Rum Siyasilerin Çözüme Bakışı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Rum Lider Hristofyas’ın geçen hafta içinde söylediği, “Bir sonraki görüşmelerde ilerleme yaşanmazsa, Green Tree görüşmesinin yapılması için bir sebep yoktur” şeklindeki ifadelerinin ardından, ben dikkatimi Rum siyasilerin davranış ve tepkilerine yoğunlaştırdım.

Zira, gerek BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un, gerekse de Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’ın Green Tree görüşmesinin kesin olarak yapılacağını açıklamalara rağmen, müzakerelerin geleceğinin Rum siyasilerin davranış ve sözlerinde yatmakta olduğu bilinen bir gerçek.

Rum Siyasiler kendi halk ve seçmenlerine karşı takiyye yapıp, sahtekarlıkta bulunamayacakları için davranışları ve sözleri -adeta bir ekran gibi- geleceği yansıtıyor.

Bunların içinde en çok ilgimi çeken Rum temsilciler Başkanı Yannakis Omiru ile Rum dini lider, Otosefal (bir yere bağlı olmayan) Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos’un sözleri oldu.

Yannakis Omiru, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın “Green Tree görüşmesinin manası olmadığını geç anladığını”, “pusudaki tehlikelerin gözle görülür olduğunu” ve Green Tree’den sonra ya Bürgenstock’daki gibi hakemlik organı olarak işlev gösterecek geçersiz bir uluslararası konferansa sürükleneceklerini ya da iki tarafa da eşit sorumluluğun yüklendiği bir çıkmaz ilan edileceğini söyleyerek, müzakerelere devam edilmesinin gereksiz olduğunu dile getirdi.

Yannakis Omiru, Nasyonal Sosyalist EDEK’in lideri ve Rum Temsilciler Meclisi Başkanı. EDEK ise 21 Aralık 1963 yılında Akritas Planı uyarınca Kıbrıslı Türklere saldıran Rum Milislerin komutanı ve Katil Papaz Makarios’un hem doktoru hem de danışmanı olan Vassos Lissaridies’in kurduğu ve son yarım asırdır başkanlığını sürdürdüğü parti. Hitler’in “Nazi yani Nasyonal Sosyalist partisi ile aynı ilkeleri savunan EDEK, Irkçı ve Türk düşmanı bir felsefeye sahip.

Bu partinin başkanı olan Omiru’ya göre bu işin sonunda, Türklerin adada ayrı bir varlık oldukları uluslararası kabul görecek, bununla birlikte Rumların artık adanın tek ve mutlak hakimleri oldukları balonu da sönecek. Bu nedenle, müzakereler sabote edilmeli ve sürdürülmemeli.

İródotos Dimitríou, 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’e çıkan Yunan kuvvetlerini "asker evlatlarım, elen çocukları, bugün ata topraklarını yeniden fethetmekle İsa’nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz. Bu uğurda ne kadar Türk kanı döküp içerseniz o kadar sevaba girmiş olacaksınız. Ben de bir bardak Türk kanı içmekle onlara olan kin ve nefretimi teskin etmiş olacağım. Haydi buyurunuz, bütün azizler sizin arkanızda olacak. Atalarınızın toprakları sizleri bekliyor" diyerek kutsayan ve 9 Eylül 1922’de Türk ordusu İzmir’e girince linç edilen İzmir Metropoliti Hrisostomos Kalafatis’in ismini devam ettirmek için Rum Ortodoks Kilisesi Sen Sinod Meclisi tarafından 5 Kasım 2006'da Başpiskopos seçilmesinden sonra “II. Hrisostomos” adını alan fanatik bir Türk düşmanı olan bir din adamıdır.

12 Kasım 2006'da görevine başladıktan sonra verdiği tüm beyanlar, yaptığı tüm açıklamalar ve kilise vaazları hep Türk düşmanlığı içermektedir.

Ve bu Rumların en büyük dini lideri, 6 Ocak’taki Theofania Yortusu’nda “haç atarak suları kutsama” töreni sonrasında yaptığı konuşmada, “Milli davamız şu anda bir istila ve işgal sorunudur, Türkler bunu anlamalıdır ki Türk ordusu gitmeden, yerleşikler gitmeden, garantiler; özellikle de istilayı yapan Türkiye’nin garantisi gitmeden bu ülkede mutluluk, başarı ve çok istenilen barış olmayacaktır” diyerek düşüncelerini ortaya koydu. Hem canlı olarak hem de radyo ve TV’lerden adanın tüm Rum halkına bu sözlerle aklından geçenleri aktardı.

Kıbrıslı Rumların Dini lideri II. Hrisostomos ve Meclis Başkanları Omiru, Rumların dini ve siyasi yaşamlarındaki en önemli 3 kişiden ikisi.

Rumların adada, Türklerle ortak bir devlet kurmak istemedikleri ve adaya barış getirmek gibi bir düşünceleri olmadıkları bu açıklamalarla gün gibi aşikar.

Eğer hem Rum Cumhurbaşkanının, hem Rum Meclis Başkanının hem de Rum Dini Lider’in, adada mevcut iki halkın ortak bir yaşam için, ortak bir devlet kurulması çabalarına inançları yoksa bu asla gerçekleşemeyecek demektir. Zaten Hristofyas’da üstü kapaklı bu gerçeği ima ediyor, “Green Tree’ye gidip de ne yapacağız” diyerek.

 

Prof. Dr. Ata ATUN

ata.atun@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.