Türkiye Seçime Giderken Atatürk Türkiyesi Nereye Gidiyor?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Yamaç Kona

   29 MART seçimleri gittikçe yaklaşıyor, gündem kızışıyor. Şehir şehir dolaşıyor RTE. Sıralıyor yalanlarını ve iftiralarını. Çamur atıyor. Bazen yine kendini kaybediyor; ülkü ocaklı toy bir genç gibi konuşuyor. Bazen de kendini dergahta zannediyor. Öyle ya da böyle, seçimler yaklaşıyor.

   Tabii ki eşzamanlı olarak kriz de büyüyor. “Hamdolsun” dedi, “teğet geçti”. Ne kadar yırtınsak da inanıldı. Eninde sonunda, acı da olsa deneyimlerle anladı halk. Kriz nedeniyle 650 bin kişi işinden olunca, daha bir kavranır oldu sanki. Meğer teğet geçmemiş; gelmiş, ortadan ikiye bölmüş.

   Matematiği hep zayıftı Başbakanın; borçları da hep yanlış söyler kendileri.

   Krizin ülkemizi teğet geçmesi; ancak aşırı hayalperestlere mantıklı gelebilir. Krizden Amerika etkileniyor, Avrupa etkileniyor; ama bizim öyle harika (!) bir ekonomimiz var ki çıt çıkarmıyor.

   Emektar ve işlevsel KİT'ler yok pahasına satılmış, tarım öldürülmüş, sanayi öldürülmüş. Üretimi ölmüş bir ülke nasıl krizden etkilenmeyebilir? Krizden etkilenmemek için diğer ülkelere bağımlı olmamak gerekir. Ne kadar bağımsızız?

   Sonuna kadar politik ve ekonomik açıdan ABD'ye ve AB'ye bağlı olan ülkemizde; kriz, etkisini hayli hayli gösterecektir.

   Felaket tellallığını sevmem; ancak işten çıkarmalar artacak, para değersizleşecek ve berbat bir kriz ortamına düşeceğiz. AKP'nin şu ana kadar izlediği politikalar itibariyle, halk mağdur olacak. Üretimi yok edilmiş, KİT'leri yabancıların elinde olan, sadaka kültürüne alıştırılmış bir halk nasıl, tekrar kolay kolay dirilebilir ki?

   Türkiye'nin borcu AKP döneminde 500 milyar dolara çıktı! İşsizlik arttı! En önemlisi ise üretim öldürüldü. Şu kesinlikle kabul edilmelidir ki üretemeyen bir toplum, asla özgür değildir. Üretemeyen toplum, dışa bağımlı bir ekonomiye sahiptir ve para trafiği kendi kontrolünde olamaz. AKP, üretimi öldürerek, çok önceden kokusu çıkan krizin ortasına üretemeyen bir ülke bıraktı. Bağımlı bir ülke...

   AKP, 7 yılda halkı güçsüz düşürdü; adeta altından arabasını alıp bisiklet verdi. Ancak halk bunu fark edemedi. İstihdam yaratılmadı, yerli üretimin yolu açılmadı, kolaylık sağlanmadı. Tersine; varolan üretim tesislerimiz yok pahasına, yabancıya satıldı. Sonuç, bariz; kriz bizi fena vurdu.

   Halk susturuldu, sadaka kültürüyle kandırıldı! Halka iş vermedi, ev vermedi, kendi emeğiyle insanca yaşama hakkı vermedi. Tam bir sömürgeci taktiği izleyerek, halka kendi geçimini sağlayabilmesi için gereken istihdamı yaratmak yerine; kendine muhtaç ederek, küçük yardımlarla kendine bağladı.

   Televizyonlara bakınca yine bir umut beliriyor insan içinde. Köylü çıkmış; “Ben kömür istemiyorum! Alın sizin olsun! Ben iş istiyorum, aş istiyorum! Bana iş verin!” diye isyan ediyor. Köylünün sesi çıkmaya başladığında işler değişebilir. Bu anlayışa herkes kavuşabilirse, bu gerçeği herkes; köylüsüyle, şehirlisiyle görebilirse o zaman kurtuluş gerçekleşir. Önemli olan; bu bilinci halkta uyandırabilmek, gerçekleri görmesini sağlamaktır.

