Tehlikenin Farkında mıyız?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Selvihan ÇİĞDEM

AKP’nin son günlerde oldu-bittiye getirip halk oylamasına götürmeye hazırlandığı anayasa değişiklik paketi hemen her gün televizyon programlarında tartışılıyor.

18.04.2010 tarihinde yine bir televizyon programında bu konunun iki siyasetçi ve iki öğretim görevlisi tarafından tartışıldığına şahit oldum. Siyasetçileri geçiyorum; çünkü onlar işin daha çok oy getirisi ya da kaybı ile ilgileniyorlar. Öğretim görevlilerinden biri hukukçu olduğu için konuya sağduyulu yaklaşırken diğeri adeta AKP’nin sözcülüğüne soyunmuş. Öyle ya, herkesin siyasi düşüncesi kendine; neyi savunursa savunsun(!) Fakat iş o kadar kolay değil. Eğer siz mesleğinizde üst basamaklardan birini tutmuşsanız, halkı yönlendirecek bir katmandaysanız, hele bir de yediden yetmişe herkesin izleyebileceği bir programda konuşma yapıyorsanız; “van münüt” ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun!-derler adama. Düşünce özgürlüğüne elbette saygım var ancak düşünce özgürlüğü maskesi adı altında bölücülük ve karşı devrimcilik yapanlara ne saygım ne de dayanma gücüm vardır. Aslında burada eleştirim AKP’nin anayasa değişiklik paketineydi. Ancak bu süreçte kraldan çok kralcı geçinen liberal gölgelere de laf atmadan duramıyorum.

Anayasa değişikliği paketine geçmeden önce anayasa ve anayasa üstünlüğü hakkında kısa bir bilgi paylaşmak istiyorum. Anayasa bir hukuk sistemi içindeki en “üstün” yasadır. 1982 Anayasası’nın 11. maddesine göre: “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. / Kanunlar anayasaya aykırı olamaz.” Buna göre, “anayasanın üstünlüğü”, en başta yasaların anayasaya aykırı olmaması gerektiğini ifade eder. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi anayasaya uygun yasalar yapmak zorundadır. Dünyada birçok anayasal sistemde, yasaların anayasaya uygun olup olmadığı yargı organı tarafından denetlenir. Bizim anayasal sistemimizde bu görev Anayasa Mahkemesi’ne verilmiştir. Anayasa Mahkemesi anayasaya aykırı yasaları iptal ederek “anayasanın üstünlüğü” ilkesinin hayata geçirir.

Yasama organı gibi, yürütme organı da anayasa ile bağlıdır. İdari yargı, idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunu denetlerken aynı zamanda idarenin anayasaya uygun hareket etmesini sağlar.

Yargı organı açısından da hukuk sistemindeki en üstün yasa “anayasa”dır. Yargıçlar, önlerine gelen davalarda yasaları uygularken, uyuşmazlıkları çözerken veya “Türk Milleti” adına cezalandırma yetkisini kullanırken hep anayasanın çizdiği çerçeve içinde hareket eder.

Bütün bunların ötesinde anayasanın üstünlüğü, anayasanın yasalardan daha zor değiştirileceği anlamına da gelir. Örneğin, anayasaların bazı maddelerinin değiştirilmesi yasaklanabilir, anayasada değişiklik yapılması için yasama organında yasaları değiştirmek için aranan çoğunluktan daha fazla bir çoğunluk aranabilir veya anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesi için halkoylamasına sunulması şartı konabilir. Bütün bu yöntemler değiştirilme açısından da anayasaların hukuk sistemindeki diğer kurallardan üstün olmasını sağlar.(1)

