Yeni Anayasanın Felsefesi Üzerine

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Mert ELEKÇİ

     Yeni bir Anayasa’nın yapılacağı konusunda hepimizin hem fikir olduğunu düşünüyorum. Bu yazı da teknik konulardan daha çok, bu yeni anayasanın felsefesi üzerine olacak tabii olarak...


<?xml:namespace prefix = o /> 


    Anayasa felsefesinin günümüzdeki amacı nedir? Zaten birkaç yüzyıldır belli olan amaçları arasında öncelikli olanlarını seçmektir kanaatimce.


    19. yy’da monarşinin artıklarını temizlemeye çalışan anayasalar, ulusal devletlerin ortaya çıkmasına büyük katkı sağlamıştı. 20. yy’ın hemen başında ise son artıkların I. Dünya Savaşı ile birlikte tarihe karıştığını savunmak çok yanlış olmaz. Ancak bununla birlikte 1980’li yıllara kadar devam edecek olan başka bir despotluğun, yani diktatörlüğün ortaya çıkmış olması ayrı bir ilginç konudur. Bu diktatörlerin ortaya çıkmasında şüphesiz ki, dönemin anayasaları önemli bir rol oynamışlardır. Kuşkusuz aklımıza Almanya’da iktidara gelen Nazi Partisi geliyor. O dönem Almanyasının, en revaçtaki üç partinin görüşlerini sosyalist, sosyal demokrat ve nasyonal sosyalist diye ayırabiliriz. I. Dünya Savaşı’ndan ağır bir yenilgi almış olan Alman halkının kendisine çok yabancı sosyalist görüşü ya da ezilmiş duygularına hitap etmeyen sosyal demokrat görüşe, o dönemde nasyonal görüşe verdikleri desteği vermemesi mantıksız gelmiyor. Nitekim her seçimde oy oranını yükselterek daha fazla sesini duyurma olanağı yakalayan Hitler’in dönemin çoğunlukçu demokrasisini kullanmadığını kimse söyleyemez.



   İşte tam da bu yüzden İkinci Dünya Savaşı sonrasında anayasalar daha çoğulcu sistemler geliştirme eğilimlerinde bulunmuşlar, bununla birlikte İnsan hakları söylemlerini geliştirmişlerdir. Anayasa yargısı denetimi yaygınlaşmıştır.


 


  Burada yapılması gereken çok önemli bir tespit var;


 


    Özellikle 1970’lerden itibaren İnsan Hakları’nın var olabilmesinin en önemli şartı, çoğulcu sistemlerde görülmektedir. Ancak hepimizin bildiği gibi çoğulcu bir demokrasinin varlığı için temel şart, sosyal haklar ve dolayısıyla da ekonomik hakların varlığıdır.


 


  Günümüzde ekonomik istikrarı yıllardır yakalayabilmiş olan ülkelerin halklarının, sosyal haklar yoluyla hak taleplerini gerçekleştirmede çok fazla sorun yaşamadığını görmekteyiz. Oysa ki, daha çoğulcu bir anayasanın ekonomik ve siyasi bir istikrarı  getiremeyeceği savunulmaktadır. Bu durum, bu savı doğru çıkartmakta mıdır?  Ekonomik istikrar, sosyal hakların tetikleyicisi midir? Yoksa sosyal ve kültürel haklar, uzun vadede ekonomik istikrarın geleceğinin habercisi midir? Bu uzun vadeyi düşünecek olursak, kitleler ne kadar sabırlıdır?


 


 


    Anayasaların uluslararasılaşması tezinin daha uzun yıllar tartışılacağını öngörürsek, devlet, otorite- insan hakları arasındaki dengeyi, böyle bir kısır döngüyle nasıl başarabilecektir?


 


    Yeni anayasamızdan önce yapmamız gereken, sanıyorum ki doğru hamlelerden önce, doğru soruları sormak olmalıdır.


 


    Ekonomik istikrarı, siyasi istikrar, çoğulcu demokrasi, sosyal ve kültürel hakları da gerektiği gibi uygulayarak nasıl sağlayabiliriz? Bunun için nasıl bir sisteme ihtiyacımız var?


 


    Bugünkü önceliklerimiz neler?


 


    Saygılar...


 


Mert ELEKÇİ


iletisim@politikadergisi.com


 


 


 

Yorumlar

Tercih hatası

Almanya’da ki koşullar Ülkemizde mevcut mu ki Örnek gösterdin Suriye örneği daha yakın olmazmıydı.

teşekkürler...