   AKP, bu kriz ortamında bile kâr elde edebilme peşinde.  Krizin ortasına, dolaylı olarak AKP tarafından savunmasızca bırakılan halk, gelen yardım çuvallarına sarılıyor ve bu yardım çuvalına neden muhtaç olduğunu, kimin muhtaç ettiğini düşünmeden AKP'ye şükrediyor. Anlayacağınız; yine halk sömürüsü, yine takiyecilik.

   Krizin göbeğindeki ülke Türkiye, seçimlere yaklaşırken; yolsuzluk dosyaları bir bir ortaya çıkıyor. Deniz Feneri dosyası; AKP'nin başını ağrıtacağa benzer. 100 trilyonluk skandal; alınan, satılan, kiralanan gemi; camilerden toplanan yardım paraları; dosyada ismi geçenlerle AKP'nin ilginç bağlantıları!..

   AKP'nin boyası dökülüyor. RTE sadece sokak ağzıyla yalanlıyor.

   Dökülen boyayı halka seçim rüşveti vererek kapatmaya çalışıyor. Tabii ki sosyal devlet kandırmacası altında...

   Koskoca (!) Başbakan bilmiyor mu sosyal devletin ne demek olduğunu? O iki kelime ağzından çıkarken, hiç mi vicdanı sızlamıyor? Sadaka kültürünü, halkı muhtaç etmeyi sosyal devlet olarak yuttururken, hiç mi yüreğin ağrımıyor?

   Gerçekte sosyal devlet nedir? Daha önceki bir yazımda aynen şöyle tanımlamışım: “...Toplumda dengeyi, refahı, huzuru sağlayan ve koruyan; emeğe değer veren, çalışanın koruyucusu, sendikal faaliyetlerin destekçisi. Toplumda sınıflaşmayı kabul etmeyen, bireylere gelirlerini adaletli biçimde dağıtan, hukukun koruyucusu, güçsüzlerin savunucusu. Asgari yaşam seviyesini bireylere sağlamakla yükümlü bir devlet biçimidir...

   Gerçek sosyal devlet budur. Sosyal devlet; buzdolabı, çamaşır makinesi, kömür, gıda kolisi dağıtmak değildir.

   Eğer RTE, gerçek sosyal devlet destekçisi olsaydı; susuz eve çamaşır makinesi yollamak gibi bir çelişkiye düşmezdi. Zamanında su götürmediği eve seçim gazıyla çamaşır makinesi, bulaşık makinesi götüren AKP, sosyal devletin arkasına saklanıyor. Oysa bu, sadaka kültürünü topluma yerleştirmeye yönelik bir eylemdir.

   Sadaka kültürü, zamanla toplum üzerinde aşırı etkiye sahip olur. Sadaka kültürünün sonucu; cahil ve ilgisiz bir toplumdur. AKP, iktidara geldiği 2002 yılından beri, sadaka kültürünü yerleştirme çabası içerisinde. Adım adım ve sinsice ilerledi AKP. Önce halkı fakirleştirdi. Bunu sahte istatistiklerle, göz boyayan icraatlarıyla ve en önemlisi “din”le halkı kandırarak örtbas etti. Ardından, halkı din ile bağnaz düşünceye sevk etti. Bundan sonra yapmaları gereken tek şey; halka beyaz eşya ve kömür dağıtıp, oy satın almaktı.

   Sadaka kültürünün temel anlayışı, genel yaşam standartlarını yükseltmek yerine; halkı fakir bırakıp, gerektiği zaman halkı kullanmaktır.

   Halkın bu kandırmacayı anlamasını önleyen de, zamanında halka sunulmuş olan ve halkı bağnaz düşünceye sevk eden “din”dir.

   AKP, o kadar çok din bezirganlığı yapıyor ki, bir o kadar da başarılı oluyor, inanılmaz kârlar elde ediyor. Hem politik / toplumsal hem de maddi açıdan.

