Yerel Seçim Ankara

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

   DOĞMA BÜYÜME bir Ankaralı olarak; yaklaşan yerel seçimler öncesi Ankara Büyükşehir Belediyesi başkanlığı için iddialı olabilecek adayları tanıtıp, genel anlamda bilgileri verdikten sonra değerlendirmelerimi sizlere sunacağım. Öncelikle, son anketlere göre iddialı olan üç adayımızı sizlere sunalım.

 

   Mansur YAVAŞ (MHP):

   Mansur Yavaş, çoğunuzun bildiği üzere; iki dönemdir Beypazarı Belediye Başkanlığı yapıyor. İkinci döneminin sonunda Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne başkan olmak için adaylığını koydu. Mansur Yavaş’ın adaylığı; yerel seçimlerde, Ankara’da pek başarılı olamayan ve son seçimde yüzde 4,5 oy alarak yerle bir olan Milliyetçi Hareket Partisi tabanını da heyecanlandırdı.

   Kısaca bilgi vermek gerekirse, Yavaş; 1955 Beypazarı doğumlu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, avukattır. 1989’da Belediye Meclis üyesi olarak başladığı belediyecilikte; iki dönemdir Beypazarı Bld. Bşk. göreviyle büyük deneyim ve başarı kazanmıştır.

   Mansur Yavaş, başkanlık döneminde “çevre”ye dönük ödüllerden, kültürel ödüllere kadar birçok ödül almıştır. Halkla beraber uygulama yöntemi izlemesi de takdire değer.

   Mansur Yavaş deyince en çok akla gelen; Beypazarı’nın tarihsel dönüşümüdür. Unutulmuş, kenara itilmiş bir kenti, kültürel turizm açısından “çekici” bir yer hâline getirdi. Beypazarı’na Hiç turist gelmezken; son verilere göre, 400 bin civarı turist gelmeye başladı. Bu, gerçekten büyük başarıdır. Beypazarı evlerinin inanılmaz dönüşümü de Mansur Bey’in büyük başarısıdır.

   Mansur Yavaş’ın Ankara vizyonu da genelde kültürel dönüşümler üzerine. Yavaş’ın “Ulus Projesi” bence değerlendirilmesi gereken bir proje. Kenti yönetecek adayın, kentin tarihi konusunda bilgili olması ve tüm açılardan (altyapısal, toplumsal, kültürel vd.) kent yönetme vizyonuna sahip olmalıdır. Yavaş’ın diğer projeleri, her belediye başkan adayının çantasında bulunması gereken projelerdir. (Ayrıntılar için www.mansuryavas.com.tr adresine bakılabilir.)

   Mansur Yavaş’ın artı özelliklerinden birisi de centilmence yarışmaya çalışmasıdır. Ankara’da bu aralar revaçta olan, “belden aşağı vurma” hastalığına kapılmamış olması sevindiricidir; kendisine bu, yapılmasına rağmen.

   Mansur Yavaş’ın Beypazarı gibi küçük bir ilçeden gelip, Anakent Belediyesi başkanlığını talep etmesi; bazı çevrelerde “vizyonunun yetmeyeceği” kuşkusunu uyandırdı. Yavaş, bu konuda “küçük bütçeli bir yeri yönetmek daha zor” şeklinde bir savunma yapıyor. Bir Ankaralı olarak, içtenlikle söylüyorum; Melih Bey’in vizyonu çok mu genişti? Bunun yanıtını kendimce çok net biliyorum; ama okuyucular kendileri versin kararı.

   Kamuoyuna açıklanmamış (gizli) bir ankete göre; Mansur Bey’in oy böldüğü filan yok. Yavaş; Karayalçın ve Gökçek kadar iddialı. Mansur Yavaş’ın seçimi kaybetse bile; eski binaları restore edeceği, “kent meydanı” anlayışını yerleştireceği Ulus Projesinin kazanan aday tarafından Ankara’ya kazandırılması güzel olur.

   Mansur Yavaş’a başarılar dileyerek, diğer adayımıza geçelim.

 

   Melih Gökçek (AKP):

   İbrahim Melih Gökçek, zaten mevcut başkan olduğundan geçmişine inmemiz yersiz olur. Gökçek, Ankara’da 15 yıldır başkanlık görevini yürütmekte; fakat halk arasında nedense (!) şöyle bir unvanı var: Yiyor, ama hizmet ediyor!

   Gökçek’in hizmet etme vizyonu genelde yaşamın içine değil, yeni alanlara yönelik. Çağdaş ülkelerin kültürsüz, meydansız, otobüs seferleri 22.30-23.00’e kadar olan tek başkentidir, sanırım Ankara. Zaten Karayalçın’ın temel attığı metroları 15 yıllık başkan Gökçek için başarı saymak güç. www.melihgokcek.com.tr’den gördüğümüz kadarıyla, Esenboğa yoluna yaptığı düzenleme Gökçek için bir başarı. Bana göre, diğerleri zaten pek başarı sayılmaz. Dileyen arkadaşlarımız, yukarıda verdiğim internet adresinden inceleyebilirler. Adreste, “engellenen” Gökçek’ projeleri de var. “Uçak Otel” adlı projeyi kim engellediyse, iyi yapmış. Bu kadar zevksiz bir yapıyı Ankara’da görmek hoş olmazdı kanaatimce.

