TÜSİAD Kendi Ayağına Kurşun mu Sıktı?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Son yıllarda terör ayyuka çıktı, tartışma konusu. Verilen her şehitten sonra TV programlarında aynı soru: “Terör neden bitirilemiyor?”

Ama ilginçtir ki, gene ortalık toz duman haldeyken, TÜSİAD’dan bir açıklama geldi “Doğuya hiç yatırım yapılmıyor. Gerekirse Apo’yla görüşülsün” minvalinde; Başbakan “Sen karışma anlamazsın bu işlerden” dedi, TÜSİAD “Verginin %90’ını ben veriyorum, söz söyleme hakkım var.” dedi.

Şunu belirtmeliyim ki, 2002’den beri belki de ilk defa Başbakan’la hemfikir haldeyim. Neden mi?

Yani bu nasıl bir mantıktır, anlayamadım. Vergi veriyorsun, ama kazanıyorsun da zaten. Onun için vergi veriyorsun. Kaldı ki, 29 Haziran’da bir TV programında Osman Altuğ Hocanın çok güzel ortaya koyduğu gibi, %2.25 gelir vergisi devlet bütçesinde ve bu %2.25’in %90’ını ödüyorlarmış.

Koskoca TÜSİAD dediğimiz kurumun ödediği vergi, devede kulak yani.

Ayrıca oldu ki, verginin %100’ünü ödüyor, devleti tamamen TÜSİAD finanse ediyor diyelim. Bu TÜSİAD’a, devleti yöneten oligarşik bir kurum gibi davranma hakkı verir mi?

Bu ülke kalkınamadıysa, sebeplerinden birisi de TÜSİAD’dır. 1974’te Bülent Ecevit iktidarını düşürmek için, mallarını piyasadan çektiklerini biliyoruz. Hükümet düşürmek için gazetelere ilanlar verdiler gene. İcraata baktığınızda TÜSİAD hiçbir yerde yok, ama lafta almış başını gidiyor.

Lâkin…

Lâfla peynir gemisi yürümüyor.

TÜSİAD’ın söylemi buram buram plütokrasi* kokuyor ve anti-demokratik bir söylemdir.

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk vatanında asırlardan beri ferdi ve hususi teşebbüslerle yapılmamış olan şeyleri bir an evvel yapmak istedi ve görüldüğü gibi kısa bir zamanda yapmaya muvaffak oldu. Bizim takip ettiğimiz yol, görüldüğü gibi liberalizmden başka bir sistemdir.

Türkiye'nin tatbik ettiği devletçilik sistemi, 19. asırdan beri sosyalizm nazariyatçılarının ileri sürdükleri fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir. Bu, Türkiye'nin ihtiyaçlarından doğmuş, Türkiye'ye has bir sistemdir. Devletçiliğin bizce manası şudur: Fertlerin hususi faaliyetlerini esas tutmak, büyük bir milletin ve geniş bir memleketin bütün ihtiyaçlarını ve birçok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak memleket iktisadiyatını devletin eline almak.” (M.Kemal ATATÜRK)

TÜSİAD’da Atatürk’ün devletçilik, milliyetçilik ve halkçılık ilkesine uymayan bir şeyler var. Demek ki bu ülkede, işadamları başıboş bırakıldıkları zaman başka başka yönlere gidiyorlar. Artık devletin ekonomiye müdahalesi elzem yani.

***

İşin ilginç yanı, ortaya çıkan durum. “Doğuya yatırım yapılmıyor” diyen TÜSİAD’ın, Doğu ve Güneydoğu’da sadece 3500 kişi istihdam ettiği ortaya çıktı.

Demek ki üzerine sorumluluk alması gereken kurum, bu sorumluluğu almıyor.

Ee, bu işler böyledir. Bir yerlere gelene kadar Rabbena, Rabbena; bir yerlere geldikten sonra hep bana hep bana.

Keşke hükümet de halkçı bir hükümet olsa da, halk namına bu söylemlerin hesabını sorsa. Ama hükümetin de soracağı hesap, TÜSİAD’ın, MÜSİAD’ın ve kendi cemaatlerinin, partilerinin çıkarlarına zarar verdiği ölçüde olacaktır. Halk adına değil, cemaat namına hesap soracaktır.

Bu sebeple filler didişirken olan gene çimenlere, yani Türk halkına olacaktır.

TÜSİAD bu açıklamayla hem iktidarın, hem muhalefetin hem de halkın şimşeklerini üzerine çekmiştir.

Bir anda herkes kavgayı bırakıp TÜSİAD’a kilitlenmiştir.

Ve durduk yerde, TÜSİAD adeta kendi ayağına kurşun çıkmıştır.

İster misiniz halk, çok büyük bir tepki göstersin TÜSİAD’a?

İster misiniz, AKP Atatürkçü çıkıversin, hesap sorsun TÜSİAD’a, yapmadığı yatırımlar için?

Olur mu, olur… Umarım olur ve bir milletin makûs talihi, tersine döner.

*Plütokrasi: Zenginlerin egemen olduğu siyasi sistem.

Asim.Us@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.