   Patlak veren Deniz Feneri e.V.(Almanya'da e.V. her sosyal kuruluşun alması zorunlu olan bir ektir)  soygunuyla; AKP'nin ilişkisi bunu çok güzel ortaya koyuyor. Halkın saf ve güzel dini duyguları, nasıl bu kadar kalleşçe kullanılabilir? Cevabını en çok merak ettiğim soru ise; AKP bunların hesabını nasıl verecek? Yoksa yeni bir oyun mu oynanacak? Açıkçası büyük merak konusu.

   Eğer Recep her zamankinden farklı olarak bir dansöz kıvraklığıyla sıyrılamazsa… Ya her şey tüm gerçekliğiyle halka inerse? İşte bu, seçimden önce AKP'ye büyük bir darbe olur. Ancak yandaş medya nedeniyle gerçeklerin ne kadar halka inebildiği düşünülürse, bu bir hayal.

   Tıpkı Davos ve Ergenekon olaylarında görüldüğü gibi, yandaş medyanın etkisi tartışılmaz. Örneğin Davos olayında yandaş medyanın tutumunu ele alalım. RTE'yi kahraman ilan ettiler, Davos'taki tutumunu bir destan şeklinde halka sundular. Oysa Davos, bir oy toplama telaşı icraatıdır.

   Olayı şöyle ele alalım. RTE, Davos'ta büyük bir kahramanlık(!) örneği gösterdi. Din kardeşlerimizi(!) korudu. O sırada yandaş medya bunu halka büyük bir heyecan ve süslemeyle anında sunuverdi. En önemli nokta ise RTE'nin İstanbul'a dönüşüdür. RTE İstanbul'a gece yarısı döndü. Gecenin bir yarısında büyük bir AKP'li kitlesi Erdoğan'ı kahraman gibi karşıladı. Asıl ilginç olan; metronun özellikle o saate kadar açık tutulması, bedava otobüs seferleri ve yandaş medyanın canlı bağlantıları. “Bindirilmiş kıt'a” Recep'in dediği gibi; Cumhuriyet Mitingleri değil, Davos olayıdır. 

   Davos'un bir oy toplama telaşı eseri olduğu paçalarından akıyor!

   Asıl olarak, başka bir amaca hizmet eden; ancak seçimler için de pazarlanabilecek bir şey daha var AKP'nin elinde: Ergenekon!

   Ergenekon'un asıl amacı; AKP muhaliflerini etkisiz hâle getirmek. Bunun seçimlere dolaylı olarak etkisi var.

   1) Muhaliflerin sesi kısıldığından, AKP artık daha özgürce at koşturabiliyor! Çünkü muhaliflerin sesi kısıldıkça, halk daha kolay kandırılabiliyor.

   2) Telefon dinlemeleri, mekan dinlemeleri toplumun üzerine inanılmaz bir korku dalgası yayıyor. Herkeste bir “Dinleniyor muyum?” korkusu.

   Bunlar, toplumun kafasını karıştırmakta ve oy hakkını kullanırken bile bir tedirginlik yaratacak seviyede.

   Bir de olası doğrudan etkisi söz konusu. 29 Mart'tan 2-3 gün önce ya bir Ergenekon dalgası daha gerçekleştirilirse?

   AKP'nin şu ana kadarki oyunları, takiyeciliği, dolandırıcılığı, kandırmacası dikkate alınırsa bunu yapması ciddi bir ihtimal.

   Artık tüm bunlar ülkemizde her günün klasik manşetleri. Alışılagelmiş şeyler. Ne kadar acı!

   Atatürk Türkiyesi nereye gidiyor dersiniz? Neler yaşandı ve yaşanıyor bu ülkede; tam bir analizini yapmak mümkün mü? Ne kadar yara aldı Atatürk Türkiyesi? Daha ne kadar sürecek bu yıkım?!

   Atatürk Türkiyesi'nin bazı çevrelerce hedef alındığı malumunuz. Ne zaman durdurabileceğiz? Nasıl durduracağız?