Yukarıdaki bilgilere göre anayasalar “yama” yasalar halinde, şurası kafamıza yatmadı diye anayasa maddesi değiştirilir gibi anayasa değiştirilmez. Anayasalar ancak yeniden yapılandırılır. Bu ise çeşitli sosyal, siyasal, ekonomik, psikolojik koşulların el verişliliğine bağlıdır. Sürekli-demokratik anayasalara baktığımızda anayasanın üzerinde başka bir güç bulunamaz. Anayasanın her hangi bir maddesinde yapılacak değişiklik, o maddeyle ilintili başka maddeleri de etkilemektedir. Fakat AKP’nin anayasa değişiklik paketine baktığımızda öyle can alıcı maddeler değiştirilmek istenmektedir ki ucu, eğer bu maddeler değiştirilirse anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez maddelerine dokunmaktadır. Bunlardan en çok tartışılanı ise HSYK ile ilgili değişimdir. Ergenekon davası ile AKP zihniyeti kendine karşıt görüşteki her kesimden ileri gelenleri tutukladığı için sıra kendisine ayak bağı gördüğü yargıya gelmiştir. Eğer son kaleyi de fethederse asıl o zaman hedefine ulaşacağı düşüncesindedir. Yargının da sona ermesiyle ülkemizi sıradan toprak parçası olmaktan kurtaran ve ona bağımsız bir cumhuriyet kimliği kazandıran anayasanın değiştirilemez maddelerinin değişmesi önünde hiçbir engel kalmayacak; zaten hızla gittiğimiz rejim değişikliği yeni bir ivme kazanacaktır. Bu yüzden paketteki en can alıcı madde yargının siyasallaşması ve güçler birliğinin sağlanması için içi boşaltılmaya çalışılan HSYK ile ilgili maddedir. Anayasa mahkemesi ve parti kapatılması ile ilgili değişiklik de aynı tehlikileri içermektedir.

AKP’nin ısrarla bu değişiklik paketini halkoyuna götürmeye çalışması ise ayrı bir aldatmacadır. Bundan birkaç yıl öncesinde ne diyordu RTE: “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir diyorlar, yok öyle bir şey, hakimiyet ancak ve ancak allahındır.” Bir zamanlar hakimiyetin Allah’a dayandığını savunurken ne değişti de birden hakimiyeti millette görüp, her aklına eseni halka sorar oldu?! Egemenliğin halka ait olduğu demokratik sistemlerde, anayasa Eğer amaç buysa HSYK ve anayasa mahkemesi ile ilgili değişiklikler neden öne sürülmektedir? İnsanların tüm bunları akıl süzgecinden geçirmesi gerekmektedir. Bakın bu konuda “Demokratik Bir Anayasa Nasıl Olmalı?” yazısında Mustafa Şentop 9.8.2007 tarihli Zaman Gazetesi’ndeki köşesinde ne diyor: “Anayasaların kabulü ve yürürlüğe girmesi için halkoyuna başvurulması yaygın bir yöntemdir. Ancak böyle bir yöntemin başlı başına bir meşruiyet sağladığını kabul etmek mümkün değildir. Halkoylamasının hangi şartlarda gerçekleştirildiği, halkın görüşünün serbestçe ifade edilebileceği bir ortamın sağlanıp sağlanmadığı, kabul veya ret yönünde bir kararın çıkması halinde sonucun ne olacağı gibi bazı kritik noktaların aydınlatılmış olması gerekir” yapma yetkisi de halka aittir. Demokratik sistemlerde toplum, kurucu iktidarın kaynağıdır. Fakat anayasa hazırlanırken siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin ve meslek kuruluşlarının da görüşlerinin alınması ve bu sürece dâhil edilmesi oldukça önemlidir. Halk paketin akademik içeriğini tam kavramadan, kendisinden onay beklenmektedir. Oysa temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alımı gibi bir husus söz konusu bile değildir. Halkın bu noktada alacağı yanlış bir karar, kendisi şimdilik farkına varmasa da onun uzun vadede geleceğini olumsuz yönde etkileyecektir. Hukuk alanında yeterli bilgisi olmayan, gündemi yakından takip etmeyen dahası okumayan halk yığınlarının oy verirken tek düşüncesi ideolojik anlamda kendine yakın gördüğü partinin hazırladığı tepeden inme anayasayı desteklemektir. Eğer halka götürülecekse de bunun için halk bilinçlendirilmeli alacağı kararlar için özgür düşüneceği ortam hazırlanmalıdır. Anayasa değişiklik paketindeki memur ve kamu görevlisine toplu sözleşme hakkı ağızlara çalınacak bir parmak bal bile değildir.

