Tehlikenin Farkında Mıyız?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Eğitim sistemi bir ülkede oynanmaması gereken alanların başında gelmektedir. Dünya gelişme ve değişimlerinden uzak ve kopuk bir eğitim sistemi ve eğitim-öğretim düzeniyle, çağdaş medeniyet hedefi yakalanamaz. Eğitim sistemimiz kadar da ülkemizde başka hangi alanda değişiklik yapılmıştır, bilemiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetleri dönemlerinde, deyim yerindeyse eğitim sistemimiz, “yamalı bohça” hâline sokulmuştur. AK Parti hükümetleri boyunca bakanlık koltukları arasında, istikrar sağlanamayan alanların başında, Eğitim Bakanlığı gelmektedir. Bakanlığa oturan bir bakan, bakanlığı ve eğitim sistemini, kendi hayat felsefesine ve dünya görüşüne göre dizayn etmekte ve yine bu doğrultuda tüm sene neredeyse “yarış atına” dönen gençlerimizi de denek hâline getirmektedir. Yine, hükümetin uygulamaya soktuğu “4+4+4” eğitim sistemi değişikliği, arzulanan ve beklenen değişim ve verimliliği sağlayamamıştır.

Sözcü gazetesi yazarı Sayın Saygı ÖZTÜRK, (19.07.2013) tarihli makalesinde deminden beridir anlatmaya çabaladığım; lâkin bir türlü ifade edemediğim “eğitim sistemimiz” üzerindeki çok “tehlikeli” bir gelişmeye değiniyordu. Makaleden anladığım kadarıyla MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI, 2013-2014 öğretim yılından itibaren genel liselere yeni öğrenci almayacak, bunun yerine mevcut liselerin tamamını ya Anadolu lisesine ya da İmam hatip lisesine dönüştürecekmiş. Olayın vahametini daha iyi anlayabilmemiz için, Sayın Saygı Öztürk’ün makalesinden ayrıntılar vermek istiyorum. Gerçekten de uygulanması durumunda, ülkemizde laik ve pozitif bilim eşliğinde sürdürülmekte olan eğitim sistemimizi, baltalayabilecek bir tehlike ile karşı karşıya olacağız.

“(...) Milli Eğitim Bakanlığı, 2013-2014 öğretim yılından itibaren genel liselere yeni öğrenci almama kararı verdi. Çünkü, mevcut liselerin tamamı ya Anadolu lisesine ya da imam hatip lisesine dönüştürüldü. Genel liseler, mevcut öğrencilerini mezun edilene kadar açık kalmaya devam edecek. Ancak bu okullara gelecek öğretim yılında öğrenci alınmayacak. Anadolu liseleri sınavında başarılı olamayan öğrenciler ya imam hatip liselerine ya da meslek liselerine kayıt yaptırabilecek. İmam hatip liselerine giden öğrenciye her türlü destek var. Bu okulları daha çekici hale getirebilmek için her şey yapılıyor. Ücretsiz servisler, burslar, yemekler... Genel liselerin adını ‘Anadolu Lisesi’ olarak değiştiriyorsunuz ama acaba eğitim-öğretim sisteminde aralarında bir fark var mı? Tabii bu okullara öğrencinin sınavla alınması yani belli bir başarıyı gösteren öğrencinin yerleştirilmesi ayrıcalıklı bir durum. Ancak, bu okulların eğitim sistemlerinde genel liselere göre bir fark var mı? Hemen hemen hiçbir fark yok. Aynı program, aynı dersler... Genel liselerde öğrenci örneğin Dil ve Anlatım dersini 10, 11, 12. sınıflarda haftada 2’şer, Türk Edebiyatı dersini 3’er, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini 1’er saat alırken, aynı dersler Anadolu liselerinde de haftada aynı sayıda okutuluyor. Tek fark şu: genel liselerin bütün sınıflarında öğrenci haftada 2’şer saat yabancı dil dersine girerken, bu sayı Anadolu liselerinde haftada 4’er saat oluyor. Ayrıca bu okullarda ikinci yabancı dil de seçmeli olarak haftada 2 saat okutuluyor. (...) Sınavla öğrenci alan okullara yerleşemeyen ilköğretim okulu mezunları ne olacak? Onlara yol gösteriliyor: İmam hatip lisesine gidebilirsiniz. Ya da meslek liselerine kayıt yaptırabilirsiniz. Paranız varsa sınavla öğrenci almayan özel okula kayıt yaptırmanızda bir engel yok. Yani öğrenciyi imam hatip liselerine gitmeye zorlayan bir düzen kuruldu. Gelecek öğretim yılı hazırlıklarını yaparken mevcut bazı liseleri imam hatip lisesine dönüştürdü. Belki velilerin henüz haberi bile yoktur, Ankara’nın en köklü liselerinden olan 4 bine yakın öğrencinin öğrenim gördüğü Keçiören Fatih Sultan Mehmet Lisesi, imam hatip lisesine dönüştürüldü. Bağlum Lisesi, Pursaklar Lisesi artık yok. Bunlar imam hatip lisesi oldu. Sadece Ankara’da imam hatip lisesi sayısı 35’e yükseltildi. (...) Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘reform’ dediği işte budur. Bütün okulları imam hatipleştirmek, mevcut imam hatiplerin sayısını ve öğrencisini artırmak... Bunun için gerekli altyapı-üstyapı oluşturulmuş, öğrencinin okul seçmesi elinden alınmış durumda. Liseye gidecek öğrenciye de ‘Senin yerin imam hatip’ deniliyor. Okulların tabelalarının başına ‘Anadolu’ yazdırmakla okullar Anadolu lisesine dönüştürülüyor.”

