Yeniden Yargılama Meselesi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Balyoz davasında yeniden yargılama isteği reddedilmiş. Açıkçası şaşırılacak bir durum değil. İktidar can ortağı cemaat ile öyle bir kapıştı ki, artık bu işin sonu ikisinin de bitmesine gider. İkili oyunlar, çoklu oyunlar, seçim oyunları, halka kumpas oyunları birbiri ardına sergileniyor. Ancak filler tepiştikçe olan çimlere oluyor.

Şu yeniden yargılanma komedisine bir bakalım. Bilindiği gibi başbakan ve başdanışmanının dehşetengiz konuşmaları sonucu birçok kesim acaba yeniden yargılama olur da adalet yerini bulur mu diye umutlanmadı değil. “Dehşetengiz” diyoruz. Zira o konuşmalarda başbakan tarafından anlatılanlar birer itiraf niteliğindedir. On bir yıldır iktidarda olacaksınız, koalisyon ortağınızın yaptıklarından haberiniz olmayacak. Böyle bir şey olabilir mi? Bu söylemlerinize kim inanır?

Yeniden yargılanma talepleri gündeme gelince kanun gereği başka bir mahkeme heyetinin talebi inceleyip karar vermesi gerekirdi. Bu iş için yeni bir heyet oluşturuldu. Bu heyetteki yargıçlar kimdi dersiniz? Bildiniz. O mahkûmiyet kararını verenlerdi. Yani başbakan bir yandan sanki hidayete ermiş gibi yapıp, timsah gözyaşı döküyorken kararın bu çıkacağını da biliyordu.

Hesap belliydi. Kendi çocuklarına ve dolayısı ile kendilerine uzanan eli tü kaka edecek ya, paralel devlet diye bir şey ortaya attılar millet de inandı. Aynı hâkimlerden heyet oluşturmak, sizin kararlarınıza inanıyorum demekti. Bir yandan ABD planı ile esir edilen ordu mensuplarının esareti devam edecek, diğer yandan birileri “bak, paralel devlet yapısı beni bile dinlemiyor”denerek halktan prim toplanacak. Hiç de zekice değil. Böyle bir planı ancak bunlar yapabilirdi.

ABD planlarının, çeşitli ülkelerde ve bizdeki uygulamaları gösteriyor ki, zindanda yatanların affı meselesi bir seçim yatırımı olacaktır. Esir tutulanlar üzerlerine atılı suçları kabullenip pişmanız deselerdi, çoktan bu plan uygulanmaya başlamıştı bile. Onların hiçbir şekilde suç kabul etmemeleri başbakanın elini kolunu bağlıyor. Üstelik bir politik zaferden daha mahrum ediyor.

Bizdeki bir kısım hep uyur ile bir bölüm haksız kazancının elinden gidebileceğini düşünen şark kurnazı dışında herkes biliyor ki, küresel çetenin başbakanla, AKP ile ve cemaat ile işi şimdilik kaydı ile bitmiştir. Cemaat her zamanki gibi başka operasyonlarda kullanılmak için çıktığı deliğe gönderilecektir. AKP ise birçok örneği gibi siyaset çöplüğüne yollanacaktır. Tabii başta başbakan olmak üzere bir kısım emirleri kendi kişisel çıkarları için uygulayanlar bir dahakilere örnek olması için cezalandırılacaklardır. Avrupa savaş suçları mahkemesinde davalar açılmaya başlanmıştır. Yani ülkeden kaçmak pek bir işe yaramayacaktır. İçerde ise sırf bu yeniden yargılanma isteğine verilen red cevabı bile koalisyon ortağının yargıçlarının ellerini ovuşturarak beklediklerini gösteriyor.

Ne kadar acıdır ki, dilinden dini, Allah'ı düşmeyenler “Yargıladığınız gibi yargılanmadan bana döndürülmeyeceksiniz.” kuralını bilmiyorlar veya işlerine öyle geliyor.

Önümüzdeki dönem son derece dikkat edilmesi gereken son dönemdir. Yerel seçimlerde garanti olsun diye CHP adına İstanbul için Sarıgül, Ankara içinse Mansur Yavaş aday gösterildi. Bunların Atatürk’ün partisi olan CHP ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Ama efendiler Erdoğan’ı kesin gönderebilmek ve sürprize yer bırakmamak adına bu kararı almışlar ki, Kılıçdaroğlu ABD ziyaretinden döner dönmez bu isimleri açıkladı. Görülen o ki bu yerel seçimlerin kesin galibi CHP olacaktır. Ondan sonra genel seçimlere kadar yolsuzluk dosyaları, ses  bantları havalarda uçuşacak; bu itibar erozyonuna ilave edilecek ekonomik darbeler sonucu CHP iktidar olacaktır. Yine bizim şahsi kanaatimiz, Kılıçradoğlu’nun Gül’den boşalacak Cumhurbaşkanlığına aday olup kazanacağı yönündedir. Tabii ki Sarıgül de hızla parti başkanlığına ve ardından da başbakanlığa gelecektir. ABD'nin uzun yıllardır yaptığı ve uyguladığı planları inceleyince bu tür bir düşüncenin hiçte olmayacak görünmediğini görüyoruz.

Çünkü, ABD'nin BOP projesi tutmamış ve küresel çetenin de baskısı ile ılımlı İslam modelinden vazgeçilmiştir. Şimdilerde ABD düşünce kuruluşlarında dillendirilen, “laik, demokratik, insan haklarına ve hukuka saygılı” bir Türk hükümetinin ABD çıkarlarına daha uygun olacağı şeklindedir.

Eğer çeşitli düşünce fırtınalarına kendi gözlem ve düşüncelerimizi de ekleyince ortaya çıkan bu durum gerçekleşirse ne olur?

Önümüzdeki dönemde badem bıyıkların, ütüsüz pantolonlarım, açık yakaların, türbanın modası biter. Yerine kadınlarda açık baş ve tayyör, erkeklerde kravat ve ütülü pantolon moda olur. İlle bıyık diyenler bademleri uzatır artık. Değişen başkaca hiçbir şey olmaz. Belki de ABD Türkiye’nin ilk harcını koyan, gelişmesine ön ayak olan CHP ye ülkeyi böldürtür. Bu da batının Türklerden alacağı kesin bir intikam olur ki, hiçbir batılı devlet buna karşı çıkmaz.

Bu itibarla önerimiz, CHP içinde mevcut vatansever, Atatürk ilke ve inkılâplarına sadık milletvekilleri hiç vakit kaybetmeden, yerel seçimler arkası istifa ederek yeni, gerçek Atatürkçülerin oluşturacağı bir parti kurmalıdır. CHP nin iktidarı kazanmasını engellemek için her şeyi yapacak olan AKP nin bu partiye istemeyerek de olsa çok faydası olacağını düşünüyoruz.

Bu şekilde iktidar olamasalar bile mecliste en azından ciddi bir muhalefet ve yarın için umut ışığı olur.

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.