Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Sabun!
- Go Home Türkiye!
- Örtülü Özgürlük
- Edep Ya Hu! / (Akrostiş)
- Sincap Üzerine Tefekkür Eyleyebilme Yeteneği...
- "Bakan" Değil Gören Lazım Bu Memlekete!
- Bastırılıyoruz!
- Aziz Nesin Niçin Haklıydı?
- O Musibet!..
- 10 Kasım'ın Hesabı
- Aziz Nesin Kimleri Kast Etti?
- Çünkü Arınamazsak, Çünkü Çoğalamazsak, Çünkü Birleşemezsek...
- Ekmek = Nan
- Öğrenilmiş Çaresizliklerimiz
- Niçin Helva Yapılamıyor?
Yenilikçi Muhafazakar "Liberal" Değişim Modeli



Siyaset yapmaktaki amacınız, “politikacı” olmak ve bu yolla da bir baltaya sap olarak, ekmeğinizi kazanmaksa, o sapı elinde tutanların maşası olmaktan kurtulamazsınız… Ve her yol mubahtır sizin için; her yön makbul… Gayeye doğru yönelen her yol da meşru…
Günümüzün politika stratejilerinin kuramsal kaynaklarından birisini oluşturan Makyavelli denen hazret, böyle buyuruyor…
Hele hele bu ekmeğini kazanma meşgalesini meslek haline dönüştürüp, kitabına uygun bir biçimde Sam Amca’nın yöntemleri ile yürütüyorsanız, çağımızın “Toplum Mühendisleri” dünyasına hoş gelirsiniz; ama bittabi, boş gelirsiniz…
Ama “boş” olmanın sizin için ne önemi vardır ki?..
İşin ucunda kutluk var mı?.. Var
Cukka var mı?.. O da var.
O zaman koyverin gitsin:
- İnsanlığın lüzumu yok!..
Toplum mühendisliği kavramı “made in USA” patentli çağdaş bir gerçekliktir.
Kahrolası bir gerçeklik!..
Bu tür mühendislerin işi, insanı devşirmektir; bilincini yoğurmaktır; yönlendirip, eritmek; istenen yöne doğru eğip, bükmektir…
Toplum içinde, efendilerine itaat eden birbirinin fotokopisi insanlardan oluşan yığınlar üretmektir
Birbirinin fotokopisi, “ha deyicinin, hık deyicisi,” sormayan, sorgulamayan insan müsveddelerinden oluşan kuru bir kalabalık…
Bu işi becermek için küfeyle para alırlar mühendis kartvizitli insan öğütücüleri…
Ve önce cilalı kavramlar üretirler.
Eskimeye yüz tutan işe yarar söylemlerin tozunu alırlar…
Gerçeğin kıyısına dahi uğramayan sanal gerçekler yaratırlar…
Reklâm arenası, onların üretim araçlarının istif edildiği mekânlardır.
Boya, cila ve karalama onların en önemli silahlarıdır…
Örneğin, yenilik sözcüğünü alalım ele… Mesela, değişim sözcüğünü koyalım yanına… Ve şöyle bir düşünelim:
Halinden memnun olmayan insanlardan oluşan toplumlar için olağanüstü cazip kavramlardır bunlar…
Halinden memnun olmayan kişi, yenilik ister; değişim ister…
Yoksuldur, yoksulluktan kurtulmak ister… Orta hallidir, bir sınıf daha atlamak ister… Arabası eskidir, yenisini almak ister…
İşte, “yenilik ve değişim” denen bu iki kavram bütün bu özlemleri kucaklar, kapsar e içerir…
Bu iki cilalı kavram, halinden memnun olmayan her kişinin gönlünde farklı izlenimler doğurur; değişik umutları uyarır…
Dikkat etmişsinizdir herhalde…
Tayip Erdoğan ve ekibinin siyaset sahnesindeki sivrilişlerinin ilk büyülü kavramı “yenilikçi” idi…
Bugün kitleleri etkileyen cilaları ise, “değişim”dir…
Oysa onlar kendilerini, “muhafazakâr” olarak tanımlamaktadırlar…
Şeriat düzenini hedeflemiş bir yenilikçi kadro…
Muhafazakar, yani, ideolojik olarak değişime karşıt olanların oluşturduğu, değişimci bir ekip!..
Yanlış mıdır yaptıkları?.. Hayır, asla…
Tutar mı, peki?..
Tuttuğu kadarı bile bu ülkenin altını üstüne getirmeye yetti…
Peki, bu uyduruk/ yutturmaca politika katakullisi böylece devam edecek midir? Yerseniz, evet!..
Yemezseniz, hayır!..
İşte bu nokta, “sözün bittiği” yerdir…
Bundan sonrası sizlere bağlı!..
Faruk.Haksal@PolitikaDergisi.com
LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
www.soruyusormak.com
www.dnm-ler.com
www.kitlecizgisi.com
- Faruk HAKSAL içeriği
- 13994 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder