"Yeni" CHP'ye Niçin İhtiyaç Büyüktür ?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Biri Atatürkçü Düşünce Derneği, diğeri Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği…
Açıp okuyun tüzüklerinde yazılı olan “amaç” maddelerini…
Her biri, ötekisinin tıpkısının aynısı…
Ama gelin görün ki, günlük pratiğin içinde ortaya konanlar, ne yazık ki birbirlerinden oldukça farklı.
Ulusal düzlemde işler nasıl akıp gidiyor, bilebilecek konumda değiliz. Ama bazı yörelerde durum, hayli ilginç ve hatta acıklı…

Her iki derneğin de temel amaçları birbiri ile tam anlamı ile örtüşüyor.
Her iki dernek de cumhuriyetin kazanımlarını ve Atatürk ilkelerini baş tacı etmiş, bağımsızlıktan ve laik bir hukuk devletinden yana…
Ama ADD, bir siyasi partinin arka bahçesi olarak kendisine verilen "görev"leri yapmakla günlerini tamamlıyor...
Üstelik bu siyasi partimiz, geniş tabanlı bir halk örgütlenmesinin başını çekmek durumunda olan temel bir örgüt… Ama Anadolu’nun bazı ilçe ve beldelerde yürürlükte olan pratikte Atatürkçü Düşünce Derneği’nde aktif olarak faaliyet gösterebilmek “bazı” üyelere adeta yasaklanmış bir halde.
Hatta bırakın ADD içindeki çalışmalara katılabilmeyi… Örneğin bu satırları karalamakta olan biz, söz konusu derneğe üye olma hakkımızı bile yıllar süren bir mücadele ve “bekleyiş” sonunda elde edebildik…
Bu niçin böyledir?
Niçin ülkemizde ortak bir mücadelenin içinde omuz omuza olması gereken insanlar bir araya gelip, güçlerini birbirlerine katabilecekleri ortamlara ulaşmakta zorluk çekmektedirler?
Bu insanlar niçin özgürce ve rahat bir ortamda birleşerek emperyalizme karşı hep birlikte bir mücadele verebilecekken, Cumhuriyetimizin değerlerini hep birlikte savunabilecekken, güçlerini, önlerine konan naylon engellerle uğraşmaya harcamak zorunda bırakılmaktadırlar?  Niçin?
İnsanları, örgütleri ve düşünceleri ortak bir hedef doğrultusunda birbirleri ile kaynaştırmanın önüne geçilmesi kimin işine yaramaktadır?
Güçlerimizi birleştirmek yerine, onları gereksiz meşgaleler içinde yitirmemizden kimler yararlanmaktadır?
Bir araya gelerek emek, enerji ve düşüncelerimizi birbirine eklemeden ve gerçek anlamda güçlerimizi birleştirmeden ülkemizin içine yuvarlandığı bataklıktan çıkabilineceği düşünen bir Tanrı’nın kulu var mıdır?..
Cumhuriyet Halk Partisi tavanda önemli ve anlamlı adımlar atmaktadır…
Umudumuz, söz konusu adımların, Türkiye gerçeği içinde önemli bir konumu olan CHP’nin tabanında da gözle görülür bir etki uyandırmasıdır…
CHP içindeki yenileşme hareketini bizler, Cumhuriyet değerlerine bağlı olan halkın tümünü kucaklayan; sadece siyasi söylemlerde değil, hayatın içinde de birleştirici olabilen bir "yenilik" olarak görmek istiyoruz…
Bireysel hırsları değil, toplumsal amaçları idealize eden, hoşgörülü, özverili, birleştirici bir insan profili ve keskin, ödünsüz bir devrimci yapı…
Türkiye halkının beklediği ve özlemini duyduğu CHP budur…
Ama bu CHP’ye aslında “yeni” demek de pek doğru değildir.
Çünkü CHP, bir “fırka” olarak kurulduğu ilk günlerinde işte böyle bir siyasal örgüttü…
Demek ki en doğru tanım, özüne dönen CHP demektir…
Özüne, esasına, devrimci niteliğine ve ALTI OK’una yeniden kavuşan “yeni” CHP…
Haa… Bütün bu tanımlamalar gerçekten doğru mudur?..
Doğru çıkmasını umuyoruz; öyle istiyoruz… Ve CHP’nin ayağına Mustafa Kemal’in çizmesini giymesini diliyoruz, bekliyoruz…
 
 
 
Faruk HAKSAL
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.