Yerel Seçimler, Kazananlar Kaybedenlerden Ziyade

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Neylan ÇEVİK

   Ülkemizde demokrasiyi çalıştıran mekanizmalardan biri olan seçim faaliyeti yüzeysel kalmaktadır ve amacına ulaşmamaktadır. Siyasi partilerin arasındaki farksızlık ayrı bir tartışma konusu olduğu gibi, sorunlara çözüm bekleyen halkın önündeki seçenekler de, onları kısır döngüye itmiştir. Halk, sosyal demokrasinin çalıştığına inanmadığı gibi, seçimlerde kullanılan oy hakkıyla da demokrasinin uygulanacağını düşünmüyor aslında. Ama oy veriyor, buna bir alışkanlık gözüyle bakıyor, iyilik beklediğinden değil ama kendine en yakın partiye oy veriyor. Bu gelenek böyle süregelmiştir ve artık iki kutupluluk radikal şekilde ortaya çıkmıştır.<?xml:namespace prefix = o />

   2009 yerel seçimi sonucunda farklı bir tablo ortaya çıktı. Bunun sebebi insanların gerçekten AKP’den bıkıp başka alternatifi denemeye teşebbüs etmesi miydi, CHP’nin başörtüsü açılımının bunda etkisi var mıydı? Kılıçdaroğlu gibi bir politikacının çıkması insanları yeniden CHP’ye mi yöneltti? Ankara’da Karayalçın Gökçek’i, İstanbul’da Kılıçdaroğlu Topbaş’ı nasıl bu kadar zorladı?

   2002 ve 2004 yerel seçimleriyle karşılaştırınca AKP oy oranını arttırmakta, 2002 seçimlerinde İstanbul’da %37 olan oy oranını, 2004’te %42, 2009’da da %44 e çıkarmıştır. CHP’nin oy oranında da artış vardır. 2002’de %24 oy alan CHP, daha sonra oy oranını %25’e ve en son beklenenin üstünde bir artışla %36’a çıkarmıştır. Böylece iki partide de artış görülüyor, AKP oy kaybetmemiştir, sadece artış oranında azalma olmuştur. İstanbul’da AKP seçmeni, Türkiye’de ki AKP seçmeni oy ortalamasından fazladır, İstanbul hala önemli bir kaledir. CHP ise arttırdığı oyları çoklukla diğer partilere oy verenlerden almıştır.

   CHP’nin oy oranı Türkiye genelinde %23,2’de seyrederken İstanbul’da 36,8’dir. İstanbul’daki CHP seçmeni de her zaman Türkiye’deki CHP seçmeni ortalamasından fazla olmuştur. Fakat bu oran normalde %4 - %5 kadar olurken, 2009 seçimlerinde %13 gibi gözle görülür bir artış yaşanmıştır ki bu Kemal Kılıçdaroğlu faktörüdür. Kendisi, Türkiye’de solun önemli bir problemi olan, herkes için söylem üretememek olan iletişim problemini kırmaya çalışmıştır. Kısa bir süre içinde çok çalışmıştır. Alınan sonuç ve katedilen yol takdire değer, yüksek bir başarıdır. Yeterince ve disiplinli çalışmayla, birçok şeyin değiştirilebileceğini, zaferin zor olmadığını göstermiştir. Şu zamana kadar %55’lik kesimin neden AKP’ye mahkûm olduğunun kanıtı gibidir. Diğer partilerin, çok çalışan, zekice söylem geliştirebilen AKP karşısında zayıf duruma düşmesinin cevabıdır.

   Dış görünüşünde olayı kuralına göre oynamaktan geri kalmayan iktidar partisi üyeleri, seçim sonucunu alır almaz bir alarm durumuyla kabinede değişiklik, sosyolojik rapor hazırlanması planlanarak hasar derinleşir korkusuyla telafiye başladılar bile. Hangi siyasi parti seçim öncesi ya da sonrası olayı bu kadar ciddiye alıp aktif siyasetle kendilerini toparlayabilme ve gençleştirme hareketini yapabilmiş?

   Kemal Kılıçdaroğlu, bu aktif siyasete iyi bir örnek oldu ama çizmelerini giyip geri kalmış semtleri karış karış dolaşsa da, AKP’yi manevi değerlerin bekçisi olarak gören seçmeni kazanmaktan çok, yine bu bölgelerde kararsız olan ve “merkezde duran” seçmeni kendisine bağlamıştır. Ve tabii küskünleri…  Türban ve kuran kursu açılımlarının mitinglerde duyurulduğu Sultanbeyli, Sultangazi gibi semtleri de ezici farkla AKP’ye kaptırmıştır. Yani bu başarıda AKP’den oy çalmamıştır, diyebiliriz. Kült AKP seçmeni yerinde durmaktadır ve duracağa benzemektedir. Gelinen bu noktada ise, İstanbul gitgide iki kutuplu bir kent olmaya doğru gitmektedir. CHP -  AKP ikileminde gidip gelen bir kent, diğer partilerin varlık gösteremediği bir kent… Merkezde olan seçmen, ya muhafazakâr kanada oy vermekte, ya da biraz daha sol tarafa kayıyor görünmektedir.

   Türkiye genelinde AKP, 2004 yılı yerel seçiminde aldığı %40 oy oranını aynen devam ettirmiş, seçmenini korumuştur. CHP’nin %3’lük artışını ise, katılım oranının artmasına da bağlayabiliriz. %10’luk seçime katılım artışı, yani küskünlerin katılımı CHP ve MHP’ye yaramıştır. Bununla birlikte bu seçimde de oy vermeyenler sandık başına da gitseler, iktidar partisini destekleyecek gibi görünmüyorlar.

   AKP, kendine göre başarısızdır denilebilir. Nedenine gelirsek, hazırlıklar boyunca seçim kampanyasında partilerin harcamaları arasında büyük farklar olup, kamu imkânları sonuna kadar iktidar partisinin lehinde kullanılmış olmasına rağmen anketlerde görülen sonuçlar alınmamış, düşünülen yeni rekor kırılamamış, doğuda önemli kentler DTP’ye kaptırılmıştır.

   Bu seçimler AKP’nin yenilmesinin değil, büyümesinin durmasına işaret olabilir ancak. Muhalefet partisi için ise bir çeşit “kendine gel” uyarısı, dönüşümün üstüne gidilmesi için gerekliliğin çağrısı. Ülkenin üstünde mevcutta bulunan bunalımlı havayı, gerilim siyasetini istemeyen bir seçmen kitlesi şu haliyle, Türkiye’nin farklı partilerinin gitgide eriyişinin ve radikal olarak ayrışmanın daha belirginleştiği, zıt kutupların birbirinden daha da koptuğu bir tabloyu açıkça göz önüne sermektedir.

 

iletisim@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.