Zaman Aşımı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

“Hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür.” Bu çok ünlü söz aslında tartışma kabul etmeyecek kadar da doğrudur. Allah, insanı yaratırken bugünkü teknolojimizle çözemediğimiz ve bu gidişle sonsuza kadar da çözemeyeceğimiz birçok özelliği insana yüklemiş. Bunların hepsini bilerek ve öyle olmasını isteyerek yüklediği kesindir. Bu tartışılamaz.
“Unutmak” denen koruyucu sistemi de bilerek ve isteyerek, insanın mutluluğu için beyne yüklemiştir. Düşünün bir kere. Eğer insan unutmasaydı bir dakikasını bile mutlu ve gülerek yaşaması mümkün olurmuydu? Yeni bir sayfa açmak, beyaz bir sayfa açmak gibi terimler hep bu nedenle ortaya konmuştur. Tabii dir ki, bu düşünce, yapılan her kötülüğü yapanın yanına bırak ve unut gitsin gibi bir anlayışın da egemen olması anlamını taşımaz. Her iş, yerinde ve zamanında yapılırsa değerlidir. Zamanı geçmiş olayları kaşımak tekrar husumet ve kin tohumları ekmekle eş değerdir. Geçmişle yüzleşmek, kilim altına süpürülenlerden kurtulmak tabii ki iyidir. Ancak şu da bilinmelidir ki, bir fiil işlenmişse ondan geri dönüş asla söz konusu değildir. Bu yüzden de Allahın bize bahşettiği beklide en önemli duygulardan bir olan unutma duygusunu bir zayıflık değil yerinde ve zamanında olmak kaydı ile bir mutluluk anahtarı olarak görebiliriz.
Gerek kişisel, gerekse toplumsal olarak neyi unutmayacağımızı, neyi hangi zamanda unutacağımızı iyi hesaplamamız gerekiyor. Yüzleşeceğimiz, gerekirse helalleşeceğimiz konuların yeri ve zamanını da çok iyi seçmemiz gerekiyor.
&&&&&&&
İktidardaki malum zihniyetin, iktidarda kalma şansını mağduriyet edebiyatı ile sürekli yüksek tuttuğunu biliyoruz. Bunu gerçekleştirmek içinde sürekli olarak Türk askerini itibarsızlaştırma gayreti içinde olduğu da su götürmez bir gerçektir. Onlar için askere karşı olmak en büyük özellik gibidir. Silivri zindanlarının bu amaca hizmet ile kurulduğu da giderek netlik kazanan bir konudur. Daha da vahimi, hukuken masumiyet karinesine sahip olması gereken insanlar sızdırılan evraklara ve söylentilere dayanılarak malum basın tarafından yargılanıp cezalandırılıyor, başka bir deyişle itibarları ayaklar altına alınıyor, ama yetkililer hiç ses çıkarmıyor. Ne ilginçtir ki, iktidar ile bağlantısı olduğu iddia edilen “Deniz feneri” davası için konuşma yasağı getiriliyor. Sırf bu çelişki bile iktidarın askere karşı kötü niyetli olduğu iddialarına geçerlilik kazandırıyor.
Hal böyle iken, halkın büyük çoğunluğu, konu askerse iktidara güvenmiyorken, birileri çıkmış dersim kalkışması ile ilgili belgesel yapıyor. 75 sene önce cereyan eden olayları kaşımanın anlamı nedir? Kime ne faydası olacaktır? Bu gün o olayları yaşayanların torunlarının torunlarını biri birlerine düşman etmek kime ne fayda sağlayacak? Örneğin ben dedemdin eşimin dedesi tarafından öldürüldüğünü öğrenip eşimle düşman olsam kim ne kazanacak? Bu tür eylemler, Türk askerini aşağılamaya, ondan beslenenlerin seçimlerde elini güçlendirmeye yönelik eylemlerdir. O dönemde asker olmuş bir adama soruyorlar. “Şu kadar kişiyi makinalı tüfekle öldürdük, dere kırmızı aktı” diyor. Belgesele şüphesiz bu cümle damga vuracak, bu yolla, o günkü hükümet, asker, hatta Atatürk aşağılanmaya çalışılacak ve bu günkü asker karşıtı zihniyete seçimlerde bu konunun oy getirmesine çalışılacak. Oysa kimse onbeş sene boyunca meşru hükümetin o asilere yasalara uyma çağrısı yaptığını, her seferinde itiraz edildiğini, en son bir bölük askeri kışlada kıstırıp öldürdüklerini, ülkeyi bölmek için isyan ettiklerini bu yüzden bastırıldıklarını konuşmayacak.
&&&&
Benzer bir konu da 12 Eylülün yargılanması. Hükümet anayasa değişikliğine ilave ettiği bu madde ile bence büyük bir kaosa imza attı. Ben o süreçten mağdur olanlar arasında olmama ve o hain darbeyi yapanların ve arkasındakilerin yargılanmasını herkesten çok istediğim halde, böyle bir yargılamanın insanların kabuk tutmuş yaralarını kanatmaktan, günümüzde acil ve güncel sorunlar dururken o günler üzerinde kafa yorarak bir anlamda hükümetin sorunların üzerine bu örtüyü örtmesine yardımcı olmaktan başka bir işe yaramayacağını düşünüyorum. Referandumun üzerinden aylar geçti. Konu neden şimdi servis ediliyor. İki ay daha beklenip seçimlerden sonraya bırakılsa Sayın Evren kaçacak mı? Ama ne yazık ki, her şey o kadar aleni planlanıyor ki, komplo teorisi üretmek en kolay iş oluyor. Amaç, toplumun bir bölümünün sırtını sıvazlayıp oylarını alabilmek. Kaldı ki, ne hukuken, nede mantıken böyle bir yargılama imkân dâhilinde görünmüyor. İmkânsız mıdır? Tabii ki hükümet isterse gereken yasal düzenlemeyi yapıp yargılar. Ancak bunun doğuracağı tusunaminin onlarda farkındadır ve ne kadar bir oy için her şeyi yapabilir görünseler de o işi yapabileceklerine inanmıyorum. Çünkü bu durum, her yeni iktidara gelenin eskileri darağacına çekeceği bir süreci başlatır ki bu da ne akla uygundur, ne de toplum yararına.
Lütfen bırakalım insanlar bazı şeyleri unutsun, huzurumuz olsun.

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.