Sihirli Kelime "DARBE"

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Ha bizi vurmuş, ha Sakine’yi vurmuşlar. Çok karanlık bir olay. Ankara’ya gelmiş (Ömer Güney) Çankaya’da büro tutmuş. Sterk “MİT kaynaklı” demiş. Mümkün değil ama düşüneceksin. Milyonda bir de olsa düşüneyim, MİT var mı? MİT de şaşırdı. Demek ki DARBE hala devam ediyor.

DARBE Araştırma Komisonunun görevi bittikten sonra, Özel Harp Dairesi ile ilgili, Gladyo ile ilgili, Kürdistan bölgesi ariç özellikle Karadeniz’i deşifre eden bilgiler geldi. Burada Karadeniz’de gladyonun yaptığı işler başlığı altında TAYAD’lı ailelere dönük linç girişimi de vardı. Orada anlatılan, yapılan ve biçimler ne ise hepsini Karadeniz’de gördük. Bu yönüyle örgütlü ve organizeydi.

AKP’nin çıkışları yanlıştır. Son bir buçuk yılda büyük bir savaşa yüklendiler. Nihai tasfiye operasyonları yaptılar. Sayın Başbakanı buna inandıran ekip (2011’de) PKK’yi bitireceğiz’ dedi. 10 bin kişiyi (KCK) içeriye aldılar, Bu güç MİT’e de DARBE planladı.

Ben hemen devreye girdim, ‘bu DARBEdir’ dedim. Ergenekon’dan farkı yok. Başbakan MİT’e DARBE yapılınca sıranın kendisine geldiğini gördü, Başbakan vatana ihanet suçundan tutuklanacaktı. (Durdu yeniden söze başladı) Genelkurmay Başkanının (İlker Başbuğ’u kastetti) tutuklanması da budur. O güce Cevat Öneş ‘DARBE’ dedi. Bu yüzden ben devreye girdim, yardımcı olayım dedim.

Her KCK’lının içeri alınması bir ayaklanma sebebidir. İsyan çıkarmıyoruz. 10 bin kişi alındı. Bu da bir nevi DARBEdir. En son siz alınacaktınız biz karşı hamle geliştirdik. En son parlamento grubu kalmıştı. DARBE şekil değiştirdi ama hala devam ediyor. Yeni DARBE Brüksel ve ABD’de planlanıyor. Türk-Kürt ilişkilerini yeniden tanımlamam işlerine gelmiyor. Sanırım bu çıkışımız işe yarayacak. Benim üzerimde planları var. Doğan Güreş Londra’dan döndü ‘bana yeşil ışık yakıldı’ dedi, 4 bin köy yakıldı. İşadamlarını götürdüler. (Pervin’e işaret ederek)

Metiner, ‘Sıkıştı’ diyor. Yanlış söylüyor. Sıkışma yok, DARBEyi önledim. Bir DARBE var, fakat derinliğini tam fark edemiyorum. MİT’i düşürseydiler. Türkiye’de tüm kaleler düşmüş olacaktı. Hakan Fidan tutuklansa, sonra sıra Başbakan’a gelecekti. Benim bu süreci canlandırmam, DARBEyi engelleme sorumluluğu... DARBEyi önleyebileceğimi fark ettim ve süreci başlattım.

Kirli işler dönemini Baykal, AKP’ye devretti. Baykal tarihi hata yapmıştır. Tayyip Bey kurnaz çıktı. Deniz Baykal’ı kullandı. Ergenekonun bizden beklentisi 2002’den itibaren savaşı tırmandırmamızdı. Ben AKP’nin tam olarak oturması ve olgunlaşması için bilerek bekledim, sabrettim. AKP anlar dedik. AKP DARBE ile uğraşırken başını belaya/derde sokmayalım dedik. Onlar DARBElerle uğraştılar. 2007, 2009 hatta 2011’e kadar seçim hesapları, oy hesapları yaptılar. Ben geri çekildim. Benim çekilmem AKP’nin istismarından dolayıdır. KCK de PKK de dürüst ve fedakardır ama savaşı tam yapamadı, yetersiz kaldı; barış meselesinde de dirayetsiz kaldılar. Sıkıldım geri çekildim. Onlara ağır kelime kullanmıştım. Süreci esastan bozan güç kim diye baktım. Savcının... 7 Şubat MİT’e DARBEsi... Ben bir DARBEyi sezdim. Cezaevi müdürüne ‘Hakan Bey’i (MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı kastediyor) yalnız bırakmamak gerekir’ dedim. Sözlü, yazılı iletişime geçtim, 5 ay önce tekrar kanal açıldı, diyalog başladı.

