


Başbakan Edirne’den açıkladı : “ Af çıkardık, terörist oldular, artık af falan yok,
okulunu zamanında bitirdin bitirdin, yoksa güle güle. Bilmem; gençlerin
arasında olmak ruhumu hep genç tuttuğu, zihnimi ise kireçlenmeden koruduğu için midir ama ben gençleri seviyorum. Bir de bir türlü anlayamadım, takır takır
asker-sivil-bebe tara adın olsun “özgürlük savaşçısı”, Gezi’de gazdan ölme diye
tak burnuna bir bez parçası adın olsun “terörist”. Benim oğlanı da büyük
adam?! olsun diye okuttuk, O da oldu çapulcu bir terörist?!, yazık, iyi
yetiştirememişim demek…
Baktılar ki Erdoğan İmralı Efendisi’nin sınırsız isteklerini yerine getirme işine dur
dedi, Hakkari diken üstüne çıktı. Misilleme tarzında, “daha dur, gerisi gelecek” kıvamında. Barzani ile görüşme çok koydu Kürtçülere, Sen misin İmralı
yerine Barzani ile görüşen, bölge kaynıyor. Verilmek istenen mesaj net :
“Türkiye Kürtlerinin tek muhatabı Öcalan’dır, Barzani aşireti Selahaddin’de
yaşayabiliyorsa eğer, Kandil’deki PKK sayesindedir. Senin muhatabın, Kuzey Irak
PKK’sını denge olarak kullanan, çoğu kez O’na sığınan ve çokça O’ndan medet
uman Barzani değil, Türkiye Kürtlerinin önderi Apo’dur”…
Ak Parti, CHP, MHP ve BDP hariç diğer küçük siyasi partiler de yerel seçimlerde
varlık gösterebilmek adına birer aday bulup çıkarıyor. Bu partilerin ideolojik
eğilimleri ya merkez sağ, ya milliyetçi-muhafazakar ya dini ya Kürtçü ya da
sosyal demokrat nitelikte. Anlamadığım şu; zaten siyasi yelpazenin üç net
ideolojik tabanı iktidar, ana muhalefet ve yavru muhalefet tarafından temsil
edilmiyor mu, neden benzer ideolojik görüşe sahip diğer onlarca siyasi parti
yarış içinde? Halkı temsil açısından bu partilere gerek var mı, gerçekçi olrak
düşünmek lazım. İş; her emekliye bir siyasi parti genel başkanlığı ise vay
halimize…
Israrla yazıp, duruyoruz “kadın gerek bu politikaya” diye. Tık yok. Açıklanan adaylar arasında kadının adı yok. Aynı tas aynı hamam. Zengin, nüfuzlu, çevresi geniş adamlar yine sahnede. Aday olmak için aday gösterilecekleri partilere bir ton
bağış, Başkanlık yarışında bir o kadar daha para. Ne liyakat ne de dürüstlük ve
uzmanlık. Para para para…
Trafik çıldırtacak. Başkan adaylarının trafikte uzay mekiği projesi yok ise gerisi
laf-ı güzaf. Hiç bir çözüm trafik meselesini halledebilecek nitelikte değil. Ne
yer altı ne de yer üstü. Herhalde yetenekli idareciler İstanbul’u bölgelere
ayırmayı, tek-çift plaka uygulaması getirmeyi, artık İstanbul’a bina dikmemeyi,
daha fazla iş kapısı yapmamayı öngörüyorlardır. Yoksa, vay halimize…
Yurtlar Süleymancıların elindeydi, biliyorduk. Şimdi Süleymancılar bir de okul yapımına hız verdiler. Hele dershanelerin kapatılması meselesi ortaya çıkınca bu grup eğitim sektöründe daha bir öne çıktı. Holdingler bir kısım dini grubun, okullar
diğer kısım dini grubun, medya yine bir kısım dini grubun, bürokrasi öbür kısım
dini grubun. Kısım-hısım ilişkisi ile Türkiye yönetiliyor, bunun adına da
demokrasi deniyor. Ne fena bir şeymiş bu demokrasi…
Bazıları için Yılbaşı geliyor. Sevdiklere-sevgililere hediyeler almaca, evi donatmaca
falan filan. Bir dizi kapitalist güdü ile bolca para dökme zamanı. Söz yok,
varsa neden olmasın, adamın-kadının zevki, üstünlük göstergesi, yarış vesilesi.
Akıllarda bulunsun diye; bazı vakıf ve dernekler var, zihinsel-bedensel engelli
çocuklar, gerçek ihtiyaç sahibi parlak gençler, bizim Çekmeköy Mimar Sinan
Mahallesi İlhan sokaktaki “1 tl’ye 1 ekmek parası, çok şükür” diyen kadınlar
gibi. Anasının evindeki yer sofrasından, güçlü masalara şans neticesinde ya da şansını ustaca kullanarak atlayabilmişlerin; din-dil-ırk-cinsiyet gözetmeksizin fırsat
eşitliğinden fırsat yaratamamış olanlara, emeğini paraya çevirmek isteyenlere
desteklerini bekliyoruz. Kısa dönemli vicdan temizliği için değil, uzun dönemli
toplum huzuru için…
Sonolarak da gayet hayvandan bir konu! Önümüz kış. Eminim bu dindar millet kuşlar için ağaç dallarına poşet içinde ekmek asmayı, sokak itleri ve kedileri için
birer kap yemek koymayı akıl edecektir…
Doç. Dr. Gamze GÜNGÖRMÜŞ KONA
gamze.kona@politikadergisi.com
Yorumlar
Yeni yorum gönder