Orada konu Almanya ve Türkiye'nin benzerliği değil. Ben sadece, bir Anayasa'nın dönemini taşıyamamasının sonuçlarına örnek olarak Almanya'nın 20'li yıllarını gösterdim.

saygılar...

Sayın Mert ELEKÇİ, mevcut

Sayın Mert ELEKÇİ, mevcut anayasanın neden değiştirilmesi gerektiğini düşünmeden, Bu anayasa neden değişmeli? diye düşünmeden, yeni anayasa yapmaya kalkmak, tarihi tekerrür ettirmekten başka bir işe yaramaz!
Netekim yaramamıştır.
Seksen iki anayasasını yapanlar, bunu düşünmeden güya yeni anayasa yapmışlardır. Aslında hiç bir şey yapmış değillerdir!
Yeni anayasa yapabilmek için, yaptığın anayasanın yeni olması için, mevcut anayasada kötülüğün nerede olduğunu düşünecek bulacaksın. Bunu yapabilirsen yeni bir anayasa yapabilirsin. Bunu yapamazsan yaptığın anayasa yeni olmayacaktır!
Peki bunu düşünen var mı? Bunu düşünen bir adam hiç bir partide yok! Ama her partide yeni anayasa yapılmalı diyen gerzekler var!
Başkanlık yarı başkanlık konuşulur durulur güzel ülkemde.
Atmış sendir uyguladığı sistemin neden işlemediğini anlamamış adamlar bunu anlamadan, başkanlık sisteminin ülkede başarılı olacağını savunurlar.
Başkanlık sisteminin başarılı olacağını savunan bu gerzeklere sormak isterim. atmış yıldır uygulanan sistemin neden işlemediğini anlamamışken, başkanlık sisteminin başarılı olacağını nasıl anlayabildin? Bu mümkün mü?
Yok böyle bir şey!
Bu anayasa ile olmuyor diye bir ülkenin anayasası değişmez!
Bu anayasa hatalı, kusurlu diye anayasa değişir. Anayasanın değişmesi gerektiğini söyleyenler bu anayasanın hatalarını, kusurlarını konuşmuyorlar, bunu tartışan yok! Bilinen bu anayasa ile olmadığıdır. Bu kafa ile anayasa değişmez! Değişse de faydası olmaz!
Bana sorulacak olsa, ben bu anayasa ile neden olmadığını söyleyebilirim.
Şunun için olmuyor: Bizim anayasalarımızı yapanlar cumhuriyet anayasası yapmak üzere oturup, saltanat anayasası yaparak işlerini bitirmişlerdir! Demokratik rejimler sistematik olmak durumundadırlar. Anayasamızı yapanlar rejimin adını cumhuriyet, sistemini ise saltanat olarak düzenlemişlerdir!
Cehaletin hangisini sayayım? Kuvvetler ayrılığı deniliyor; hükumetin yürütme olduğunu anayasaya yazacaksın. Tam bir kepazeliktir bu! Bunu profesörler anayasa hukukçusu anlayamaz! Çünkü bozuk bir anayasanın olduğu memlekette her şey ona göre biçimlenir. O profesörün okuduğu kitaplar derslerde anayasaya göre biçimlendiği için profesörün hukukçunun bilgisi de doğru olmadığı için fakat o bildiğini doğru bellediği için anayasadaki yanlışı mümkün değil anlamaz! Dağdaki çoban anlar memleketin mekteplerinde okumuş adam bunu anlamaz!
Kimse demez bu memlekette; Hükumet yasaları düzenler, bakanlar yasalara oy kullanır, çünkü onlar yasamadır. Nasıl olur da anayasada hükumetten yürütme diye bahsedilir diyen olmaz güzel ülkemde. Birileride bu ülkede Kuvvetler ayrılığından falan bahseder...
Anayasanın yasama dediği ile yürütme dediği aynı şeyler sen hangi ayrılıktan bahsediyorsun arkadaş?!
Rejim, su katılmadık saltanattır. tek fark sultanlar seçimle iş başına geliyor fark budur. Birileride bu ülkenin rejiminin cumhuriyet olduğunu sanıyor iyi mi?! Bu gün ülkeyi yöneten nesil, okula bir alfabe ile başladı o alfabenin ilk sayfasında şöyle yazardı; "Uyu uyu yat uyu." ne tesirli öğütmüş ki, doymadı milletim uyumalara uyutmalara. iyi uykular milletim, uyandıkça da yaşasın cumhuriyet diye bağır ortalıkta, sen rejiminin hiç bir zaman cumhuriyet olmadığını anlamadan kal. Birileri rejiminin cumhuriyet olmadığını söylerse en alafranga küfürlerle söv ona imi?

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.