Terörle Mücadelede Yeni Aşama... Mı?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Terör sorunun bitirilebilmesi amacıyla, yeni yılla birlikte siyasi iktidar, yeni bir hamle attı. Esasında, siyaset kurumu, kımılda da diyebiliriz. Siyaset kurumu aktörlerinin, terörün bitirilmesi amacıyla irade almaya yönelik tavırları, terörle mücadelenin iki ayağından birinin de(siyaset ayağı) işleyeceğini belki gösterebilir. 

Terörle mücadelede Silahlı Kuvvetler, zaten yıllardır kendilerine sağlanan olanaklar ve koşullar dairesinde, elden geldiğince savaşım vermekte. Neredeyse, 30 yıldır süregelen terörle mücadelede, hemen hemen tüm yük, asker ve polislerin üzerine bırakıldı.

Asker ve polis timleri, zaman zaman müşterek, zaman zaman da kendi yetki alanları doğrultusunda operasyonlarını yaparak, terörsel faaliyetleri engellemek adına, üstüne düşeni ifa etmeye çabaladılar. Bu bağlamda, bu mücadelenin siyasi ayağı da, yeterince Silahlı Kuvvetlere destek veremedi. Ya da, gerekli hassasiyet gösterilemedi. Veya, siyasetçiler açısından terör olgusunun ehemmiyeti, sağlıklı olarak tasavvur edilemedi. Gerçi, siyasetçiler de, sanırım, yükselen konjonktürel siyasi dalgalanmaları, stratejik mahiyette ölçemediler.

Tabii yine, terör olgusu ile terör olgusunun içerisinde barındıkları da, ülkemizde tam bir mutabakatla değerlendirilemedi. Bir kere bir kesim, terörden ve onun uzantılarından bahsederken, Kürt toplumunu da, bunun içine angaje etti. Kürt halkının demokratik hak ve talepleriyle, terör örgütü PKK’nın eylemlerini, bölgeye yönelik propagandasını, 30 yıldır katlanmak zorunda kaldığımız/bırakıldığımız güvenlik meselesiyle eklemlendirmeye çabaladılar.

Her şeyden önce, PKK, terör örgütüdür.

Zaman zaman, samimiyetlerinden ötürü tenkit ettiğimiz AB’nin ağır topları ülkeler bile, artık PKK’yı, terör örgütü olarak kabul ederken, kabul etmişken...

PKK terör örgütünün odağında olduğu veya olacağı değerlendirmelerde ve tartışmalarda, bu örgüte sempati oluşturacak veya eylemlerinin nedenlerini “Meşru” gösterecek konuşma ve yazım dilinden uzak durmak gerekir. Zaman zaman, bu hatalara düşen kalemşörleri okumuyor veya duymuyor değilim.

***

Daha önce de ifade ettiğim gibi, terör örgütünü, ülkemiz sathında üretilen insan hak ve talepleri ekseninde, kesinlikle ayrı tutmamız gerekir. PKK, terör faaliyetleri vasıtasıyla kendisini ezilen halkların kurtuluş ordusu olarak lanse etmekte ve güya bu ezilen, reddedilmiş ve baskıya uğramış halk kitlelerinin yegane meşru temsilciliğini, hem Kürt kamuoyuna, hem de Türk kamuoyuna dayatmaya çabalamakta.

Demokrasi isteyen...

Güya ve sözde(!) insan hakları ve özgürlükleri için(?), senelerce insan ontolojisinin kabul etmeyeceği yaşam koşullarında, binlerce insanı ikame etmeye zorlayan bir örgütten...

“İnsancıl Yaklaşımlar” beklenemez.

Bu ülkede hepimiz; Türk ve Kürt hiçbir ayrıma gitmeden, çilekeş bir yaşam savaşı verdik. Bu ülkenin neredeyse her kesiminin, bu ülkede birtakım sorunları oldu. İşsiz kaldı. İş bulamadı. Evine, belki ekmek alabilecek parası olmadan günlerce gidip geldi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, bir etnik yapıya istinaden zulüm ve baskı uygulayarak, onları, asimile ettiği söylenemez. Bunların çoğu bilinen hususlar. Ülkemizdeki etnisiteye dayalı sorunlar, siyasi iktidarın zamanına göre atması gereken adımlarla, tedricen de olsa, yavaş yavaş gerilemekte. Şuanda olması gereken, terör faaliyetlerinin kesilmesidir.

***

Kamuoyundan da takip edebildiğimiz kadarıyla, terör örgütünün ve onun eylemliliğinin bitirilebilmesi adına, MİT Başkanı ve PKK terör örgütü elebaşının/Apo arasında birtakım görüşmeler sürdürülmekte. İMRALI’DA ikamet etmekte olanla, bakalım, nasıl bir yol haritası saptanacak, bekleyip görmek durumundayız. Umarım, havanda su dövülmez. Habur Sınır Kapısı’nda ve Oslo Görüşme süreçlerinde yaşananlar, yine, bu çileli halkımıza çektirilmez.

Şimdilik görünen... Siyasi iktidar vasıtasıyla... Siyaset kurumu, yine bir inisiyatif alma girişiminde ve çabasında. Yalnız, “Görünen” bu minvalde... Yazının başında belirttiğimiz gibi, PKK örgütünün faaliyetleri ile zaman zaman onu maşa olarak kullanan şer merkezlerinin hedefleri, kesinlikle, müzakere gibi insancıl bir yaklaşımla, gözlerden ırak tutulamaz. Pekâlâ, bir başka üzücü durum ise...

Sonuç itibariyle...

PKK terör örgütünün faaliyet yapamaz hâle getirilmesinin, Apo ile temas kurmak zorunda kalınmasına denk gelmesidir. Gerçekten bu durum bile, halkımızın bir bölümünde, üzüntüye neden olmakta. Zaman zaman, terör olgusu gibi bir alanda bile popülizmden uzak duramayan siyasetçiler, bakalım gelinen aşamada bu sorunu çözebilecekler mi?

Tabii ki umudumuz...

Artık manen ve madden bizleri yıkıma uğratan bu uluslararası tertibin, biran önce tasfiye edilmesidir.

 

Erhan SALMAN

erhan.salman@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.