Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Devlet Denetleme Kurulu’nun Şaşırtıcı Tespitleri
- Aziz Yıldırım Niçin Tutuklu?
- Deniz Feneri'nin Savcıları Sanık, Sanıkları Müşteki...Ve Bir de Sn. Kılıçdaroğlu
- Genelkurmay Harddiskleri ve Süper Hakim
- Tuncay Özkan Başvurusunda AİHM Kararının Gerçeği
- Artık Satranç Açıktan Oynanıyor
- MİT, Özel Yetkili Mahkemeler ve Bir Diktatörlüğün İnşa Hikayesi
- Adalete Güven Duygusunu Korumak ve Onarmak Zorundayız
- Yargı Nasıl Ele Geçirildi?
- Deniz Baykal'ın Yargısı
- Şimdi Ergenekon Ne Olacak?
- PKK Terör Örgütünün Siyasal Alan ve Legalleşme Faaliyetleri (1975-2006)
- Yasal Süreç Kim Hakkında Başlatılacak?
- İSKİ ve Deniz Feneri
- Bu Ülke Olup/Bitenleri Hak Etmiyor!..
Yazıyı Üç Nokta İle Bitirme Noktası…
Elazığ [AKP] Belediyesi hakkında ihale yolsuzlukları nedeniyle İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişlerince bir soruşturma açılıyor.
Soruşturma gereği konu ile ilgili olarak bir rapor düzenleniyor.
Sonra da bu rapordaki tespitlere dayanılarak bir iddianame düzenleniyor ve 46 şüpheli hakkında kamu davası açılıyor.Sonra bu konu ile ilgili haber Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanıyor.
Daha sonra da bu haber Odatv internet sitesine aktarılarak, sanal âlemde yayınlanıyor…
Peki… Sonranın sonrasında ne oluyor biliyor musunuz?
Hayır… Eğer bilmiyorsanız asla tahmin edemezsiniz.
Bu haber Odatv hakkında özel yetkili ağır ceza mahkemesinde açılan davasının iddianamesinde de aynen yer alıyor…
Hangi nedenle?
- AKP’yi yıpratmak için yapılmış, terör faaliyetleri kapsamında, bir suç delili olarak!..
Ortada somut bir olay var.
O somut olay hakkında açılmış bir dava var.
Ve bu davanın açılmasına dayanak oluşturan Bakanlık müfettişlerinin raporunu yayınlamak bir gazeteci için suç sayılıyor.
Hem de “terör” faaliyetleri kapsamında ağır bir suç.
Cumhuriyet Gazetesi’nin haberine göre mülkiye müfettişlerinin hazırladığı bu rapor Odatv iddianamesi’nin ekini oluşturan 41 ve 42. delil klasörlerinin içinde “aynıyla vaki…”
Demek ki, yaşamakta olduğumuz ileri demokrasi sürecinde bir gazetecinin mülkiye müfettişlerinin hazırladığı bir ihale yolsuzluğu raporunu yayınlaması bir terör suçu…
O zaman savcılık niçin sadece bu raporu yayınlayan gazetecileri kovuşturuyor?
Lütfen olaya soğukkanlı ve objektif bir yükseklikten bakınız:
- Bu raporun yayınlanmış olması terör suçu ise, hazırlanması suç değil midir?..
Bir yayın organı söz konusu raporu yayınlayınca terör suçlusu oluyor da, bu rapora dayanılarak Elazığ AKP Belediyesi’nin ihale yolsuzluğu yapmış olduğu yönünde iddianame düzenleyen savcı ve o iddianameyi kabul eden mahkeme yargıçları ve asıl o raporu düzenleyen İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişleri niçin sanık sandalyesinde değil?..
Şimdi bu mahkemenin hakimleri önlerindeki suç dosyasını ne kadar tarafsız bir kimlikle sürdürebileceklerdir?..
Açılmış bulunan kamu davasının dayanağını teşkil eden raporun sadece yayınlanmış olması “AKP’yi yıpratmak için yapılmış, terör faaliyetleri kapsamında” bir suç olarak görülüyorsa, önüne gelmiş bir yolsuzluk dosyasında hakim, ne kadar tarafsız olabilecektir?
Hoşa gitmeyen kararlara imza koyan yargı mensupları ile ilgili tayinlerin öncelik taşıdığı bir ortamda yargı bağımsızlığından söz edilebilir mi?
Evet… Bu vahim gelişmenin iki önemli sonucu mevcuttur:
1.- Basın özgürlüğü açısından olay vahimdir, ürkütücüdür ve özgürlüklerin sürüklendiği noktanın nesnel fotoğrafını oluşturmaktadır.
2.- Yargı bağımsızlığı açısından olay vahimdir, ürkütücüdür ve adaletin sürüklendiği noktanın nesnel fotoğrafını oluşturmaktadır.
Bir ülkede özgürlüğün ve adaletin fotoğrafları birbirine tıpa tıp uyuyor ve aynı vahim ve ürkütücü noktayı işaret ediyorsa… [bu yazıyı da bu aynı noktaya iki nokta daha ilave ederek bitirmek en doğru karardır, sanıyoruz.]
Faruk HAKSAL
faruk.haksal@politikadergisi.com
- Faruk HAKSAL içeriği
- 10118 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder