Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Türban ve Atatürk - 3
- Türban ve Atatürk-2
- Fransız Gözüyle Atatürk Devrimi Üzerine Genel Değerlendirmeler
- Birey "Mustafa Kemal"...
- Bir Ütopyam Var: "Beşiği Sallayan Kadın, Dünyayı da Sallar..."
- Kadın Hakları, Feminizm, Özgürlük ve Eşitlik
- Atatürk ve Milli Eğitim
- Nutuk (Söylev)
- Mustafa Kemal'in Akrabaları
- Türkiye'de Kadınlar Değişimin Neresinde?
- Türban ve Müslüman
- Atatürk ve Kıbrıs
- Cumhuriyetin İmamları Atatürk'ü Niçin Dualarda Anmıyor?
- Var mı Öyle Bir Babayiğit?
- Andımızı Yazan Reşit Galip ve Başbakan
Türban ve Atatürk-1
Atatürk’ün Türk kadınının örtünmesi, kılık kıyafeti ile ilgili görüşü aslında çok açıktır. Bunu anlamak için Atatürk’ün devrim anlayışına bakmak ve çevresindeki başörtülü, çarşaflı hanımlarla ilişkisini incelemek bile yeterlidir. Tabi önyargılarınızı bir kenara bırakarak…
Bu duruma ilk örnekler Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım ve eşi Latife Hanım’dır. Annesi Zübeyde Hanım’ın başının örtülü, eşi Latife Hanım’ın çarşaflı olması bize Atatürk’ün bu kıyafetleri bir ölçü olarak kabul ettiğini göstermesinden ziyade nasıl bir geleneksel ve kültürel bir ortamda yetiştiğinin göstergesidir. Ve aynı zamanda O’nun bu kültüre saygısının..
Mustafa Kemal’in bütün devrimlerinde ki temel prensip şu sözlerinde yatar:
"Ben insanların kalbini kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim..."
Nitekim Mustafa Kemal’in devrimlerinin başarısının sırrı budur. Atatürk’ün Meclis’e soktuğu ilk kadın milletvekili de, Atatürk’ün Anadolu kadınına olan yaklaşımını, bakış açısını her açıdan özetleyen güzel bir örnektir:
Ankara'da yakıcı bir yaz günü idi. Atatürk beraberinde arkadaşları ve yaverleri olduğu halde Kızılcahamam’a giderken kazan köyü yakınlarında durmuş ve otomobilinden inmişti. Köyün kadını, genci, yaşlısı, ihtiyarı köylerin içinden geçen, şosede duran bu yabancı konukları görünce hep koşuştular. Kimi su seyirtti, kimi ayran, bunlardan biri, güğümünden aktardığı soğuk ayranı Ata'ya uzattı:
- Bir soğuk ayran içer misiniz, dedi.
Bu çorak iklimin kavurduğu yüzünde bronzlaşmış Türk kadının en bariz ifadelerini taşıyan, bir Türk Anası idi. Böğrüne sıkıştırdığı kundağı biraz daha bastırdıktan sonra, sağ elindeki ayran bardağını uzattı, bekledi. Ata, ayranı kana kana içmiş ve biran durakladıktan sonra ona:
- Senin kocan kim? diye sormuştu
Köylü kadını,yüzü tunçlaşmış, elleri nasırlı bir Türk Anası Ankara'nın kendine has şivesi ile kocasının Sakarya harbinde boğazından yaralanmış bir cengaver olduğunu söyledi. Ata bir soru daha sordu:
- Ne zaman doğdun?
- 1919'da Atatürk Samsun'a çıktığı zaman doğdum.
Ata, bir an düşündü. Yıl 1934 idi. Kadının bu ifadesine göre 15 yaşında olması lazım gelirdi. Halbuki karşısındaki kadın 25 yaşlarında görünüyordu tekrar sordu:
- Nasıl olur
Evet, nasıl olurdu. Bu Satı Kadın hiç tereddütsüz, o her zamanki nüktedan haliyle ve memleketin işgal altında geçirdiği acı yılları ima ederek:
- Evet Paşam, ondan evvel yaşamıyordum ki!
Tam 6 çocuklu bu Anadolu kadını 1890 doğumluydu. Kazan köyünün muhtarıydı. Türkiye’deki ilk kadın muhtardı.
-Babam Kara Mehmet’lerden. Kazan’ın muhtarlık mühürü bana ondan miras kaldı. Sizi görmek fırsatını bize bahşettiğiniz için bahtiyarlık duyuyoruz Paşam.
-Peki kadınların da erkekler gibi çalışıp çalışıp çeşitli mevkilere yükselmesi konusunda ne düşünüyorsun?
-Şüphesiz doğrudur. Ve kadınlarımız Cumhuriyet’in mefkuresi altında bunu başarmak azmine sahiptir. Biz kadınlar hedefe yürüyecek ve Cumhuriyet meşalesini her alanda taşıyacağız Paşam.
Mustafa Kemal bu yanıttan son derece memnun olmuştu. Bu konuşma onu bir hayli düşündürdü. Ayrılırken yaverine kadının ismini ve adresini not ettirdi. Daha sonra Satı Kadın Büyük Millet Meclisi’ne giren ilk kadın milletvekili oldu.
(Sait Arif Terzioğlu-Yazılmayan Yönleriyle Atatürk)
Atatürk’ün kadının örtünmesi ve kılık kıyafeti ilgili çok net ifadeleri ve konuşmaları da vardır..O da bir daha ki yazıya artık. Uzun yazılıyor sevilmiyor, tadında bırakalım..
Oğuz Kemal ÖZKAN
- Oğuz Kemal ÖZKAN içeriği
- 10254 okunma
Yorumlar
Türban neyi gizliyor?
