Siyah ve Beyaz

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Her toplumun hayatında siyah ve beyaz dönemler olur. Bu son derece doğal bir durumdur. Ortak akıl geliştikçe toplum siyahtan beyaza doğru bir yolculuğa çıkar. Tam beyaza ulaşmak tabii ki mümkün değildir. Çünkü aydınlanma sürekli bir durumdur.  Ne kadar aydınlanırsanız hedefinizde daha aydınlık olacaktır. Evrende durağan hiçbir şey olmadığı gibi bilinçlenme ve aydınlanma yaşamında da durağanlık yoktur. Durduğunuz anda birlikte yürüdükleriniz sizi geçecek, siz de daha geridekilerin içinde kalacaksınız demektir. Arkanızdan gelenler size takılacak ortalık kargaşa alanına dönecektir.

Toplumların ilerlemeleri, aydınlığa ulaşma gayretleri içlerinden çıkan öncülerin sorumluluk alması ve ekstra gayret göstermesi ile daha rahat ve sancısız olur.

O önderler halkın sevdiği ve güvendiği insanlardır. Dolayısı ile bazılarının akıllarında gidilen yol ile ilgili acabalar bile olsa önderlerine güvenleri ile acabaları çabuk aşar, birlikte yolculuğu sorunları azalmış olarak sürdürürler. Sorunlar hiçbir zaman tam bitmez. Ancak halkını, vatanını seven liderler sayesinde sancılar yaralara dönüşmeden giderilir.

“Her toplum layık olduğu yönetim ile yönetilir” deyişinden yola çıkarak önderlerin mi toplumu, toplumun mu önderleri bilinçlendirmesi gerektiğini tartışabiliriz. Ancak bu tartışma bir noktadan sonra “yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan” tekerlemesine dönüşebilir. Bu itibarla biz yaptıkları iş gereği maddi olanak sağladıkları için de bu işi önderlerin yapmasının doğru olacağı kanaatindeyiz.

Tabii bu tartışmaların pozitif sonuçlara yol açması için önderlik etmek isteyenlerin halkını seven, vatanını seven, bu uğurda tüm maddi ve manevi menfaatlerden uzak durabilecek, hatta sadece kendisi değil, ailesi ve yakınlarını da bu tür menfaat kapılarından uzak tutabilecek önderler gereklidir. Eğer önderin bu konularda en ufak bir eksiği varsa bunu kullanacak kötü niyetliler olacak ve hemen harekete geçecektir.

Ülkemiz bu konulara dini ve siyasi yönden çok iyi bir örnektir. Siyasiler halkın güvenini sağlamak, onların yararına onlarla birlikte hareket etmek yerine şer odakları ile birlik olup halkın refahını değil onun sömürülmesini sağlamaya yönelmişlerdir. Bunun sebebi basittir. O siyasileri o mevkie şer odakları getirmiştir. Bu yüzden kendilerini halka karşı değil de o odaklara karşı sorumlu tutarlar. O odakların onlara ne kadar iktidar bahşedeceği hakkında hep bir şüpheleri olduğu için de hemen kendilerini, yandaşlarını zengin etmeye çalışırlar. Siyasi tarihimize bir bakınız. Halk sevgisi ile siyaset yapanların mal varlıkları bırakın artmayı eksilmiş, halkın sırtından geçinmeyi onları sömürmeyi seçenler Karun olmuşlardır. “Çobanlıktan gelme”, “yırtık ayakkabı ile gelme” gibi muhabbetler hep bu günün Karunları için yapılır. Bu türlerin akıllarında ve gönüllerinde halk, vatan, hak, hukuk, adalet gibi kavramlar olmadığı için bunlardan her şey beklenir. Ülkemizde her gün yaşanan ve normal çağdaş bir insanın kanını donduracak ihanetler, ihlaller artık bizleri bu yüzden şaşırtmaz hale gelmiştir.

Ülkeyi yönetmeye soyunanlar bu tür eksikler içinde olunca da bu eksikleri başka şer odaklarının dolduracağı kesindir. Bunlar din tacirleridir. Bunlar daha da tehlikelidir. O kadar şirkin ve fitnenin içine dalarlar ki, adeta bir terör örgütü gibi yandaşları onları istese de terk edemez. Bakınız bu günkü medyada çok ilginç bir haber var. Büyük bir ilimizin müftülüğünün sitesinden “dinden çıkanı öldürün” fetvaları veriliyor. Oysa Kuranda “senin dinin sana benimki bana” ve daha birçok ayette dinde zorlama asla olamayacağını yazar. Tabii, Kuranı dilimize tercüme ettirmeyen din tacirleri ancak insanlar cahil kalırsa sömürebileceklerini bildikleri için onları başkalarını öldürmeye bile rahatça yönlendirebiliyorlar. Kanunlara göre suç olan bu davranışa kendinden emin olmayan o yukarıda bahsettiğimiz adı geçen önderler de ses çıkarmazlar. Zira halkın cahil kalması onlar için de gereklidir. Bu iki sömürücü takım ancak kimin daha çok halkı sömüreceği konusunda anlaşamadıklarında kavga ederler ve birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya dökerler. Günümüzde, gündemi teşkil eden olaylara bir de bu açıdan bakılırsa hiçbir şeyin zannedildiği gibi olmadığı daha net görülecektir.

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

İSTİSMARCILAR

Din tüccarları gemi azıya almış gözüküyorlar... Suç unsuru bir "hükmü" bile alenen yayınlayabiliyorlar. Cesaret tepeden geliyor tabii. Korkarım, bu gidişattan en büyük zararı "din" görecek. Selâmlar...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.