   Ne zamanını bilemem, ama sanırım nasıl olduğunu biliyorum! Cevap gayet basit; kalemimizle, beynimizle, aklımızla! Atatürk Türkiyesi'ni savunmak isteyenin biricik hedefi toplumu uyarmak, toplumu bilgilendirmek olsun! Herhangi bir şekilde toplumu uyandırmak olsun, gözlerini açmak olsun! Atatürk Türkiyesi'nin insanları bu yolu izlerse kurtuluşumuz yakındır!

   İşte krizin göbeğindeki ülke Türkiye, seçimlere Ergenekonlarla, Davoslarla, Deniz Fenerleriyle, beyaz eşyalarla gidiyor!

   Adil olacak mı acaba?..

 

iletisim@politikadergisi.com

 

 

 [Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 13’te yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 13’ü indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

Yorumlar

Where are you ?

sayın kona, galiba afrikada türkiye adında yeni bir ülke var siz orayı anlatmışsınız.ben de acıdım .allah türkiye cumhuriyetini o halden saklasın.yoksa bizim ülkeden mi bahsediyorsunuz işte buna inanmam şaka değil mi.bizim ülkemizde yapılan hizmetler bu kadar inkar edilemez.bizim ülkedeki yamaç konalar terör örgütünü savunamaz.benim ülkemdeki insanlar fakirin evine giden erzaktan rahatsız olamaz.benim ülkemin insanı türkye yi onurlu bir şekilde savunan başbakanına mahalle ağzıyla recep demez.benim ülkemin insanı krizi ak partinin yaratmadığını bilir.benim ülkemin insanı davosu bir gurur diye algılar.benim ülkemin insanı başbakanın yolsuzlukların ve çetelerin ve yalancı medyanın menfaatlerine kılıç gb keskin olduğunu bilir.benim ülkemin insanı doğruyuda bilir sizi de .ben yine söylüyorum ya rüya görüyorsunuz ya da bu makaleyi afrikdan gönderdiniz.siz i de türkiye ye cennet vatanı ma birliğimizi kardeşliğimizi demokrasimizi çetelerle mücadelemizi görmeye davet ediyorum.atam nerdesin? senin kovduğun vatan hainlerini masonları, seni sevdiğini zanneden insanlar yeniden ülkemizin başına bela ediyor ve onlarla beraber senin bıraktığın eserini yıkmaya çalışıyorlar.

Sayın Dadaşlider, "bizim

Sayın Dadaşlider,

"bizim ülkedeki yamaç konalar terör örgütünü savunamaz."

CEVAP: Öncelikle terör örgütünü savunduğumu nerede gördünüz merak ediyorum açıkçası. Ergenekon davası karara bağlanmamıştır. Ergenekon TÖ hakkındaki şeyler sadece iddianame ile sınırlıdır. Hukukumuz bu davayı henüz bir karara bağlamamıştır.

"benim ülkemdeki insanlar fakirin evine giden erzaktan rahatsız olamaz."

CEVAP: Eğer evlere seçim öncesinde 'YSK'nin uyarılarına rağmen' (buraya dikkat ediniz; YSK, demokrasinin temeli olan seçimlerin denetimini sağlayan yargı merciidir) 'sosyal devlet adı altında' (sosyal devletin nasıl bir kavram olduğunu yazımda belirtmişim; “...Toplumda dengeyi, refahı, huzuru sağlayan ve koruyan, emeğe değer veren, çalışanın koruyucusu, sendikal faaliyetlerin destekçisi. Toplumda sınıflaşmayı kabul etmeyen, bireylere gelirlerini adaletli biçimde dağıtan, hukukun koruyucusu, güçsüzlerin savunucusu. Asgari yaşam seviyesini bireylere sağlamakla yükümlü bir devlet biçimidir...”) dağıtılan 'sadaka' fukaralığın çözümü değildir.

benim ülkemin insanı türkye yi onurlu bir şekilde savunan başbakanına mahalle ağzıyla recep demez.

CEVAP: İsimle hitap etmek mahalle ağzıysa yaklaşık 2 yaşımdan beri mahalle ağzı kullanıyorum. O Türkiye'yi savunan onurlu başbakan çok değil yaklaşık 1 hafta önce Davos zirvesindeki moderatör hakkında "Adama bir tane çakacaktım!" diyor. Vatandaşa ananı da al git diyor. Bu üslup modern insan üslubuysa rica edeyim beni muaf tutun ben mahalleme geri döneyim.

benim ülkemin insanı krizi ak partinin yaratmadığını bilir.