* * *

Dindar nesiller sanırım böyle yetiştirilecek. Çağın arkasında kalan, sadece kendilerine ideolojik olarak empoze edilen kindarlık ve dindarlık formasyonundan geçen bir nesil, işte böyle böyle boy vermeye başlayacak. Toplumdan soyutlanacak, ileri teknolojik gelişmelerden ve değişimlerden bihaber olacak dindar nesiller, bu şekilde usul usul toplumumuzda yeşertilecek. Ülkemizde her alanda olduğu gibi, ayrımcılık, eşitsizlik, kutuplaşma, ideolojik körlük eğitim alanında da devam ettirilerek, ülkemiz birlik ve beraberlik hissinden iyice uzaklaştırılacak. İnsan merkezli ve insanı devlet karşısında yüceltecek bir siyaset demek ki, toplum daha ayrıştırılarak ve daha da kutuplaştırılarak sahnelenecek. Çağdaş ve pozitif değerlerden uzak bir eğitim anlayışı ve düzeniyle, muassır medeniyet mefkûresi nasıl elde edilecek, sanırım bunu bu reformu hayata geçiren zat-ı muhteremlere sormamız gerekecek. İşte, üzerinde hassaslıkla durulan “laiklik” ilkesinin işlevi, burada ortaya çıkıyor. İnsanlar, istemedikleri bir yaşam ve din felsefesinin çemberine “zorla ve alternatifsiz” bir biçimde itilmekte. Çoğunluğun tahakkümüne bir örnek de, bu son uygulama olabilecektir; tabii ki uygulanabilirse. Gerçekten de ülkemizde şuan terörden sonra en tehlikeli “sorun” ve “birlik ve bütünlüğümüze” tehdit, “din olgusunun” içinin siyasî hırslar nedeniyle boşaltılarak, siyaset kurumunun “doğal” bir elemanıymış gibi kullanılmasıdır...

Şimdi sizleri son olarak Eğitim-İş kuruluşunun bu son değişiklik ile ilgili açıklamasıyla baş başa bırakarak, yazımı noktalıyorum...

