Takiye Ustaları 7/24 Çalışıyor…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Ülkemizde kimsenin yeterince çalışmadığını söylersek haksızlık etmiş oluruz. Mesela takiye ustaları 11 yıldır inanılmaz bir çalışkanlık örneği gösteriyorlar. Artık öyle bir duruma gelindi ki, onların söylediklerinin gerçek olup olmadığına kendilerinin bile net karar verebildiğine inanmıyorum.

Gayretkeş bazı siteler “takiye” kelimesine bazı değişik anlamlar yükleseler de hemen hepsinin ortak kabulü olan tarif, olduğu gibi görünmeyen ve göründüğü gibi olmayan tarifidir.

Normal yaşamda bu tür kişiler için söylenen birçok tarif ve isim vardır.  Bu kişiler güvenilmez, sözlerine itimat edilmez kişilerdir. Öyle ya; Bu tür bir insanla kim beraber olmak, onunla ortak bir şeyler yapmak ister?

Ancak bu tür kişiler yönetimde, halkın büyük çoğunluğu hak etmediği bir şeyleri kapmak derdinde olan şark kurnazlarından oluşunca takiyeciler masum, kabul edilir bir hale geliyorlar. Bu tabire bir de dini anlam yüklediniz mi cevizli kabak tatlısı oluveriyor.

Bu yüzden bizim takiyecilerin dillerinden din düşmez. Hepsi sanki çok önemli imiş gibi koyu müslümandırlar. Ama dindaşlarının sömürülmesinden, zulüm görmelerinden hiç rahatsız olmazlar. Mesela, bugün cemaatin yayın organlarından birinde “gezi olayları sırasında camiye bira kutuları sonradan getirildi” şeklinde bir haber vardı. Eh, başbakan Fetullah Gülen’in gelir kaynaklarını kesmeye karar verdi ya, artık daha evvel sakladıkları hatta abartarak anlattıkları yalanların gerçeklerini ortaya döküyorlar. Peki, daha evvel neredeydiniz diye sorsak, kim bilir hangi hava ile kıvırmaya başlayacaklar. İşte çok yeni bir takiye örneği.

Günümüz takiyecilerinin en büyük özelliklerinden biri de, suratlarındaki sahte tebessümdür. Onlar kendilerine hâkim olabildikleri her anda o maskeyi suratlarında taşırlar. Biz normal insanların doğru olmadığını bildiği sözleri söylediğinde vicdanlarının isyanının yüzlerine vurduğunu, bu yüzden bakışlarının, mimiklerinin onları ele verdiğini biliriz. Takiye ustalarında vicdan denen şey olmadığı için onlar suratlarındaki tebessüm maskesini asla kaldırmazlar. Bilmeyen de onları bir şey sanır.

Başka bir örnek verelim. Cumhurbaşkanı Kayseri’de konuşuyor. O her zamanki tebessümü yüzünde. “Bizden önce Cumhuriyet vardı ama demokrasi yoktu. Son onyılda demokrasi geldi” mealinde bir şeyler söylüyor. Tabii etrafındaki şark kurnazları da çıkıp, “Efendim, madem demokrasi yoktu, siz seçimle değil başka bir yollamı geldiniz” diye sormadı. Hoş bunların demokrasiyi ne hale getirdiklerini, en son Muğla’da başbakan gelecek diye bütün protesto ve gösteri yürüyüşlerini yasakladıklarından daha iyi anlıyoruz. Orada da vali güvenlik sorunundan bahsediyor. Çevresindeki şark kurmazları “Eğer siz vali olarak ilinizdeki güvenliği sağlayamıyorsanız o koltukta işiniz ne” diye sormuyor.

Birde bu takiye ustalarını çok kısa zamanda Karun gibi zengin olmalarından anlıyoruz. Bizim şark kurnazları arasında bir deyiş vardır. “Allah yürü ya kulum dedi” derler. Oysa Allah sadece çalışana verir. Onun dindar olup olmamasına bakmaz. Üstelik kullarının hiçbirine de ayrıcalık tanımaz. Ama dedik ya, bir köşesinden hak etmeden sebeplenme düşüncesi bu şaibeli zenginliği bile hoş görür. Hatta “bal tutan parmağını yalar” gibi mide bulandırıcı bir deyişle onları kutsar. Çünkü içinde hep bir o hak etmediği bala parmağını sokma umudu vardır.

Lütfen artık hak etmediğimiz bala parmak sokma düşüncesinden ve bize bu imkânı sağlayacağını düşündüğümüz kişileri yönetici seçmekten vazgeçelim. Bu ne din, ne iman, ne de insanlığa yakışmıyor.

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.