Birileri buna demiş ki, “Halk (sözde) DARBE önleyenleri seviyor, DARBE kelimesini çok kullanırsan belki seni de severler…”

 

Ümit MİNEL

umit.minel@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Sevgili Ümit,

Öcalan burada; son zamanlarda “Açılım” başlığı altında AKP hükümeti ile Öcalan arasında yürütülen müzakerelerin başlamasını, kendisinin girişimi ile olduğunu BDP'li milletvekillerine anlatarak, kendisine övgü ve saygınlık payı çıkarmaya çalışıyor.

Bilindiği gibi, Oslo görüşmeleri olarak sonradan internete düşen bir ses kayıt bandıyla ortaya çıkan, Başbakan Erdoğan adına MİT' ten Hakan Fidan ile PKK yetkileri arasındaki görüşmeler, o zaman Başbakanın inkârına rağmen yürütülüyordu.

O zamanki görüşmeler, benim kendi görüşüme göre, hükümetle PKK arasında % 95 oranında mutabakata varılmış olunmasına rağmen, Öcalan'a af konusunda Erdoğan kıvırtmış, bu konuda vaatlerini yerine getirememiştir.

Hâlbuki görüşmeler esnasında, gerek 12 Eylül 2010 referandumundan öncesi ve gerekse 12 Haziran 2011 genel seçimlerinden öncesi varılan mutabakatla PKK ile Hükümet arasında "Barış"(!) daha doğrusu bir nevi “ateşkes” antlaşması yapılmış; AKP'de bu durumda her iki seçimlerden başarıyla geçmişti.

Başbakan Erdoğan, Öcalan’a verdiği vaatlerini 15 Haziran 2011 tarihine kadar yerine getirmeyince ateşkes antlaşması bozulmuş; PKK yeniden saldırıya geçerek 2011 Ekim ayında Hakkâri Çukurca'da 24 şehit verdiğimiz baskını gerçekleştirmiştir. Bunun üzerine TSK; PKK’nın çok kayıp verdiği hava saldırılarını, Uludere olayına kadar yoğunlaştırmıştır. Aynı zamanda Özel Yetkili Mahkeme savcıları çok geniş kapsamlı olarak KCK operasyonları düzenleyerek 10 bine yakın KCK üyesini tutuklatmıştır.

Uludere olayı, PKK ile AKP hükümeti arasındaki sözüm ona bu savaşı yeniden durdurmuştur. İşte tam bu sıralar Oslo görüşmeleriyle ilgili kaset internette yayınlanmıştır.

Bu kasetin yayınlanmasından sonrada Özel Yetkili Savcılar harekete geçmiş, Hakan Fidan'ı ifadesi için çağırmıştır. ÖYM' savcılarının bu soruşturması sonuçta Başbakan'a kadar uzanacağından, Başbakan Erdoğan da tam hâkimiyet kurduğu mecliste bir yasal düzenlemeyle Hakan Fidan'ı koruması altına almıştır.

İşte Öcalan'ın şimdi basına yansıyan görüşme tutanaklarında bahsettiği "DARBE" ifadesi bu olay için kullanmıştır. Yani ona göre, F. Gülen cemaatinin etkisinde olduğu bilinen Özel Yetkili Savcıların Başbakanı sorgulamayı düşünmesi, bir darbedir.

Öcalan kendince bu darbeyi; önce MİT'e (Hakan Fidan) a karşı, daha sonra Başbakana dolayısı hükümete karşı düzenlendiğini düşünerek veya öyle yorumlayarak hemen kendisi harekete geçmiş ve MİT'e bir dilekçe ile başvurarak yeniden müzakerelerin başlamasını istemiş. Ona göre böylece, her ne kadar eski vaatlerini yerine getirmemiş olsa da, Başbakan ile yeniden "Barış" görüşmelerini başlatmıştır.

Kısaca Öcalan; genel anlamda halkta darbe karşıtlığının doğuracağı sempatiden çok, BDP 'lilere, KCK lılara ve kendi komutasında olan PKK'lılara; AKP yönelik bir darbeyi önleyerek bu ortamı ben yarattım, hatta karşı hamle geliştirdim diye kendini övmekte, otoritesini kabul ettirmeye çalışmaktadır.

Bütün bunlar emperyalizmin BOP denen siyasi oyunundan ortaya çıkan komik sahnelerdir.

Saygı ve selamlarımla.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.