* * *

“Genel liseler kaldırıldığı için genel liselere alınan üç yüz altmış üç bin sekiz yüz yetmiş iki öğrenci bu yıl alınmayacaktır. Anadolu liselerinin kontenjanları yüzde otuz artırıldığında bile bu okullara alınacak öğrenci sayısı altı yüz on iki bin yedi yüz kırk dokuz olmaktadır. Geriye yaklaşık beş yüz bin öğrenci kalmaktadır. Bu beş yüz bin öğrencinin gidebileceği okullar meslek liseleri, imam-hatip liseleri ve açık liselerdir.

Eğitimde önemli olan yüz yüze eğitimdir. Tüm dünyada ancak çağ nüfusu içinde bu haktan yararlanamayan öğrencilerin tercih ettiği açık lise uygulaması, ülkemizde AKP iktidarıyla birlikte adeta örgün eğitimin yerine geçmiş, kurumsallaşmıştır.  Bu da eğitimin niteliğini olumsuz olarak ciddi şekilde etkilemektedir. Sonuçta açık liseye devam eden öğrenciler sermayeye ucuz işçi olarak sunulacaktır. Bu durum da çocuk istismarını, çocuk işçi sayısını, çocuk gelinleri arttıracaktır. Toplumda yeni sorunlar ve yeni yaralar açılacaktır.

Düz liselerin ortadan kalkması ve ortaöğretimin mecburi olmasıyla beraber 1.112,000 öğrencinin tercih yaptığı dikkate alınsa bile 612.000’i yerleşebilecek, beş yüz bin öğrenci için gidebileceği meslek liseleri, imam hatip liseleri ve açık liseler kalmaktadır.  Anadolu liselerinde ciddi bir kontenjan sorunu yaşanacaktır. Bunun anlamı: 500 bin öğrenciyi ya İmam hatiplere kayıt yaptırarak “dindar ve kindar nesle” potansiyel kaynak yaratmak, ya da meslek liselerine göndererek ucuz işgücü oluşturmaktır. 2011 yılında çıkarılan torba yasa ile zaten staj döneminde asgari ücretin üçte biri ücretle çalıştırılan öğrencilerimizin ücretlerinden genel sağlık sigortası pirimi kesilmesi ve işletmelerde % 10 koşulunun kaldırılması bunun açık göstergesidir.

Milli Eğitim sistemimizde, bakanlığın, sendikaların, üniversitelerin, uzmanların katılım ve ortak kararlarıyla gerçekleştirilecek ciddi bir reforma ihtiyaç vardır. Ülke gerçeklikleri de göz önünde bulundurularak üretime yönelik eğitim modelleri geliştirilmelidir. Bu da ciddi anlamda bir mesleki eğitime yönelişin olmasını gerektirmektedir. Ancak bu iktidar mesleki eğitim deyince sadece İmam-Hatip liselerini anlamaktadır.

4+4+4 yasası getirilirken iktidarın en temel gerekçesi birinci 4’ten sonra mesleki yönlendirmenin yapılacağı idi. Ancak iktidarın anladığı mesleki yönlendirmeden çıka çıka imamlık çıktı. Bugün sadece imam hatip liselerinin ortaokul kısmı varken hiçbir meslek lisesinin ortaokul kısmının açılmaması bunun açık kanıtıdır.

Yarattığı bütün olumsuzluklar ve hak kayıpları bir yana, 4+4+4 sisteminin getirilmesinin asıl nedeni, eğitim birliğinin ortadan kaldırılması ve yine Osmanlı’da olduğu gibi dini eğitim veren okullar, laik eğitim veren okullar ve azınlık okulları gibi ayrışmaların sağlanmak istenmesidir. Burada da dini eğitim veren okullara büyük avantajlar sağlanarak toplumun dönüştürülmesi sağlanmak isteniyor.

Unutmamak gerekir ki, demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin, din ve vicdan özgürlüğünün ve bilimsel gelişmenin kaynağı laik eğitimdir.” (egitimis.org.tr)

 

 

Erhan SALMAN

 

erhan.salman@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.