Şamil Tayyar'ın Son Bombası

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Görevi TSK aleyhinde köşe yazıları ve kitapları yazmak olan, Ergenekon İddianamelerinin bir numaralı savunucusu Şamil Tayyar’ın, dün (15/12/2010) haberturk internet sitesinde çıkan ve Haberturk’ün de “28 Şubat'ın talimatı ABD'den mi geldi?” başlığıyla haberleştirdiği yazısı hakkında bir kaç aklıma takılan soruyu, hem okurlarıma hem de kendisine sormak istiyorum. Tabii bunun yanında birkaç eleştiri de yapamadan edemeyeceğim. Ben bu yazıyı bitirdiğim de Şamil Tayyar’ın, eğer yazımı okursa beni de Ergenekoncu ilan etme ihtimali çok yüksek ama pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!
 
Şamil Tayyar, Pazartesi günü Erbakan’ın davetlisiymiş. Lahmacun filan yemişler... Erbakan Hoca öğrencileri AKP’lilere kızgınmış filan... Sonra laf; Şamil Tayyar’ın dediğine göre dönüp dolaşıp 28 Şubat Postmodern darbesine filan gelmiş. Ben zaten Erbakan Hoca’nın lafı herhalukarda oraya getireceğinden emindim.
 
Sonra 30 Ekim 1996 tarihli tercüme edilmiş gizli belgeyi arşivden çıkarmış Erbakan Hoca... Belge, Wikileaks yayınları gibi Ankara’dan Washington’a gönderilen ve dedikodulara dayalı ham istihbarat notu değil, Washington’da karara dönüştürülmüş ulusal güvenlik belgesiymiş Şamil Tayyar’a göre...
 
Belgede dönemin ABD Dışişleri Bakanı Warren Cristopher’in imzası varmış. Ankara büyükelçiliğine gönderilmiş. Bilgi olarak Atina, Beyrut, Moskova, Sofya elçilikleri ile Geneva, NATO ve BM Amerikan misyonlarına da ulaştırılmış.
 
Belgede şunlar yazıyormuş;
 
·       Türk hükümetinin milli eğilimlerinden ve Başbakan Erbakan’ın ideolojisinden ilham alarak, onun dış politikayı batıdan ayırıp Arap ve Müslüman dünyasına doğru yeniden yönlendirilmesinden dolayı derin endişe duyulmaktadır. Kanaatimizce Türkiye’nin İran, Irak, Libya, Nijerya ve Sudan ile bağlarını kuvvetlendirmek konusundaki mevcut tutumu, bizim milli menfaatlerimize aykırıdır, düşmancadır.
 
·       DYP, Erbakan’ın radikal İslami söylemlerini ılımlaştırmada başarılı olamadığına göre, kendisinin RP ile koalisyonu verimsiz görünmektedir. Biz inanıyoruz ki, Tansu Çiller’in koalisyondan çekilmesi Erbakan’ı düşürür ve ülkeyi genel seçimlere götürür. Sonuç kesin olmamakla birlikte RP büyük ihtimalle seçimlerden eskisinden daha güçlü olarak çıkacaktır.
 
·        Türkiye, Birleşik Devletlerin anahtar stratejik ortağı olarak kalmak mecburiyetindedir ve onun bu pozisyonunu gerçekleştirip sürdürmedeki başarımız, bizim milli menfaatlerimizi doğrudan etkileyecektir. Türk askeriyesi, bu sonucu elde etmeye doğru daha büyük çaba sarf etmesi için harekete geçmeye zorlanmalıdır. Bu konudaki aksiyon planlarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.
 
Şamil Tayyar yazısının sonuna şu yorumuda ekleyerek görevini tamamlamış;
 
“1 Mart 2003 tezkeresinden sonra Balyoz, Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven gibi darbe senaryolarının nasıl pişirildiği sorularına cevap ararken önemli ipuçları verecektir. Ergenekon sürecinde 2007 ve 2009 darbe senaryolarının, Türk dış politikasına yönelik eksen kayması tartışmalarının ve Wikileaks dedikodularının ortalığı saçılmasının nedenlerine ilişkin analizlerimiz karşısında bize ‘komplocu’ diyenlere ‘kapak’ olacaktır. Maalesef gerçeğin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.”
 
İşte bu yorumda patlıyor bomba. Hem de üç yönden;
 
Birincisi; Sahte belge cenneti olan Türkiye’de buna da inanmamızı beklemiyor herhalde... Belge bilgi olarak gönderildiği ileri sürülen bir ülkede ele geçirilmiş olsa bir ihtimal inanabiliriz de, belgenin merkezi, sahte belge merkezi Ankara olunca, insanın hiç inanası gelmiyor. Böyle bir belgeyi ben bile yapar, hem parti içinde propoganda malzemesi, hem ABD aleyhtarlığı, hem de TSK düşmanlığı yapabilirim. Yani bu kağıt parçasıyla üç kuş birden vurabilirim. Hem zaten belgenin doğruluğunu kim araştıracak ki?
 
İkincisi; İsrail ile şimdi bile süren askeri ve stratejik bir sürü anlaşma Erbakan Hoca döneminde yapılmamış mıydı? ABD’nin kardeşi İsrail, bu kadar anlaşma imzaladığı birini neden devirmek istesin?
 
Üçüncüsü;  1 Mart tezkeresinin geçmesi için neredeyse milletvekillerine yalvaranlar Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan değil miydi. Hatta Tayyip Erdoğan, Müslüman bir ülke olan Irak’ta savaşacak Amerikan Askerleri için mealen “Allah Korusun” dememiş miydi? Böyle birini ABD neden darbe planları ile devirmek istesin ki? Tabii ki bu teskerenin geçmemesini sağlayan ulusalcı kesimdi ve devrilenler (Silivri’ye tıkılanlar) de onlar oldu...
Şamil Tayyar kıvrak zekasıyla Ergenekon İddianamelerinde geçen darbe palavralarını ABD’ye bağlamaya çalışmış ancak yemezler... Yani en azından biz yemedik ama yiyen bir çok kişi var maalesef...
 
Son olarak da Şamil Tayyar’a otobüs terminallerine pek uğramamasını tavsiye ediyorum. Malum askere gönderme zamanı olduğu için oralarda “En büyük asker, bizim asker” diye bağırıyorlar. Duyup da sinirleri bozulmasın...
umit.minel@PolitikaDergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.