Sosyalizm, Sosyal Demokrasinin Dinamosudur

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Sosyal demokrat bir insanla sosyalist bir insanın düşünce yapısı arasında [belki de] bir “doktora tezi”ne sığmayacak yoğunlukta nitelik farkları var. Çünkü sosyalizm, sadece bir siyaset söylemi ya da biçimi değil…

Sosyalizm, bir “birey olarak” insanın gelişmesinin önündeki engelleri kaldırmak için yola çıkan bir Dünya Görüşü…

Sosyalist siyaset, bu dünya görüşünün hayata geçirilmesi için izlenmesi gereken yolun stratejik ve taktik öğelerinden oluşan bir politika bütününden ibaret... “Somut Durumun Somut Tahlili” yönteminin ortaya çıkarttığı çözüm önerilerinin bir bütün olarak çerçevelenmesi, yerel koşulların sosyalist programını belirleyen etkenlerdir.

Ama siyaset, sosyalist düşüncenin hedefi değil, sadece bir aracıdır… Siyasi mücadele, bireyin kendi varoluşunu yaratması için gerekli koşulların oluşturulması ve bu gelişmeye engel olan etkenlerin ortadan kaldırılması için dökülmesi gerekli olan bir terdir, bir emektir ve özverili bir savaşımdır…

Sosyalizmin söyleminde “Önce İnsan” kavramı yoktur.

Çünkü sosyalizmin dünya görüşünde, insan kavramının öncesine ve sonrasına konabilecek bir diğer “sosyal değer” mevcut değildir.

Sosyalizmde insan, dünya görüşünün ortasına, orijinine ve merkezine oturmakta ve siyasetin de, düşüncenin de, sanatın da edebiyatın da temelini oluşturmaktadır.

Sosyal demokrat bir şair olabilir, ama sosyal demokrasinin bir şairi yoktur…

Sosyal demokrat bir roman akımı yoktur… Ve gerçekte, olması da mümkün değildir… Çünkü sosyal demokrasi, niteliği itibariyle bir siyaset türüdür. Siyasette başlayıp, siyasette sona eren bir koordinat tablosu içine yerleşmiştir.

Sosyal demokrasi bir “gönül” işi değildir. Var olan bir dünya görüşünün kültür düzlemine yansıması değildir. Bir siyasettir; sadece ve salt bir siyaset…

Sosyal demokrat siyaseti belirleyen temel esaslar, ilgili toplum içindeki sosyalist dünya görüşü ile emperyalizmin uzantısı konumundaki Yeni Dünya Düzeni’nin “elamanları” arasındaki kıyasıya mücadeleden arta kalan ya da sızan kalıntı ya da tortulardan ibarettir…

Sözünü ettiğimiz bu mücadelenin ibresi sosyalist dünya görüşünün o toplum içinde yaygınlaşması ölçüsünde sosyal demokrat siyaset toplumda itibar kazanmaya başlar… Bu çizgi tersine bir yön tutturduğunda ise ülke, işbirlikçi koalisyonları tarafından yönetilmeye başlar ve sosyal demokrasi ortalarda görünmez olur.

Sosyal demokrasinin, kendi başına, bağımsız bir ölçekte, toplumun dinamiklerini temsilen “sosyal nitelikli” bir mücadele yürüttüğü görülmemiştir. Bu özellik, sınıfsal açıdan kendi ideolojisi doğrultusundaki politikalar açısından dahi böyledir…

Örneğin, demokrasi, bağımsızlık, cumhuriyet ve laiklik gibi değerlerin savunulması doğrultusundaki mücadelede sosyal demokrasinin kitleleri sürükleyici ve toparlayıcı bir politikası oluşmamaktadır; olaşamamaktadır…

Bugün Türkiye’de olan budur.

Örneğin, emperyalizme karşı yürütülen yarım yüzyıla yaklaşan toplumsal mücadele ve “Tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye” politikası ülkenin ana muhalefet partisi içinde değil, onun dışında oluşmuş ve geniş kitlelere ulaşmış bulunmaktadır.

Söylemeye çalıştığımız şey, bu oluşumun bir rastlantıdan doğmadığıdır…

Çünkü bu oluşumun temelinde sözünü ettiğimiz niteliksel farklılıklar yatmaktadır.

Sosyalist düşünce, sosyal demokrasinin dinamosudur.

Sosyal demokrasi ise, kapitalizmin “emniyet sibopu”dur….

Gözetilmesi gereken hedef, sosyalist düşüncenin kendi kuyusunu kazan kişisel kısır çekişmeler içinde güç kaybetmesine engel olmak ve sosyal demokrasiyi [hiç değilse] ideolojik olarak sürükleyecek bir kıvama getirmektir.

Ötesi ve gerisi kendiliğinden gelecek, akıp gidecek bir gelişme çizgisidir; hiç şüpheniz olmasın!..

faruk.haksal@politikadergisi.com  

Yorumlar

Sosyalizm ve Sosyal demokrasi

Sosyalizm ve Sosyal demokrasi üzerine yaptığınız bu kafa yorma işi amacına ulaşmış ve "kafanız yorulmuş" diyebilirim.

Mesela Marx, Engels, Lenin, Sosyal Demokrasi için hiç de sizin dediğiniz gibi "emniyet sibobu" demez; aksine sosyal demokrasiyi çoğunlukla Alman sosyal demokrat hareketi ve partisini örnek göstererek sosyalizm mücadelesine yapılan bir "ihanet" olarak tanımlar.

