Yeni Hedef Sosyal Devlet

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Türban, AKP’nin kapatılma davası gibi konular arasında kaynayan çok önemli bir konu var: “Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı”

   Kısaca bu tasarıya göz atalım.

   Ne diyor bu tasarı?

   Emekli olabilmek için gereken prim ödeme zorunluluğu 7000 günden 9000 güne çıkarılacak diyor.

   Emekli maaşları %25-30 düşecek diyor.

   Emeklilik yaşı 65 diyor.

   Parasız sağlık hizmeti verilmeyecek diyor.

   Çiftçiye, üreticiye destek yok diyor.

   Açın bakın, internette hepsi mevcut. Burada maddeleri tek tek yazmaya lüzum yok.

   Neden yapılıyor tüm bunlar? IMF istedi diye…

   Nedenini bırakalım da şimdi… Asıl bunlar olunca ne olacak, ona bakalım.

   Memurumuz işini bilirdi ya, artık işçimiz de bilecek.

   Yurttaşın devlete karşı hiçbir güveni, devletten yana hiçbir güvencesi olmayacak.

   İnsanlar dini olsun/olmasın cemaatlere sığınacak. Herkes iktidar yardakçılığı yapmak zorunda bırakılacak.

   Sadaka dağıtılır gibi yardım dağıtılacak. Kimse yumruğunu masaya vuramayacak.

   Sağlığın hiç önemsenmediği bir ülkede emeklilik yaşı 65 olur mu? Sen doğudan batıya, kuzeyden güneye insanlarına kusursuz sağlık hizmeti veriyor musun? Hayır. Peki, Türkiye de 65 yaşını gören şanslılar daha kaç yıl huzurlu emeklilik yaşayabilecek. Diyelim ki; vatandaşın sağlığı yerinde, 250 Lira ile ev kirası mı ödeyecek, çocuğunu mu okutacak, karnını mı doyuracak?

   Neymiş efendim, var olan haklar korunacakmış. Başbakanımız bize çocuklarınızı boş verin, diyor. Üstelik üç de çocuk yapın diyor. 200 küsur Lira… Üçüne de yeter evvel Allah!.. Çocuğu veren Allah, çocuğun rızkını da verir.

 

   Şimdi gelelim, bunun karşısında ne yapılabilir? Buna benzer tasarılar Fransa’da ve Yunanistan’da da gündeme geldi ve ortalık ayağa kalktı. İşçiler, emekçiler, memurlar ayağa kalkmalı. Ülkenin kaynakları sömürülürken alınan 435 YTL’lik asgari ücrete “şükür” denmemeli. Bu ülke sıfırdan -hatta sıfırın altından- bu günlere geldi. Nasıl geldi? Eller taşın altına sokuldu. Borçlar kapatıldı, sanayileşme gerçekleşti. Kimseye “ananı da al git” denmeyip, köylü efendimizdir dendi. Okullar açıldı köylerine. Kimse cebini doldurmak için uğraşmadı. O Büyük Atatürk’ün öldükten sonraki mal varlığına bak, göreceksin! Gazi, hiçbir işini mal hırsıyla yapmamış. Ama bugünkü yönetim, göz göre göre milletvekillerinin emeklilik aylığını arttırırken, sen 435 YTL’ye eyvallah diyorsun, emekçi kardeşim. Çocuklarına un, bal, pastörize yumurta akıtırlarken sana sadaka veriyorlar. Din diyerek, etnikçilik yaparak seni uyuturlarken sen “yaşıyoruz, çok şükür” diyorsun. Mart da serindir, eylül de… Ama martın ardı çiçeklerdir, bahardır. Bu gidişin sonu kara kıştır, güzel kardeşim. Fedakârlığın çocuklarına sahipsiz bir vatan bırakmak için mi? Hâlbuki dedelerin çocuklarına güven dolu bir ülke için fedakârlık yapmıştı. Sen cemaatlerin, vakıfların, Coca-Colaların seni biraz daha sömürmesi için mi fedakârlık yapıyorsun? 

   Sendikasız kardeşim, şapkanı önüne koy ve düşün: “Biz kaç kişiyiz?” Onların işini yapan sensin. Oy veren sensin. Telefonlarını bağlayan sensin. Kırmızı halılarını seren sensin. Yedikleri balıkları tutan sensin. Sen hâlâ çocukların için sustuğunu söylüyorsun. Madenlerin sömürülüyor, çevren kirletiliyor, ülkeni iç savaşa sürüklüyorlar ve çocuklarına açlık vaat ediyorlar. Bugüne kadar kendini düşünmedin. Yine düşünme! Çocuklarını düşün! Safsataları bırakıp sadece gerçeğe yönel.

   Paran mı yok? Atatürk’ün de yoktu. Ama o Çanakkale ve İstiklal Harbi’nde yedi düvele baş kaldırdı.

   Sustururlar mı seni? Atatürk’e idam fermanı çıkmıştı. Ama o yılmadı, kime güvendi? Olması gerekene… Doğruya, vicdanına…

   Örneğin mi yok? Örneğin Atatürk! Atatürk’ün örneği yoktu, belki hiç kimsenin O’ndan umudu da yoktu. Senin var!

   Derhal sendikalaş, partilere gir. CHP’ye gir. Sen sol partisin bana yardım et, de! Diğer partilere gir, baskı yap! Sendikana baskı yap! Başkasından bekleme, sen yap! 435 Lira ücretinden, hastane kuyruklarından, seçimden seçime evinin önüne atılan kömürden başka kaybedecek neyin var? Cumhuriyetine dokundurtma, saltanatlarına dönmesin bu devran! Laikliğe dokundurtma, kutsallarla seni ve çocuklarına sömürmesinler! Hukuka dokundurtma, keyiflerine göre her şeyi yapamasınlar! Sosyal devletine dokundurtma, çocuklarının geleceğini tarikatlara bırakma!

   Kazanacağın gelecek var. Geriye onurla bakabilmek için bir fırsatın var. Belki de son fırsat!

 

   AKP cemaatler aracılığı ile sulandırarak laikliği, kafasına göre hareket ederek hukuku, demokratik (daha doğrusu seçimsel) krallıklara demokrasiyi ve şimdi de sosyal devleti siliyor.

   Cumhuriyet bir kez daha tehlikede!

 

emrah.ozdemir@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.