Taş Ustasını Seyretmek

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Kendi kendisini evirip/ çevirmesini (yani yönetmesini!) ve hatta yerle bir etmesini bilebilen alçak gönüllü bir adam kısa bir öykü anlatmıştı…
Şöyleydi öykü:
“Çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustası bulur, seyre dalardım…
Adam durmadan elindeki kesici bir çekiçle önündeki koca taşa vurup dururdu…
Yüz kere mi, hayır belki de 500 kere, belki daha da çok vururdu o kocaman taşa…
Ama nafile…
Taş, değil kırılmak, tınmazdı bile bütün bu darbelere karşı ve küçücük bir çatlak bile oluşmazdı yüzeyinde…
Sonra birden…

Belki de bin / birinci vuruşta… Evet, birdenbire!
“Çat” diye bir ses duyulur…
Ve ortasından ikiye ayrılıverirdi o koskoca taş…
İşte ben de o zaman anlardım ki;
- Taşı kıran o son vuruş değil… O son vuruştan önce gerçekleşen çok sayıdaki sabırlı ve güçlü darbelerdir!
Sabırlı, güçlü ve sürekli vuruşlar…
O sapa/sağlam taşı, bir tek vuruşta kırılacak hale getiren o sayısız vuruşları anımsar ve bilincimin içine akıtırdım!
Sonra bu korkunç gerçeğin kıyısında oturup, kendi çaresizliğimi düşünürdüm, yeni baştan; bir kez daha…
Ve bir kez daha, bir kez daha, birçok kez daha düşünerek çaresizliğimin şifresini çözer, çaresini bulurdum…”
Evet… Hayatımızda bazen sözün bittiği noktalar ya da anlar vardır…
Sanıyorum, 13 Eylül 2010 Pazartesi gününün sabahı bu noktalar ya da anlardan birisidir…
Ve ben, bu satırları karalayan kişi olarak, bu önemli tarihi, (Başbakan’ın deyişiyle miladı) not ediyorum sadece…
Taş ustasını seyrederek kendi çaresizliğinin sarp duvarlarına tırmanan “kendisini evirip, çevirmesini ve hatta yerle bir etmesini bilebilen bu yüce gönüllü” adamın anlattığı öykü (bizce) bugünün sözünü bitirdi ve bizlere yarınlarda yapılması gerekenlerin yönünü gösterdi…
Geriye sadece sokaklara çıkıp, eline çekicini almış bir taş ustası bulmak kaldı…
O taş ustasını dikkatle seyreyleyip, yaşamımızın içinden bir sayfa daha çevirmek kaldı…
Demek ki, eğer taş 1001’inci vuruşta kırılıyorsa, biz henüz örneğin, 899’ıncı vuruştayız!..
Demek ki, yememiz gereken daha birçok fırın ekmek daha var…
O zaman, nerede çekiç? Nerede keski?
Ve nerede kişiliği dirençli, yüreği vatan sevgisi ile dolu güçlü bilekler?
Nerede?
Evet… 13 Eylül 2010 sabahında ben işte böyle düşünüyorum…
Faruk.Haksal@PolitikaDergisi.com
 

Yorumlar

Taş ve çekiç önemli

Siz kendi açınızdan değerlendiriyorsunuz. ikinci çekici vurduğunuzu düşünüyorsunuz. karşı cenahta duran kişide, 1001. çekici vurmuş, taştan bir şeyler koparmış olduğunu da düşünemez mi? Sen olmayan bir şeyi mi elde ettin de umutlu hatta mutlusun? Ama öbür taraftaki, bireşeyleri başarmışda onun için çok mutlu olamaz mı?

Güzel çalışma

Bir taş ustası olarak çok vuracaksınki taş tam kıvamına gelsin ve düzelsin.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.