Şark Kafasıyla İktidar Kafası

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Şark kurnazlarının yönettiği ülkeler hep birbirlerine benzer. Bu ülkelerde muhtemelen sözde seçimle iktidara gelmiş olanlar, yine sözde seçimlerle iktidarlarını pekiştirirler. Her türlü yolsuzluğu, hukuksuzluğu, sahteciliği yaparlar. Foyaları ortaya çıkmaya başladığında da hemen ya bir dış düşman üretirler, ya da dış düşmanla iş birliği yapan bir iç düşman. Bu itibarla bu tür ülke başbakanları veya başkanları yukarda bahsettiğimiz odaklardan yakınıyor ve onlara saldırıyorsa, biliniz ki ülkenin nasıl soyulup değerlerin yandaşların hesabına geçtiği ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden de kendilerine “ne oluyor” diyen herkesin sesi kısılmalıdır.

Yaşadığımız, son yapılmış yolsuzlukların bir kısmının ortaya döküldüğü ve iktidarın da bunu örtmek adına kendi yandaş ve Candaşlarını hukuka ve adalete karşı koruma kararı aldığı şu günleri incelemeden önce çok kısa iç ve dış politikamızın nerelere geldiğine bir örnektir.

Askeri yönetimler birer dikta rejimidir, ülkeye faydadan çok zarar verir. Vereceği en büyük zararlardan biri de uzadığı sürece kendini destekleyen ve desteklemeyen diye oluşan iki kesimin arasındaki uçurumu büyütmek ve ülkeyi geri dönüşü zor bir ayrışmaya götürmektir.

Uzun süre askeri veya sivil dikta ile yönetilen ülkelerin ortak özelliği halklarının kesin çizgilerle bölündüğü, insanların birbirlerine düşman olduğudur. Bu ülkelerde iktidarın etrafında çıkar ortaklığı ile her türlü demokratik ve insancıl politikaları göz ardı eden bir gurup ve onlara yine çıkar ile bağlı köle gurubu vardır. Ülkenin diğer bölümü ise ya düşman ya da onun işbirlikçisidir.

Bir iktidar yeni iktidara geldiğinde iç ve dış karşıtlardan bahsetse bir nebze de olsa kabul görür. Çünkü daha evvelden yerleşmiş çıkar gurupları kendi çıkarları adına itirazlarda bulunabilirler. Ancak onbir yıldır iktidarda, hem de büyük bir milletvekili çoğunluğu ile tek başına iktidarda bulunan bir parti hükümetinin “Dış düşman” dan söz etmesi en hafif deyimi ile komiktir. Adama sorarlar. “Sen onbir yıldır ne yaptın” diye?

AKP nin AB+D desteği ile iktidar olduğu ve bunca yıldır da bu destekle iktidarını sürdürdüğü kesindir. Yaptıkları ise artık bırakın AB+D yi, komşu ülkeleri bile düşman haline getirmiştir. Bir hükümetin dış politika olarak ülkesinin insanına yapabileceği en büyük fayda, komşuları ve iş yaptığı diğer dünya ülkeleri ile dost olabilmeyi başarmaktır. AKP hükümeti onbir yıldır ne yaptı? Sıfır sorun politikası söylemi ile başladığı komşu ilişkilerinde bu gün sorunsuz ve dost olan komşumuz kalmadı. AB ile köprüleri çoktan attık. Bizim hükümete göre AB bizi kıskanıyor. En son bomba da AKP nini baş hamisi olan ABD nin büyük elçisi ile kapışma durumudur. Bütün bunlar gösteriyor ki AKP döneminde Türkiye’ nin dış politikada geldiği nokta yalnızlık, itilmişlik, itibarsızlıktır. Başka bir deyişle artık AKP yi iktidar yapan güçler onu terk etmişlerdir. AKP de bu yüzden uyguladığı otoriter rejimin dozajını ülke içinde yükselterek bir denge oluşturma çabasındadır.

İç politika da ise dış politikanın yansımaları ile rant paylaşımının çıkardığı sorunlar kötü gidişi artık daha çok ortaya sermektedir. Daha evvel şu veya bu nedenle bu partiye oy verenler “ne oluyor” diye sormaya başlamıştır.

Bilindiği üzere AKP, cemaat ile küresel çetenin ülkemizdeki maşalarının yanlarına liberal ve bazı solcu geçinenleri de alarak oluşturdukları bir partidir.

Dünyadaki dönemsel sıcak para yoğunluğu, küresel çete desteği ve popülist söylemler ile ilk zamanlar ülke gerçek bir lale devri yaşadı. Tabii ki hesabı bir sonraki kuşakların, yani kendi çocuklarımızın üzerine yıkarak.

Cumhuriyetin kurulması ile yeraltına inen din tacirleri ve yabancı ülke uşakları 1950 den itibaren inlerinden çıkmış giderek güçlenmişlerdi. İşte AKP dönemi onların ilk kesin iktidar dönemi idi.

İlk yıllarında var olan cılız ulusal güçleri yok etmek, sindirmek adına bu iki kesim çok uyumlu çalıştılar. Başarılı da oldular. Ordu, yargı, bütün STK ı ele geçirildi. Nerdeyse tuvalet bekçiliğine kadar yandaşlar yerleştirildi. Buraya kadar her şey oldukça iyi gitti ancak beraber yok edecek kesim kalmayınca, yani sıra büyük rantları paylaşmaya gelince kavgalar da başladı. En önce durumu fark etmeye başlayan liberallere ve sözde solculara yol verildi. Bir zamanlar AKP saflarında iştahla kalem çalan o liboş yazarlar nerde şimdi? Ya dönek solcular? AKP ye çatıyorlar, yani yedikleri yeri pisliyorlar.

Yok edecek düşman kalmadı ve AKP nin iki ortağı artık biri diğerinin çok güçlenmesinden tedirgin olduğu için birbirlerine savaş açtılar. İçinde bakan çocuklarının olduğu yolsuzluların deşifresi bu kalemden olan işlerdendir. Yoksa öyle olmadık bir iş değildir. İktidar da hemen önlemini alarak kendi istemediği kişilerin soruşturulmasını engelleyici tedbirleri aldı. Tabii cemaat de bu konuda arkasındaki CIA desteği ile acemi değil. Seçimlere kadar bunlar birbirlerini çok yiyecekler.

Bu arada “Ne oluyor” diyen halka da bir şeyler söylemek onları uykularına geri göndermek gerekmektedir. Bu yüzden başbakan konuşuyor.

“Dış düşmanlarrrrrrrr……

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.