CEVAP: Haşa ne demek AKP yaratmış olur mu? Amerika dururken; emperyalist dev. Krizi AKP çıkarmamıştır. Ancak hiçbir önlem almayarak aksine, üretimi öldürüp (KİT'lerin satılması üretime en çok zarar veren etken olmuştur. Ayrıca üretim nasıl öldü diyorsanız bkz. http://yamackona.blogspot.com/2008/07/zelletirilen-trkiye.html ve http://yamackona.blogspot.com/2008/08/len-sosyal-devlet.html ) işsizliği tetikleyerek, dışa bağımlı bir ülke yaratarak krizin etkisini ülkemizde 5-10 kat daha fazla ve çabuk göstermesine sebebiyet vermiştir.

benim ülkemin insanı davosu bir gurur diye algılar.

CEVAP:
1) Orada medeni bir tavır sergilemesi gerekirdi.
2) Bunca zaman sustu da, İsrail'le kol kola gezdi de şimdi mi aklına geliverdi?
3) Orada bağırıp çağırarak ve sizin kastettiğiniz şekilde 'modern Türk insanı konuşması' yaparak ilkel bir davranış sergiledi. Benim ve daha binlerce aydının, milyonlarca Türk insanının kullandığı mahalle ağzıyla konuşsaydı belki çok daha iyi olabilirdi. Ne dersiniz?
4) Madem İsrail'e o kadar tepkili neden Kamu İktisadi Teşebbüslerini çok düşük meblaya İsrail'e satıyor, hem de en kritik konumdaki KİT'leri.

benim ülkemin insanı başbakanın yolsuzlukların ve çetelerin ve yalancı medyanın menfaatlerine kılıç gb keskin olduğunu bilir.

**: Yolsuzluk, çete, yalancı medya? En basitinden örnek vereyim. Deniz Feneri; üçü bir arada; yolsuzluk, hortumcu çete ve televizyonları Kanal 7(zaten bu kanalında Deniz Feneri olayı patlak verdikten sonra para muslukları kesildiğinden çöküşe geçmiştir; izlenimler bu yönde. ).

benim ülkemin insanı doğruyuda bilir sizi de .ben yine söylüyorum ya rüya görüyorsunuz ya da bu makaleyi afrikdan gönderdiniz.siz i de türkiye ye cennet vatanı ma birliğimizi kardeşliğimizi demokrasimizi çetelerle mücadelemizi görmeye davet ediyorum.

***Sayın Dadaşlider; merakınızı gidermek adına açıklıyorum, Türkiye'de doğdum, Türkiye'de yaşıyorum, tatile çıkmadım, bu yazıyı da günümüz Türkiye'sinden yolluyorum.

atam nerdesin? senin kovduğun vatan hainlerini masonları, seni sevdiğini zanneden insanlar yeniden ülkemizin başına bela ediyor ve onlarla beraber senin bıraktığın eserini yıkmaya çalışıyorlar.

***Eveeet, buraya kadar çok güzel geldik aradığınız cevaplara gerekli gördüğüm kendimce yanıtlarımı verdim. Ancak bu söylediğinize inanamıyorum ve sinirden katıla katıla gülüyorum. Yaptığınız terbiyesizliktir. Atatürk'ün bu ülke için nasıl bir ideali olduğunu; bu ülkeyi çağdaşlaştırmak için, gerçek demokrasi için bu ülkeden kimleri kovduğunu; bunlardan daha da temel olarak bu ülkeyi kurmak için kimlere karşı savaştığını ve hangi zihniyette bir hükümeti yıktığını bilmiyorsanız bu sizin için gerçekten çok çok büyük bir sorundur. Bilmem hiç duydunuz mu ama size NUTUK adlı bir kitabı öneriyorum. O kitabı okuduğunuz takdirde bunları öğreneceksiniz.