   Gökçek, zaten hayatımızın içinde (hatta ortasında) olduğu için, Onun yaptıklarını / yapmadıklarını Ankaralılar daha iyi bilirler. Gökçek’in yaptığı seçim propagandasında kullandığı dil ve temel aldığı izlence, benim tepkimi çekmekte.

   Kullandığı siyasetlerden ilki; “oy bölmeme” üzerine izlediği siyaset. Yerel seçimlerin; ülkenin kaderini değiştirecek, AB’ye giriş sürecimizi etkileyecek, Orta Doğu siyasetimizi yeniden biçimlendirecek bir özelliği mi var ki oylar bölünmesin? Ben, Melih Gökçek’i bildim bileli, hep bu dili kullanarak sağ oyları sömürür. Gökçek kendine güveniyorsa; çıkar yaptıklarını, yapacaklarını anlatır. Bir belediye seçimi için ortamı germeye gerek var mı? Gökçek, gerginlikten ve “anti”likten beslendiği için böyle bir siyasa izliyor. Hiç etik değil.

   “Sağı bölmeme” çizgisi üzerinden siyaset izlemesini geçtik; geçenlerde yaptıkları büyük bir skandalken, hiç ses çıkmaması da ilginç. Tarih: 20 Şubat 2009. Mansur Yavaş’ın aleyhinde bir haber (haber denilmesi olanaksız aslında; çünkü karalama amaçlı yapılan bir yaygara) yayımladı Sabah-Ankara. Haberde (!) çocukça bir çekim oyunu yapılarak, aldatmacaya gidilmiş. Haydi, olabilir, gazetedir; yapar dedik. Gelin görün ki kazın ayağı öyle değil. Ekmek bayilerinde, sokaklarda “bedava” dağıtılıyor bu gazete. Kim dağıtmış olabilir? Söylemeye gerek var mı?

   Dediğim gibi, Melih Gökçek adamakıllı bir siyaset izlesin. Belden aşağı vurmayı bıraksın. Kendisinin Ankara, Sayın Başbakanın İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlıklarını, merkez sağ ve merkez soldaki “bölünme”den yararlanarak kazanmaları, kendilerinin de aynı şekilde gitme korkusuna kapılmalarına neden olmuş olabilir; fakat korkuları yersiz. Sayın Gökçek’e söylüyorum; bölünme olmasa, Tayyip Erdoğan belki bugün hayatımızda olmayacaktı. E, sizce kötü mü olmuş bölünme? Bırakın, herkes doğru gördüğüne oy versin. Haksız mıyım?

   Melih Gökçek’in Murat Karayalçın hakkında yıllardır yaptığı PKK propagandasına gelmeye hiç gerek yok. Birçok Ankaralı gibi, ben de sıkıldım bundan.

 

   Murat Karayalçın (CHP):

   Murat Karayalçın, yıllarını “solda birlikteliğe” adamış, “muhtar adayı bile olurum” dediği sol birliktelik için, SHP’deki genel başkanlığını bırakıp CHP’den aday olmuştur. Adaylığı kimisinin aşırı tepkisine, kimisinin aşırı sevincine neden olmuştur. Doğru mu yapmıştır; bunu zaman gösterecek. Karayalçın’ı anlatmak da biraz gereksiz olur.

   Gökçek’in Kılıçdaroğlu düellosundan başlayarak yıpranması, Murat Karayalçın için avantaj gibi görünmekte. Hatta Gökçek’in geçen seçimdeki “rekor” oyu (yüzde 55) almasında büyük payı olan MHP tabanının da Yavaş’a güvenmesiyle; Karayalçın iddiasını artırmıştır.

   Karayalçın’ın SHP’deki yerel yaşam programında da ağırlığını gösteren, kültürel ve toplumsal projeleri yine ağırlığını koruyor. Eğer, projelerini gerçekleştirirse, bence Ankara için güzel atılımlar olacak. Ama… “Burası Türkiye; herkes, her sözünü yerine getirseydi…” diyenleriniz de olacaktır mutlaka. Haklısınız, ne diyelim?

* * *

   Yerel seçimi başka yerlere çekmeden, ahlakı elden bırakmadan bir seçim süreci yaşarız umarım. Bugüne kadar böyle olmadı; ama belki 29 Mart’a kadar ortam değişir.

   Yerel seçimlerde AKP’nin büyük bir şok yaşaması zor gibi görünüyor; fakat ellerindeki birçok belediyeyi kaybedeceğini öngörüyorum. AKP’nin oyları, yüzde 35’in altına inmezse; erken seçim beklenilmez ve büyük olasılıkla da inmeyecek.. Hatta AKP’nin oyu biraz inerse, 22 Temmuz’dan sonra iyice keskinleşen “ben yaptım, oldu” tarzı siyasetin biraz normalleşebileceğini söylemek zor olmaz.

   Umarım, herkes fanatizminin, yönlendirmelerin ve bilinen diğer etmenlerin değil; aklının ve sağduyusunun verdiği kararla “oy”unu kullanır.

   İyi seçmeceler…

 

emrah.ozdemir@politikadergisi.com

www.emrahozdemir.net

 

 

 

[Bu çizim, Politika Dergisi Sayı 13’te yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 13’ü indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.