Kaldı ki;

Sosyalizm, sosyal demokrasinin ışığını aydınlatmaz, o komünizme ulaşacak sınıfsız bir dünyanın yolunu aydınlatmak için hareket eden bir dinamodur ancak Karl Marx'a göre.

İnsan sosyal demokrat, sosyalist veya komünist olmayabilir ama kavramlar doğru anlatılmalıdır, kavramları ortaya koyan kişilere atıfla.

Kavramlar karışmış gibi yazınızda.

İyi çalışmalar dilerim.

Hem yazarımıza hem de Erdinç

Hem yazarımıza hem de Erdinç Bey'e yardımcı olabilecek, bir alıntı:

"...Dünya tarihinin ironisi her şeyi altüst etmiştir. Biz ihtilalciler, biz "kargaşa çıkarıcıları" bizler yasadışı yöntemlerden ve kargaşadan çok daha fazla, yasal yollardan gelişmekteyiz. Kendilerini verdikleri isimle "düzen partileri" ise, kendi yarattıkları yasal çerçevede yok oluyorlar. Odillon Barrot'un ağzından, umutsuzca haykırıyorlar: "Yasallık bizi öldürüyor." diye... Bizler ise bu yasallık içinde gelişiyor ve ebedi gençliği yaşıyoruz. Ve eğer biz, sırf onları memnun etmek için kendimizi sokak kavgalarına sürükletecek kadar çılgın değilsek, onlara yapabilecekleri tek şey olarak, kendilerine böylesine ölümcül olmaya başlayan yasallığı kendi elleriyle ortadan kaldırmak kalacaktır..."

Friedrich ENGELS
Fransa'da Sınıf Mücadeleleri Kitabı'nın Önsözü - 1985 (Kitabın Yazarı: Karl MARX)

 

Sosyal Demokrasi ve Bilimsel Sosyalizm Arasındaki Fark

Sayın Faruk Haksal'ın gerçekten de hem kafası karışık, hem de kavramlarının içi kulaktan dolma bilgilerle dolu.

"Sosyalizm" ve "Sosyal Demokrasi" kavramlarının kaynağı Avrupa'dır. "Sosyalizm" kavramı, ilk Fransa (S. Simon) ve İngiltere'de Kapitalizmin hızlı ve vahşi bir gelişim gösterdiği koşullarda 17. ve 18. yy.da anlam kazanmaya başlamıştır. O zamanın işçileri her türlü sosyal haklardan yoksundular; günde 12-15 saat çok ağır koşullarda çalışmak zorundaydılar. Bu duruma tanık olan dönemin aydınları, işçilerin bu ezikliğine, sömürülmelerine karşı hayallerinde insan sevgisine dayalı(Hümanizm), herkesin eşit koşullarda, adil paylaşımın olduğu bir toplum düzennini tasarlayıp önerdiler(Ütopik Sosyalizm). Kapitalizmin hızlı gelişim çağında Avrupa'da bu tartışmalar yüz yıl kadar sürdü. Bu arada Avrupa'da her positif bilim dallarında olduğu gibi Ekonomi, Felsefe ve Siyaset alanlarında da hızlı ilerlemeler vardı.

Daha sonra 19. yy ortalarında Almanya'da K.Marks ve yakın arkadaşı F.Engels Alman felsefesinden yöntem olarak ve İngiliz Ekonomi Politikasından da tez ve veri olarak yararlanarak zamanın bu "ütopik" sosyalizm anlayışına "Bilimsel" bir anlam kazandırdılar.
K. Marks'ın "Bilimsel sosyalist" anlayışına göre kapitalist toplumun gelişimi kaçınılmaz olarak fakat işçi sınıfının ve onun önücü siyasi örgütünün bilinçli mücadelesiyle Sosyalist topluma gitmektedir. Bilimsel Sosyalizm'in temeli, toplumun büyük ve temel üretim, taşıtım, iletişim vs. araçlarının kamu mülkiyetinde olmasıyla kamu yararına planlı ve bilinçli bir ekonomi ve sosyal politika yürütüle bilmesidir.

"Sosyal Demokrasi" kavramı da Almanya'da doğmuştur. Zamanın Alman Sosyal demokrat parti (SPD) Başkanı August Bebel tarafından programlaştırılmıştır. "Sosyal demokrat" programın "Bilimsel Sosyalist" programdan temel farkı Kapitalizmde Üretim araçlarının "Kamu mülkiyeti" olmadan da , yani "üretim araçlarının özel mülkiyet"i koşullarında da "demokrasi"nin ve de emekçiler için "sosyal hakların" geliştirilebileceği savıdır. Dolayısı ile "Sosyal demokrasi" Kapitalizmin üretim araçlarının "özel" mülkiyetini bir DEVRİMLE "kamu" mülkiyetine dönüştürme politikalarını red eder; onun reformlarla iyileştirilebileceğini savunur. Buna karşılık bilimsel sosyalizm, üretim, taşıtım, iletişim, ticari vs. araçlarının kapitalistlerin özel ve bireysel mülkiyetinde ve yönetiminde olduğu sürece, işçiler ve diğer emekçiler için önemli ve köklü düzelmelerin olamayacağını, bu nedenle mutlaka onların devrimci bir dönüşümle kamu mülkiyetine geçirilmesi gerektiğini savunur.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.