Rica ediyorum oturun, düşünün. Üslubunuza dikkat edin. Ayrıca en önemlisi fikirlerinize bir çeki düzen verin, sağlıklı ve dayanaklı fikirlere sahp değilsiniz. Ortaya attığınız her fikre dayanak bulmaya çalışın, eminim bulamayacaksınız.

Yorumunuza uğraştım zaman ayırdım 'dayanaklarıyla', 'kanıtlarıyla' ortaya iddialar attım. Sizden de aynı özen ve değeri bekliyorum cevabınızda.

Ayriyetten yoruma koyduğunuz başlık dikkatimi çekti de; acaba siz neredesiniz sayın Dadaşlider?

Teşekkürler,

Yamaç KONA

Sayın Dadaşlider, "bizim

Sayın Dadaşlider,

"bizim ülkedeki yamaç konalar terör örgütünü savunamaz."

CEVAP: Öncelikle terör örgütünü savunduğumu nerede gördünüz merak ediyorum açıkçası. Ergenekon davası karara bağlanmamıştır. Ergenekon TÖ hakkındaki şeyler sadece iddianame ile sınırlıdır. Hukukumuz bu davayı henüz bir karara bağlamamıştır.

"benim ülkemdeki insanlar fakirin evine giden erzaktan rahatsız olamaz."

CEVAP: Eğer evlere seçim öncesinde 'YSK'nin uyarılarına rağmen' (buraya dikkat ediniz; YSK, demokrasinin temeli olan seçimlerin denetimini sağlayan yargı merciidir) 'sosyal devlet adı altında' (sosyal devletin nasıl bir kavram olduğunu yazımda belirtmişim; “...Toplumda dengeyi, refahı, huzuru sağlayan ve koruyan, emeğe değer veren, çalışanın koruyucusu, sendikal faaliyetlerin destekçisi. Toplumda sınıflaşmayı kabul etmeyen, bireylere gelirlerini adaletli biçimde dağıtan, hukukun koruyucusu, güçsüzlerin savunucusu. Asgari yaşam seviyesini bireylere sağlamakla yükümlü bir devlet biçimidir...”) dağıtılan 'sadaka' fukaralığın çözümü değildir.

benim ülkemin insanı türkye yi onurlu bir şekilde savunan başbakanına mahalle ağzıyla recep demez.

CEVAP: İsimle hitap etmek mahalle ağzıysa yaklaşık 2 yaşımdan beri mahalle ağzı kullanıyorum. O Türkiye'yi savunan onurlu başbakan çok değil yaklaşık 1 hafta önce Davos zirvesindeki moderatör hakkında "Adama bir tane çakacaktım!" diyor. Vatandaşa ananı da al git diyor. Bu üslup modern insan üslubuysa rica edeyim beni muaf tutun ben mahalleme geri döneyim.

benim ülkemin insanı krizi ak partinin yaratmadığını bilir.

CEVAP: Haşa ne demek AKP yaratmış olur mu? Amerika dururken; emperyalist dev. Krizi AKP çıkarmamıştır. Ancak hiçbir önlem almayarak aksine, üretimi öldürüp (KİT'lerin satılması üretime en çok zarar veren etken olmuştur. Ayrıca üretim nasıl öldü diyorsanız bkz. http://yamackona.blogspot.com/2008/07/zelletirilen-trkiye.html ve http://yamackona.blogspot.com/2008/08/len-sosyal-devlet.html ) işsizliği tetikleyerek, dışa bağımlı bir ülke yaratarak krizin etkisini ülkemizde 5-10 kat daha fazla ve çabuk göstermesine sebebiyet vermiştir.

benim ülkemin insanı davosu bir gurur diye algılar.

CEVAP:
1) Orada medeni bir tavır sergilemesi gerekirdi.
2) Bunca zaman sustu da, İsrail'le kol kola gezdi de şimdi mi aklına geliverdi?
3) Orada bağırıp çağırarak ve sizin kastettiğiniz şekilde 'modern Türk insanı konuşması' yaparak ilkel bir davranış sergiledi. Benim ve daha binlerce aydının, milyonlarca Türk insanının kullandığı mahalle ağzıyla konuşsaydı belki çok daha iyi olabilirdi. Ne dersiniz?
4) Madem İsrail'e o kadar tepkili neden Kamu İktisadi Teşebbüslerini çok düşük meblaya İsrail'e satıyor, hem de en kritik konumdaki KİT'leri.

benim ülkemin insanı başbakanın yolsuzlukların ve çetelerin ve yalancı medyanın menfaatlerine kılıç gb keskin olduğunu bilir.

