Türk'ün Dostu Var mı?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Türkiye’de yıllardır yaşananları ve Merhum Alparslan Türkeş’in; “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” sözünü düşünüyorum... Bana sanki Türk’ün Türk’ten başka dostu değil de hiç dostu yokmuş gibi geliyor. Hatta “Türk’ün düşmanı, Türk’ten başkası değildir” diyesim geliyor.

“Türk’ün düşmanı, Türk’ten başkası değildir”  sözüm 1980 darbesinden önce daha bir belirgindi. Birbirlerini vuran sağcı da Türk’tü, solcu da Türk’tü... Tabii ki bunları birbirlerine vurduranlar Türk değildi ama ne yazık ki bunu Türkler göremedi, göremedi...

Bunun neden böyle olduğuna dair ilk olarak Türk toplumunun yapısına bir göz atalım. Hatta toplumu oluşturan en küçük organizasyon “aile” kavramından başlayalım.

Aile doğal olarak kendini geliştirmesi ve hayata devam etmesi gereken toplumun temel taşını oluşturan bir organizasyondur. Ailenin varlığını sürdürmesi için tüm aile fertlerinin birlik olması, birbirlerini desteklemesi, gelişmesi gerekmektedir. Ancak Türk aile yapısı öyle katı kurallarla bunu yapmaya çalışır ki eğer kural çiğnenirse; aile, kuralın çiğnenmesinden değil, kuralın çiğnenmesine uygulanan yaptırım sonucu dağılır. En büyük kötülük sana karşı dışarıdan değil, içeriden gelir. Mesela evinde silah bulunduran ve kullananların %92’si silahı, ailesine dışarıdan gelen bir tehlikeye karşı değil de, kendine ya da aile fertlerine karşı kullanmıştır! Harcama yapmasını bilmeyen ve boğazına kadar borca batmış bir aile ferdi de beraberinde tüm aileyi dağılma noktasına getirir. Borcu yapan ailenin hangi ferdi olursa olsun, haciz memurları o kişinin şahsi mallarını değil, tüm ailenin kullandığı malları alır.  Böylelikle aileye en büyük kötülük, yine aile içinden yapılır.

Şimdi gelelim Türkiye’ye;

Türkiye’ye de en büyük kötülüğü yapanlar Türkiye’yi ileriye ve refaha ulaştırmaya çalışanlardan gelmektedir. Bunlar güya Türkiye için çalışmaktadırlar. Türkiye için dışarıdan borç alırlar, Türkiye için dışarıdan emir alırlar vs... Cemaatçiler olsun, ergenekoncular olsun, iktidar olsun, muhalefet olsun hep Türkiye’nin bekaası için çalışırlar. Ancak her nedense bunların icraatlerinden hep Türk halkı zararlı çıkar.

Tabii ki Türk gibi görünüp bu kurumların içine sızan Türk düşmanı kişiler de vardır. Bunlar da Türkiye’ye büyük kötülükler yapmaya çalışırlar ama bunu nedense Türk toplumu görmez ya da görmek istemez. Ancak benim anlamadığım, içinde bulunduğu Türk toplumuna açıkça hakaret eden, aşağılayan ve Türk düşmanı olduğunu alenen açıklayan bu zatları toplum olarak neden dışarı atmayız ya da atamayız? Hatta tam tersini yaparak Türk toplumunun birlik ve beraberlik içerisinde yaşamalarını telkin edenleri, bunun için çalışıp propaganda yapanları, Türk’ün açık düşmanı PKK ile savaşanları terörist ilan ederek içeri tıkarız...

 Türk toplumunda hayret verici bir yabancı hayranlığı mevcut. Bunun neden ileri geldiğini bilmiyorum. Osmanlı döneminde batılılara tanınan muazzam ayrıcalıklar yüzünden mi, daha eski zamanlardan mı, yoksa üzerinde yaşadığımız coğrafya yüzünden mi bunu bilmiyorum. Ancak şunu iyi biliyorum ki bizim toplumumuz, düşmanı bile olsa başkalarının söylediklerini çok çabuk benimsiyor. İktidar sahipleri yıllardır kendileri proje üretmeyip tüm projelerini başka ülkelerin yönlendirmesiyle yapıyorlar. Türkiye’nin bekası için çalıştığını söyleyen cemaatçileri, liderleri kendi toplumunun içinden değil de ABD’den yönetiyor vs...

Tekrar bir düşünün isterseniz... Türk’ün Türk’ten başka bir dostu var mı yok mu? Ya da ortada Türk var mı?..

 Evet... 1938 yılına kadar vardı...

Umit.Minel@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.