Bilindiği gibi artık türbanlı vekiller meclise girdiler. Bu kadın vekillerin hepsi de Akpli.Türban, Refah partisiyle birlikte siyasal islamın,şeriatçıların,ortaçagcıl simgesidir. Ta sümerlerde rahibelerin başlarına taktıkları türban günümüzde yeniden diriltilmiştir.Bu dinciler türbanı Kuran'a dayanarak takmaktalar.Oysa Kuranda yer alan Nur ayetinde kadınlara örtünün diye Emirden çok bir tavsiyede bulunulmuştur.Bu ayete uymayan kadın İslamdan çıkar mesajı verilmemiştir. Bu tavsiyede Kuran, ziynetlerini açmasınlar, göğüslerini örtüleri ile kapatsınlar demektedir.Ancak bu ayet müslüman ülkelerde farklı şekilde uygulanmaktadır.Afganistanda burka İranda çarşaf,Türkiyede türban şeklinde.Ancak hepsinin de ortak özelliği dindar müslüman kadına dayatılan ortaçağcıl bir simge olmaktadır.Türkiye 1950li yıllardan itibaren toprak ağaları,tefeci- bezirgan sermayenin sınıfcıl temsilcisi Dp iktidarı tarafından Abd emperyalizminin kontrol ve denetimine girmesiyle birlikte, Kemalist devrimle,Laik Cumhuriyetle hesaplaşma ve onu giderek kazımak gibi bir karşı-devrimci sürece girmiştir.Dp iktidarı hükümetten cesaret alan dinci gerici kesim önce işe Atatürk heykellerini tahrip ederek başlamıştır.Tarikatlar mantar gibi çoğalmış,kaçak kuran kurslarında ilerde şeriatçı militan olacak gençler yetiştirilmiştir. Atatürk o kesim için bir put bir beton olarak algılanmıştır. Günümüzde bile Konyada Atatürk'e Beton Kemal diyenler çoğunluktadır.Bilindiği gibi Konya Akpnin yüzde seksen oranda oy aldığı bir kenttir.Birisi yazmış türbanın meclise girmesi 28 Şubatın rövanşı diye.Bence bu olay, Laik Cumhuriyetin rövanşı. Aslında Türkiyede gerici ortaçağ 30lu yıllarda Kemalist iktidar tarafından sosyal hayattan kazınamamıştır.Kemalist iktidar o yıllarda sınıfcıl özü itibariyle tefeci-bezirgan sermaye ile toprak ağalarından destek almaktadır.Toprak devrimini ve ortaçağcıl mülkiyet ilişkilerini kapitalist yönde dönüştüremeyen Kemalist devrim irtica ve karşı-devrimin kökünü kazımak konusunda da sınıfta kalmıştır zaten.Hani şimdi Cia solcusu, Mao kalpazanı İşçi Partisi kalkmış diyor ki, biz ülkede Kemalist devrim yapıp,Laik Cumhuriyeti yeniden kuracağız.Bol keseden sallıyorlar.İrticanın çıkış yeri zaten Kemalist devrim.Kemalist devrim gerçekten demokratik halk devrimi şeklinde gelişseydi bugün zaten irtica,şeriat,karşı devrim hortlamazdı.Kemalizm sınıfcıl olarak Bonapartizme dayanır.Yani sınıfların dengelenmesi durumunu savunur.İmtiyazsız sınıfsız sosyal düzen hedefi bu sınıfcıl tavrını kanıtlar.Bu ülkede türbanın sıkmabaşın ne denli şeriat bayrağı olduğunun en somut kanıtı Danıştay saldırısıdır.Danıştaya saldırıp başkanını katleden a.aslan bu eylemi türban yüzünden işlediğini itiraf etmiştir.Akp hükümetine bakılırsa biz şeriat istemiyoruz diyorlar.Zaten ne demeleri beklenirki? Ya meclisteki muhalefet partileri Chp ve Mhp(zaten mhp öteden beri laikliğe karşı,türbancı faşist dinci bir partidir,ondan türban karşıtı tavır beklemek saflık olacaktır) meclise kadın vekillerin türbanlı katılması konusunda neden geçit vermekteler acaba? Oysa ortada Avrupa mahkemesinin kamucıl alanda dince sembol sayılan kıyafetleri yasaklıyan kararı varken.Hele Chp hani Laik Cumhuriyeti savunmada taraf, Atatürkün kurduğu parti.Aslında Chp Amerikancı ve Finans Kapitalin temsilcisi.Meclisteki tüm partiler aslında Amerikancı ve Finans Kapitalin sınıfcıl sözcüleri.Çünkü tefeci bezirgan sermayenin ideolojisi dincilik ve şeriatçılıktır.Kürt burjuva milliyetçisi Bdp ve Hdp de bu koroya dahildir. Bdpnin bölgede Kürt aşiret ağalarının desteğini aldığı bir gerçekliktir.Bu aşiret ağalarının ideolojisi zaten dinci-gerici ortaçağcıl değerler.O halde bu parti nasıl Laik olabilir? Dolayısıyla Laik Cumhuriyetten yana olmak konusunda burjuva düzenin tüm partileri sınıfta kalmıştır ve ülkenin gidişatı ise giderek sıradan ortaçağcıl bir arap ülkesi olma yolunda hızla ilerlemektedir. Bu noktada çare, proleterya devrimini nihai hedefine koyan,demokratik bir halk devrimindedir.Markscı-Leninci bir kesintisiz devrimle, birinci basamakta demokratik devrimi,ikinci basamakta da sosyalist devrimi hayata geçirmek tarihi bir zorunluluktur.
Yeni yorum gönder