**: Yolsuzluk, çete, yalancı medya? En basitinden örnek vereyim. Deniz Feneri; üçü bir arada; yolsuzluk, hortumcu çete ve televizyonları Kanal 7(zaten bu kanalında Deniz Feneri olayı patlak verdikten sonra para muslukları kesildiğinden çöküşe geçmiştir; izlenimler bu yönde. ).

benim ülkemin insanı doğruyuda bilir sizi de .ben yine söylüyorum ya rüya görüyorsunuz ya da bu makaleyi afrikdan gönderdiniz.siz i de türkiye ye cennet vatanı ma birliğimizi kardeşliğimizi demokrasimizi çetelerle mücadelemizi görmeye davet ediyorum.

***Sayın Dadaşlider; merakınızı gidermek adına açıklıyorum, Türkiye'de doğdum, Türkiye'de yaşıyorum, tatile çıkmadım, bu yazıyı da günümüz Türkiye'sinden yolluyorum.

atam nerdesin? senin kovduğun vatan hainlerini masonları, seni sevdiğini zanneden insanlar yeniden ülkemizin başına bela ediyor ve onlarla beraber senin bıraktığın eserini yıkmaya çalışıyorlar.

***Eveeet, buraya kadar çok güzel geldik aradığınız cevaplara gerekli gördüğüm kendimce yanıtlarımı verdim. Ancak bu söylediğinize inanamıyorum ve sinirden katıla katıla gülüyorum. Yaptığınız terbiyesizliktir. Atatürk'ün bu ülke için nasıl bir ideali olduğunu; bu ülkeyi çağdaşlaştırmak için, gerçek demokrasi için bu ülkeden kimleri kovduğunu; bunlardan daha da temel olarak bu ülkeyi kurmak için kimlere karşı savaştığını ve hangi zihniyette bir hükümeti yıktığını bilmiyorsanız bu sizin için gerçekten çok çok büyük bir sorundur. Bilmem hiç duydunuz mu ama size NUTUK adlı bir kitabı öneriyorum. O kitabı okuduğunuz takdirde bunları öğreneceksiniz.

Rica ediyorum oturun, düşünün. Üslubunuza dikkat edin. Ayrıca en önemlisi fikirlerinize bir çeki düzen verin, sağlıklı ve dayanaklı fikirlere sahp değilsiniz. Ortaya attığınız her fikre dayanak bulmaya çalışın, eminim bulamayacaksınız.

Yorumunuza uğraştım zaman ayırdım 'dayanaklarıyla', 'kanıtlarıyla' ortaya iddialar attım. Sizden de aynı özen ve değeri bekliyorum cevabınızda.

Ayriyetten yoruma koyduğunuz başlık dikkatimi çekti de; acaba siz neredesiniz sayın Dadaşlider?

Teşekkürler,

Yamaç KONA

delisin sen bu kadar cevap

delisin sen bu kadar cevap yazmaya değmezdi ama eline sağlık ;)
güzelmiş tbrkler.

helal olsun YAMAÇ KONA !!

helal olsun YAMAÇ KONA !!

tebrikler

Sayın Kona günümüz Türkiyesinde , insanların gözünün 1-2 kahramanımsılıkla , paravan olaylarla boyanıp acı gerçeklerin gizlendiği şu günlerde, sizin gibi lafını esirgemeyen yazarların ,aydınların varlığını, biraz da olsa bu olayların arkasını görebilen insanların olduğunu görebilmek insanın içine biraz su serpiyor ama milletimizin geri kalanı bizim gibi uyanmadıkca bu günler kolay kolay geçecekmiş gibi görünmüyor..
umarım bize ikinci bir ATATÜRK'ün gerektiği günleri görmeyiz..

başarılarınızın devamını dilerim..