Bir başka tartışma konusu ise anayasanın “garantörlüğü” dür. Anayasada var olan hiçbir hüküm için hiç kimse kefil değildir, olamaz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Anayasa bir hukuk sistemi içindeki en “üstün” yasadır, bu da kimseye anayasa üzerinde bir garanti güç oluşturma yetkisi tanımaz. Özel kişilerin garantisinde anayasal düzen olmayacağı gibi hukuk kurallarının belli bir kişi ya da zümre elinde toplanması da monarşi ve otokrasiyi meydana getirir. Birileri çıkıp da buna ben kefilim diyorsa toplumun ihtiyaçlarıyla şekillenen anayasanın mihenk taşı milli iradeye en büyük saygısızlığı yapıyor demektir. Devlet organları dışında tüm özel ve tüzel kişiler de “anayasanın üstünlüğü” ilkesine saygı göstermek zorundadır.

Hukuk kuralları toplumsal ilişkileri düzenler; bireyler hukuk kurallarının sağladığı kesinlik sayesinde, toplumsal ilişkilere rahatça girer, plan yapar ve belli sonuçları öngörebilir. Hukuk kuralları toplumsal yaşamı düzenlemekle kalmaz bireyler için bir takım güvenceler de getirir. Bu bağlamda, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan Anayasa; bireyleri diğer bireylere ve bireyleri devlete karşı koruyan hukuki bir kalkan işlevi görür. Yaşama hakkından, düşünce özgürlüğüne; mülkiyet hakkından, çalışma özgürlüğüne insan onuruna yaraşır bir yaşamın teminatı Anayasa’dır.

Anayasa sadece bireyler için değil devlet için de önemlidir. Devletin temel yapısını kuran belge anayasadır. Devletin üç temel organının, yani yasama, yürütme ve yargının kuruluş ve işleyişine ilişkin esaslar anayasada yer alır. Bu organların birbirleriyle olan ilişkileri de Anayasa’ya göre düzenlenir. Bütün bunların ötesinde, devletin kendisine yüklenen görevleri yerine getirmesi için kullanması gereken yetkilerin kaynağı da anayasadır. 1982 Anayasası’nın 6. maddesinde yer alan şu düzenleme anayasanın bu niteliğini açıkça ifade eder: “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” (2)  Görülüyor ki hem bireylerin hem de devletin dayandığı tek nokta anayasadır. Anayasanın bu sorumluğunu kalkıp da garantörlük adı altında üstlenmek ilkellikten başka bir şey değildir.

Elbette anayasa ile ilgili özellikle şu dönemde söylenecek çok daha fazla söz vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı vardır. Şartlar bu ihtiyacı zorlamaktadır. Fakat bu anayasa değişikliği diktatörce, belli bir kesimin çıkar ve görüşlerine dayanarak yapılmamalıdır. Aksi halde bu hukuk devleti düzeninden sapıldığını kanıtlar. Tüm halkı, hak ve özgürlüklerini kimsenin baskısı altında olmadan yaşayacağı, sadece çağdaşlıktan yana taraf olan anayasaya bağlı hukuk devleti için sağduyulu olmaya davet ediyorum.

Saygılarımla.

iletisim@PolitikaDergisi.com

[1] http://www.anayasaplatformu.net
[2] http://www.anayasaplatformu.net

 

 

Yorumlar

Merhaba

Dikkat edildiğinde en büyük değiştirme isteği Anayasa mahkemesi içindir. Anayasa mahkemesi adı altında bir denetim kurulunu oluşturanlar, sivil idarenin yolundan saptığını görmüşler ve onu denetleyip doğru yola soksun diye bu kurumu oluşturmuşlardır. Eğer siyasiler anayasaya aykırı hareket etmezlerse, o kurumun adı bile duyulmaz. İktidarın o kurumdan bu kadar şikayetçi olmasının arkasında kendisinin yasalara uymaması yatar. Bu nedenle hele hele bu iktidara ne kadar kötü bile olsa mevcut anayasa elletilmemelidir. Saygılar.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.