Süreçler Kendi Devrimcilerini Yaratır!!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Soner Yalçın'ın tutuklandığı 14 Şubat 2011 tarihini izleyen süreçte yine bu platformdan bir yazı kaleme almıştım. Kendimce Soner Yalçın'ın tutuklanmasını yorumlanmıştım.

http://www.politikadergisi.com/okur-makale/odatv-ve-soner-yalcin

Soner Yalçın, bugün dışarıda ve çıktığı televizyon programlarında hep aynı şey üzerinde duruyor: Türkiye sistemle mücadele etmesini bilmiyor!

Soner Yalçın, tutuklanmasından önce, kendisini gözlerden kaçıran ve yalnızca mesleğini yapan bir gazeteciydi. Bugün ise artık mücadele alanı içerisinde gönüllü bir nefer olmuştur. Sistemle mücadele yeni bir eylemci kazanmıştır. 

Süreçler kendi devrimcilerini yaratır. Ergenekon Soruşturmasının toplumsal karşılığı belki de hayırlı oldu bile denebilir. Zira insanların algısındaki fikirler dönüştü ve sağlıklı bir yola girmeye başladı. Örneğin Atatürkçülük olgusu bu soruşturmadan önce gayet içi boş, Atatürk ile alakası olmayan lümpen bir grup marjinal tarafından savunuluyordu. Kenan Evren Atatürkçülüğü olarak adlandırmayı uygun gördüğüm bu akım 28 Şubatlarda ve daha nice tarihsel zamanlarda bu halkı Atatürk'ten soğutmuştur.

Bugün bile Atatürkçülüğün içi tam olarak boş olmasa bile problemlidir. "Laik teyze" tiplemesi, kendi gibi düşünmeyeni vatan haini olarak yaftalama ve önyargılı duruşla mücadele AKP hükümetinin en büyük başarısıdır ve Kenan Evren Atatürkçülüğü gittikçe marjinale kaymıştır. Atatürkçülüğün inşası günümüzde şekillenmektedir. Bundan önceki Atatürkçü egemen ideolojinin yok edilmesi gerçekten de sağlıklı bir mücadeledir ve Türkiye bunu AKP hükümetine borçludur. (Bir ironi cümlesi değil. Gerçek bu.)

Soner Yalçın özelinde anlatmaya çalıştığım artık Atatürkçülük ve bu bağlamda toplumsal muhalefetin de sağlıklı bir evrim geçirmekte olduğudur. Yaşanılan bu süreç kendi devrimcilerini yaratmış mücadele alanındaki mevzilenme işlemeye başlamıştır. 

Mücadele alanı böylesine mevzilenirken yine Soner Yalçın'ın dile getirdiği gibi bu mücade bir sistem mücadelesidir. Siyaset ile toplumsal çatışma unsurlarının işlemesiyle gerçekleşecek radikal bir demokrasinin inşa edilmesi ancak böyle olabilir. Neoliberal sistem ancak böyle tahrif edilebilir.

İdeolojik bir mücadele yıllarca küçümsenmiş ve hep yanlış anlaşılmıştır. Halk yığınları ayağı yere basmayan basmakalıp sahte ideolojilerle oyalanmış ve olgular değil kişiler ön plana çıkmıştır. Toplumsal kültürümüzün sakatlıklarının sorumluları sistem olduğu kadar aydınlardır da.

Türk aydınının bu süreçteki görevi bu mücadele alanının mevzilerini belirlemesi ve mücadele bilincini oluşturmasıdır. "Sanatçılar Birleşmesi" gibi oluşumlar bu alanda yapılan ilk somut hareketlerden biridir. Aydının kendi halkını küçük gören, problemlere çözüm önermesi getirmeyen ve yapıcı olmayan tipolojisi artık devinmeye başlamıştır. Soner Yalçın da bu mücadele alanında emek veren bir aydınmızdır. 

Toplumsal muhalefetin özü toplumsal bir karakterli olmalıdır. Elit yaklaşımlar ve gerçekten uzak beyanlarla dolu aydın tarihimiz bu ülkeye ziyadesiyle zarar vermiştir. Sağcı ya da solcu olsun içi boşalan kavramların içini doldurmak aydınların sorumluluğudur.

Neoliberal bilince karşı mücadele yeni bir bilinç yaratmakla mümkündür ve bu bilincin yaratıcısı Türk aydını olacaktır. Mücadelenin içeriği ve biçimi değiştikçe ve içinde zeka oldukça başarılı olunacaktır.

  1. Gerçek bir demokrasinin inşası kimsenin kendi çıkarını halkın çıkarı gibi gösterip bunu hegemonik ilişkilerle halka dayatmaması ile mümkündür.
  2. Gerçek bir demokrasi sistemli, organize ve örgütlü bir mücadele ile mümkündür.
  3. Gerçek bir demokrasi kültürel özelliklerimizin vasat yanlarını ayıklamamızla mümkündür.

Aydın sorumluluğunu apaçık şekliyle bizlere gösteren Soner Yalçın özelinde tüm zekasıyla inanan insanlara selam olsun!!!

 

Yasef ibni NUH

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.