Seçim Süreci Başladı!..

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Basına yansıyan haberlerden AKP nin seçim sürecini başlattığı, o pek bildik yöntemlerle oyları nasıl elde tutarımın hesabı içinde olduğunu görüyoruz. Seçim sürecine girildi veya seçimler yaklaşıyor diye sevinmeli miyiz?

Seçimden önce seçim rüşveti olarak yapılmayan yolun yapılacağını veya vereceği oy karşılığı biraz daha fazla bayatlamış kuru gıda, kalitesiz kömür, çeşitli adlarda uydurulmuş sadaka alacağını umanlar sevinebilirler.

En önemlisi de bu iktidardan kurtulabilme ümidi taşıyanların sevinmesi çok normaldir. Bu ümidin gerçekleşme olasılığı var mıdır? Varsa ne kadardır? Nasıl bir çalışma yapmalıdır? Bu yazımızda kısaca bunlara değineceğiz.

Malum medyanın iktidar sözcüleri ile birlikte dakka başı aynı yalanı tekrarlayarak halkın beynini yıkadıklarını görüyoruz. Bu yalan halkın iki kişisinden birinin AKP ye oy verdiği söylemidir. Aslında bu koronun habire tekrarladığı gibi bu ülkede her iki kişiden biri AKP taraftarı değildir. O partiye bunca dalavereye rağmen oy da vermemiştir.

Ama AKP ve yandaş medyası meşhur Alman faşisti Goebels’ in taktiğini uygulayarak böyle bir yalana halkı ve dış dünyayı inandırmaya çalışmaktadırlar. Hiç durmadan ve bıkmadan aynı propogandayı yapmak. Bizde de buna uygun bir deyiş vardır. “Bir kişiye kırk gün deli derseniz deli olur” İşte bunlar da her gün aynı yalanı söyleyerek herkesi Türkiye’nin yarısının AKP li olduğuna inandırmak, bu yolla diğerlerinin moralini bozmak, çalışma azmini kırmak, mümkünse kendi saflarına katmak istemektedirler.

2011 seçimlerinden sonra basında birçok haber çıktı. Başta kullanılan ABD den ithal istenileni iktidar yapan seçim sistemi yazılımı. Bu yazılım sayesinde en az %10 hayali oyun AKP hesabına yazıldığı, bunun için ölmüş kişilerin kimliklerinin kullanıldığı yazıldı çizildi. Feto bile ölüleri mezardan kaldırın diye yapılanlar hakkında ipucu verdi. İstediği her şeye hemen isyan eden AKP sözcülerinden ses çıkmadı. Zira bu konunun dallanıp budaklanması işlerine gelmeyebilirdi. Elektrikler şans eseri kesilip oy pusulaları şans eseri buharlaştı. Daha birçok seçim hilesi yapıldı.

En kötü hile yolu ise %10 seçim barajı idi. Bunları kaldıracağını vadeden AKP elini bile sürmedi. Zira bu yolla hak etmediği bir çok oyun üstüne oturma imkânı buldu. Üstelik sekiz milyon civarında seçmenin oy kullanmaya gitmediğini biliyoruz. Bunların hepsini üst üste koyduğumuzda AKP nin oyu, iktidar olmaya, kömüre rüşvete dalavere seçim yazılımına rağmen  %30 geçmediği ortaya çıkacaktır. Yani başbakanın dediği gibi %50 falan yoktur. Başka bir deyişle önümüzdeki seçimlerde AKP nin iktidardan gitmesi hiç de zor değildir. Hele yaşanan yüksek işsizlik, yanlış dış politikalar sonucu itibarımızın iki paralık olması, PKK ile kol kolalık, daha birçok olay zaten AKP nin biletini kesmiştir. Ciddi bir muhalefet ile son derece kolay yok olacaktır.

Bu yazıyı okuyanların aklına şu gelecektir. “Peki, AKP bunca hileyi yaparken muhalefet neredeydi?” İşte bizdeki sıkıntı da budur. İktidar ve muhalefet aynı düzenin partileri, aynı efendinin taşeronlarıdır. Başka türlü yapılan yanlışları gerçek delilleri ile halka ciddi biçimde anlatmaya kalksalar ortada iktidar diye bir şey kalmazdı. Benim gördüğüm onlarda efendilerinin hadi sıra sizde birazda siz iktidar olun demesini bekliyorlar.

Bu yol devam ettikçe, ABD taşeronu partiler meclisi kapladıkça aslında iktidarın değişip değişmemesinin de çok farkı olmayacaktır. Ağzı laf yapan milletvekilleri ortaya çıkacak, kayıkçı kavgası yapacak, millet de cambaza bakıp oyalanacaktır.

İktidara en yakın muhalefet partisi olan CHP nin ABD icazeti ile değil de halkın isteği ile iktidar olması mümkündür. Zira bu gün her dört kişiden üçü AKP den yaka silkmekte, koyda nereye yanaşacağını bilmeyen tekneler gibi dolaşmaktadır. CHP isterse onlara güvenli bir liman olabilir.

Bunun için yapılması gerekenler içinde öne çıkanlar, iktidar olduğunda ne yapacağını anlatmak yerine halkın içinden çıkmaya özen göstermek olmalıdır. Şöyle ki:

1)      Parti delegeleri yargıç denetiminde halk tarafından seçilmelidir. Delegelere görevlerinin başkana biat değil, kendilerini seçenlere kulak vermek ve o doğrultuda hareket etmek olduğu öğretilmelidir.

2)      Genel merkezin seçilmiş delegeleri, seçilmiş kurulları, yönetimleri görevden alma yetkisi kaldırılmalıdır.

3)      Milet vekili adaylarının sıralanması o ilin delegelerinin oyu ile olmalıdır.

4)      Her il için seçilecek milletvekillerinin o ilde en az beş yıldır ikamet ediyor olması şartı getirilmelidir.

5)      Milletvekili aday adaylarından partiye hiçbir ad altında para alınmamalı, bağışlar şeffaf olmalı, yasal sınırlar içinde kalmalıdır.

6)      Genel merkezin belirleyeceği milletvekili adaylarının genele oranı %10 u aşmamalıdır.

7)      %10 barajını kaldırılması için etkin muhalefet yapılmalı, bu konuda diğer muhalif partilerle işbirliği yapılarak AB normlarına çekilmesi sağlanmalıdır.

8)      İl il, kasaba kasaba, mitingler yapılarak bölünme anayasası çalışmaları halka anlatılmalı, halk doğru biçimde bilinçlendirilmelidir.

9)      Her seçim dönemi gündeme gelen sonra unutulan dokunulmazlık konusu gündeme alınmalı ve toplumun her kesimi ile iş birliğine gidilerek dokunulmazlıkların kürsü ile sınırlandırılması sağlanmalıdır.

Başlangıçta bu çalışmalar sanırız iktidar olmak için yeterli olacaktır. Bu yöntemler ile layık olmayanların suları kesilecektir ama onlar da kusura bakmayacaklardır. Zaten halkın iktidarı başa gelirse ülkemizin prangalarından kurtulması kolaylaşacaktır.

Ancak, ABD nin tercihi ile bir iktidar değişikliği yaşanırsa bu ülkeye zaman kaybından öte bir şey olmayacaktır.

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.