ÜLKÜCÜ GİBİ KONUŞAMAZ

ülkü ocaklarında bulunan gençler milliyetçidir ,atatürkçüdür ,cumhuriyetçidir ,mevcut rejimin savunucularıdır.ülkücüler ülkeyi babalar gibi satanlara ,peşkeş çekenlere karşı dik durmaya devam edecektir.türkiyedeki siyasi, sosyal gelişmelere karşı duyarlı olan milliyetçiler malum partinin yarattığı tehlikelerin farkındadır.ülkücüler hiçbir zaman ,maganda siyaseti yapanlar ile bir tutulamaz. 29 mart 2009 günü, vahim bir iktidar seçeneği olan iktidara ,ülkücüler uyarıda bulunup,sandıkta hesap soracaktır. .. ..mucahit kubi

Mücahitkubi'ye

İyi de CUmhurbaşkanlığı seçimlerinde AKP'nin destekçisi kimdi yada Türban olayında. Eğer A.Gül bugün cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyorsa bunu biraz da MHP'ye borçlu değilmi. O Ülkücüler değilmi yıllarca bu ülkede CIA'nın taşaronu gibi çalışan.
"Ülkeyi babalar gibi satanlara ,peşkeş çekenlere karşı dik durmaya devam edecektir" sözünüze de çok takıldım. Yıllarca bu ülkede bağımsız Türkiye şiarını gündeme getirenleri kimler kurşunluyordu acaba. Ülkücülerin senin dediklerini savunuyoruz demesi için önce geçmişinin hesabını vermeli.
Arasıra birkaçının 30 yıl sonra "Solcular haklıymış" (MHP Ankara il başkanı veya Ülkü ocakları eski başkanları gibi)
demesi sorunu maalesef çözmüyor.Bugün bu ülkede AKP gibi bir sorun varsa ve ülke bugünlerde bu acıları çekiyorsa bunun asıl nedenleri yıllar öncesine dayanır ve onun arkasında da kendilerine milliyetçi etiketini yapıştırıp ABD emperyalizminin kuklalığını yapanlardır. Eğer burada kendilerine ülkücü diye nitelendirenlerin yaptıklarını anlatmaya kalksam sayfalar yetmez.

AKP Lİ MECLİS BAŞKANINA NİYE OY VERDİNİZ

mhp kendi cumhurbaşkanına destek vermiştir ve mecliste oy kullanmış siyasi kaosun önüne geçmiştir.mhp aynı şekilde meclis başkanı için kendi adayına destestek vermiştir. meclis başkanı seçimlerinde akp li adaya chp destek vermiştir.mhp ye laf söyliyen chp liler ilk önce akp li adaya niye oy verdiklerini açıklamalıdır.şu andaki meclis başkanı chp destekli akpli dir.başörtüsü için mhp yi suçluyacağınıza ,oy çıkarı için kara çarşafa rozet takan baykalı suçlayın siz.ülkücüler şanlı geçmişin her zaman hesabını vermeye hazırdır,hatamız varsa buna katlanırız,teşkilat bazındaysda da görevden alınır.. ...mucahit kubi

Mücahit kubi ve CHP

Bence CHP ile aranızda fark yok. Ya hep bol keseden sallıyorsunuz. Bana ne CHP'den. Bir Kamer Genç kadar muhalefet edemiyorlar.Yani eleştirdiğiniz veya karşı çıktığınız kişilerin neyi söylediğini bir zahmet edin araştırın. Benim gözümde al MHP yi vur CHP ye ne farkı var.
Bir zahmet PD nin 13.sayısının gündemini oku CHP'nin çarşafa rozet takmasına ne demişiz onu bir öğren.
Ülkücülerin şanlı geçmişi ha. Ne geçmiş ama. K.Maraş ve Çorum katliamındaki çocukların kanları var o geçmişte.Nice yiğit ve bu vatan için hayatlarını vermiş devrimcilerin vücutlarında ABD patentli ülkücü kurşunları var. Eğer şanlı geçmişten senın anladığın buysa istemez ben almayayım orda kalsın.

KIM TUTAR YAMAC KONAYI!

KIM TUTAR YAMAC KONAYI!

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.