Tezgaha Serilmiş İnsan Halleri

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Mert Atalay

     Mert ATALAY

 

   Dur, yelken çeken adamın sinir sistemi… Rüzgâr biraz da bize essin. Essin de dökülsün kurdeşenlerimizden lekelerimiz. E, yetmez mi göz torbalarımızın esmerliği gündüzlere? Ne kadar meymeneti kaldıysa hırsın, çabanın; onun yarısına razıdır, bedenin tüylerinin dikilmesi korkulacak gerçekliğine hayatın.

   “Su testisi su yolunda kırılır” belletmesinde çatlak kafatasından beyin akarsa söz öbeği ne olur yarım akıllara? Cümleler, kelimeler yetimler… “-Dur bakalım birader!”  ses tonunda kolumuzdan tutup kenara iten şu baygınlık. Alo Allah! Bak bakalım kul adından bir sürü değişik sıfatın zamirsizliklerle yığılıyor… Şunu da biliyorsun, hatırlatayım; cennetin olmasa seni de sevmezlerdi.

   Çelişki mezarlığında haber salmaları hoş gözükür sevdalıların. Sevdasızlara da kolaydır sevişmek gözkapakları bacak aralarına doğruyken, zordur göz göze gelmek… Issız, pat diye düşerse gıdıklamalar vücuduna, heh işte tam orda kızgındır buzun siması! Elleme, dokunma tenlere! Durdur yelken çeken adamın sinir sistemini.

   Yorgunluk dalların üstüne damla damla. Kan değil ki bu pıhtılaşacak! Ah ne akıllar veriyorlar bir bilsen lâl yaşadığıma… Ah ne kadınlar gösteriyorlar dilimin ucunda harfleri batarken adlarının, ardına balgam balgam acı kalıyor kırmızı lavabomda… Kanımın pıhtılaştığı tek mekânımda. Dalı, kökü aynı… Rüzgâr biraz da hafiften bize esmeye başladı yelkenci bey; amma belalı üfürmese Tanrı ciğerimize ciğerimize.

   Çığlık basamama hastalığımı magazin dergilerinde önce fotoğraf sonra röportaj olarak yayınladılar. Önce biraz utandım sonradan alıştım yazılmaya, yazmaya. Bir anlatamadım, duyulmuyor çok gürültü yapıyorsunuz! Arabadan, evden, müzikten, reklamdan gözüm tınlayamıyor artık tın edemiyor sağa sola… Biraz da sarımtırak. Anladın mı yelkenci! Sarımtırak diyorlar gözbebeklerime. Mahcup oldu renkler mavi-sarıyı anlatamayınca. Mektuba döndü yazdığım kaygılarımı harmanlayınca.

   Geceye zindan belleyen uykular uzak kaldı 22 – 23 gece göz öbeklerime. Göz dinlendirmekten  başkası uğramadı uzun zaman gecemin asaletine. Ukalâlık değil asaletlidir benim gecelerim… Fazla lüks olmalı ki ucuzdan şaraplarımız, feryatlar figanlar isyana bağladı bastıramıyoruz! Polis çağırın, vali çağırın, annemi çağırın, itfaiye çağırın lan odama!

   Yok, geceye sarkmasın eylemler… N’olmuş? Yaprak salladıysa ağaç mı yıkıldı…

 

iletisim@PolitikaDergisi.com

 

 

 

 

[Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 16’da yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 16’yı indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.