mesajı, bu bağlamda çok ilginçtir. Öcalan, "Bu aşamaya kadar benim konumuma araçsal bir değer biçilmesini anlamlandırdım. Ancak bundan sonra benim konumumun araçsal olmaktan çıkıp stratejik bir konuma evrilmesi gerekmektedir.” demektedir. Yani Öcalan, “Beni şimdiye kadar kullandılar. Bundan sonra da ben başkalarını kullanmak istiyorum” demek isteyerek “Özgürlük” talep etmektedir. Terörist başının bu konumunun değişmesi için elinde tuttuğu yegane kozunun, hâlâ terör silahı ve şantajı olduğunu asla unutmamak gerekir!

Ama bizim aklı evvel bazı liberallerimiz ve solcularımız, terörist başı Öcalan dâhil, "tüm Kürt siyasi aktörlerinin barış sürecini yaşatmak konusunda titizlenmelerinin hem gerçekçi siyaset, hem insani olarak Türkiye’nin son barış şansını korumak açısından son derece samimi olduğu izlenimi içindeyim" diye onları desteklemektedirler. (Link = http://www.birgun.net/yazi-goster/nuray-mert/16-8-2013/baris-sureci-%E2%80%98kurtler-bdp-312.html )

Aslında bu tip aydın ve yazarların saçma ve sakat zihniyetlerinin anlamı; şantajla, tehditle, şiddetle ve terörle Türkiye’nin demokratikleşebileceği gibi zırva bir anlayıştır! Bu, gerçekten ülkemiz adına çok trajik bir durumdur! Dünyanın hiç bir ülkesinde, 40 bin kişinin ölümünden sorumlu terörist bir liderden "demokratikleşme” hamlesi beklenmesi, düşünülemez bile! Her şey de olduğu gibi, demokrasi konusunda da bizim aklı evvel aydınlarımız, gereğinden daha fazla uç noktalardalar! Onların bu duruşu da “Orijinal entelektüel olma Kompleksi veya Sendromu” olsa gerek!

Gelelim PKK-AKP anlaşmasının ikinci aşamasında beklenen ve  tartışılacağı söylenen “Demokratikleşme Paketi “ nin içeriğine.

Bu konuda henüz resmi bir açıklama yoktur. Bir iki hafta içinde sanırım, içerik açıklanır ve tartışmalar başlar. Biz yine de bu içerikle ilgili bir tahmin yürütebiliriz. Çok büyük ihtimalle AKP hükümeti ve Başbakan Erdoğan, hazırlayacakları “Demokratikleşme Paketinde”, güya PKK'nın taleplerinden bazılarını kapsayacakmış gibi hareket edeceği, kesindir.

Öyle sanıyorum ki “Demokratikleşme Paketi” nde en başta gerçekten de Türk demokrasinin en önemli sorunlarından biri olan, % 10’luk seçim barajı ile ilgili olarak yeni bir düzenleme getirilmek istenecektir. Muhtemelen hükümet, % 7 baraj sınırında ısrar edecektir. Çünkü BDP’nin günümüzdeki oy potansiyeli % 6 civarındadır. Yani % 7’nin altındadır, öyle ki bütün gayretlerine rağmen BDP bu oy barajını aşamayacak durumdadır.

% 7 seçim baraj önerisi ise PKK için aslında çok büyük risk oluşturmaktadır. Çünkü BDP, şimdiye değin meclise “bağımsız” adaylar yöntemiyle girebilmiştir.  Şimdi eğer % 7 seçim barajında BDP, “Bağımsız” adaylar yerine siyasi parti olarak seçimlere katılırsa, işte o zaman meclise hiç girememe risk le karşı karşıya kalacaktır.

Kısaca, AKP’nin seçim barajında % 7 önerisinin PKK ve BDP tarafından kabul edilmesinin pek fazla şansı yoktur. Ama inanıyorum ki AKP, bu oranda ısrar edecektir. Pazarlıklar ne gösterecek, onu da hep birlikte yaşayacağız!

 AKP hükümetinin “Demokratikleşme Paketi “ içinde getirmesi muhtemel ikinci tasarının, siyasi partilere hazineden yapılan para yardımı ile ilgili olacağını söylemek, kehanet sayılmaz.

AKP’nin ilk kez iktidara geldiği 2002 seçimlerinde hazineden yardım alma koşulu, partilerin genel seçimlerde % 7 oy alması iken; AKP nin 2005 yılındaki yeni düzenlemeyle artık bu yardım genel seçimlerde % 10 barajını geçen partilere verilmektedir. Siyasi partilere hazine yardımı, genel seçimlerde aldığı oy oranına bağlı olarak, genel bütçe gelirlerinin 5 binde 2'si üzerinden hesaplanarak dağıtılıyor. Elbette son üç seçimde bu yardımın aslan payını, yine AKP alıyor. 

Ancak şimdi; AKP hükümeti, PKK ile yaptığı “Çözüm” süreci dâhilindeki muhtemelen yaptıkları “gizli” anlaşma nedeniyle hazine yardımının koşullarında, BDP ‘nin de bu yardımdan faydana bileceği şekilde bir değişikliğe gidebilir. Muhtemelen bu yardımın koşulu da yeniden % 5 civarında olabilir. Çünkü AKP,  hiç olmazsa milletin parasıyla da olsa bir nebze olsun PKK’yı pardon BDP ’yi memnun etmek istiyordur. Artık millet kesesinden ağalık yapmak AKP için normal bir alışkanlık olduğu kadar; bu düzenleme ile AKP hükümeti, teröristlere devlet kasasından mali yardım yapan dünyadaki ilk hükümet olarak tarihe de geçmek istemektedir herhalde?

***

Sonuç olarak PKK, “Barış” denen bu süreçte; "Silah bırakmadığı" gibi, tam tersine Türkiye sınırının dışında değil de içinde, hem de daha zindeleşmiş ve moral men daha da yüksek bir güçle kendi bölgesinde, resmen ve fiilen özerklik inşa etmektedir. Belki hasta ve yorgun olan birkaç PKK militanı, tedavi ve dinlenme maksadıyla sınırdan dışarı çıkmış olabilir o kadar!

Bu demektir ki yeni militan devşiren, dinlenen, bölgede özerklik kurarak kendine öz güveni artan PKK, ortağı olan AKP hükümeti ile yaptığı anlaşmaya uyulmadığı, şantajına boyun eğilmediğini gördüğü anda, vurmaya hazırdır. Hem bu defa daha sert ve acımasız bir terörle vurması da çok muhtemeldir.

AKP ve lideri Başbakan Erdoğan, salt kendi iktidarını sağlamlaştırmak adına, terörist PKK ile büyük bir riske girip ateşle oynamıştır. Bu politikasıyla AKP hükümeti, adeta elinde ateşle barut fıçıyla dans eden cambaza benzemektedir.

AKP’yi bu denli büyük riske atan iktidar tutkusu;  aslında AKP hükümetinin ve liderinin halkına ve milletine yaptıkları hainliklerden kaynaklanan, derin korkudur!

Ama korkunun ecele faydası yoktur!

Terör, tehdit ve şantajla hiçbir ülke, demokratikleşemez!

 

Mehmet ÇAĞIRICI

mehmet.cagirici@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.