"Etle Tırnak" Değil, "Kanla Damar" Gibiyiz...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Murat Bahadır
Yazının Yazıldığı Tarih: 
24.EYLÜL.2009

                                                                                                                                                        

 

          70'li yıllar, Ortaokulda okuyorum. En iyi dostlarım LAZ Ahmet, ÇERKES Rasim, KÜRT Sedat ve ALEVİ Faruk. Ancak benim için onların ETNİK KÖKENLERİNİN hiç bir anlamı yok.

 

Yediğim-içtiğim, sınavlarda kopya çektiğim, birlikte zamparalık yaptığım ve hatta bu uğurda birçok kez dayak yiyip-dayak attığımız insanlar bunlar. Bir Pazar akşamüzeri maç yapıyor, ardından da sahilde bulunan kayalıkların kuytu köşelerinde Biralarımızı yudumluyoruz. Ertesi sabah sınıfa girdiğimde gördüğüm manzara ise adeta bir SANTRANÇ TAHTASI'nı andırıyor. Sınıfın bir köşesinde LAZ Ahmet ve ALEVİ Faruk, diğer köşesinde ise ÇERKES Rasim ile KÜRT Sedat oturuyor. Ne olduğunu sorduğumda aldığım cevap ilginç " Arkadaş bizler SOL’cuyuz, onlar ise SAĞCI FAŞİSTLER".Anladım ki birileri veya bir şey, benim yıllardır sürdürdüğüm bu sıkı dostluğa ve hatta kardeşliğe ÇOMAK sokmak üzere.

 

İlginç olan,SAĞ'cılar SAĞ'cılıklarını Filtreli ama YERLİ SİGARA içerek,SOL'cular ise SOL'culuklarını FİLTRESİZ SİGARA içerek kanıtlama peşindeler. Tabii sadece toplumun önünde iken. Yoksa tekrar evlerine döndüklerinde, eski alışkanlıkları olan AMERİKAN SİGARALARINI içmeyi sürdürüyorlar. Ardından gelen ölümler, işyerleri ve banka soygunları, siyasetçilerimizin dur-durak bilmez saçma ve taraflı beyanatları ve Basın'ımızın tamamen Taraf tutan ve de kışkırtan yazıları... İşte tüm bunlar bir araya gelince amaç sadece benim kardeşlerimle aramıza Nifak sokmak değil, aksine tüm ülkedeki kardeşlerin aralarına Nifak sokmak olduğu anlaşıldı.

 

Yıl 1980 askerim.11 Eylül gece yarısı sıcacık yataklarımızdan apar-topar kaldırılıyoruz. Ve yıllar süren eziyetlere, ölümlere ve soygunlara nihayet ORDU'muz DUR! Demeğe karar vermiş. İhtilal yapıldı. O birliklerin içinde de LAZ Ahmet’ler, KÜRT Sedat’lar, ÇERKES Rasim'ler ve ALEVİ Faruk'lar vardı. Ama o an için onların ETNİK KÖKENLERİNİN hiç bir anlamı yoktu. Çok daha eskilere gidelim. Mesela Kurtuluş Savaşına. Orada da LAZ Ahmet’ler, KÜRT Sedat’lar, ÇERKES Rasim’ler, ALEVİ Faruk'lar ve hatta ERMENİ Nişanyan'lar bile vardı. Ancak orada da onların ETNİK KÖKENLERİNİN hiç bir anlamı yoktu. Bugünlerin modası da KÜRT AÇILIMI.

 

Kürtler yıllardır her cephede bizimle omuz-omuza birlikte  olmuş,1-2 tanesinin dışında çoğunluk olarak asla ÖZGÜRLÜK talep etmemiş bir soy olarak, bu neyin açılımı? Sizler sanıyor musunuz ki KÜRTLER, özerk bir KÜRDİSTAN peşindeler. Asla... Onlarda çok iyi biliyorlar, Komünizmi yıkan RUS'ların,SADDAM'I deviren IRAK’lıların, ŞAH’ı beğenmeyip iktidara HUMEYNİ'yi getiren İRAN'lıların başlarına neler geldiğini.

 

Ben yıllar önce Bodrum'da kendilerini PKK'nın BASIN GRUBU olarak lanse eden kişilerle tanıştım. Onlara "Nedir kardeşim bizden istediğiniz? İlla toprak peşinde iseniz, verelim bir yerleri gidin orada kendi bağımsız ülkenizi kurun dediğim de" aldığım yanıt son derece ilginçti."Yemezler arkadaş, vereceksiniz bize bir karış toprak, biz KÜRDİSTAN'ı kuracağız. Ondan sonra siz de önce Hukuksal olarak bizi tanımayacak, ardından da sınırlarınızı kapatacaksınız. Eee, o zaman ben Bodrum'da bir daha nasıl tatil yapacağım".

 

Bu cevap karşısında adeta dilim tutuldu. O gün anladım ki; amaç bir etnik kökene bağımsız bir ülke kurdurmak değil, aksine onların içinden PARA yemeğe müsait olanların üzerinden AŞIRI RANT'lar elde edebilmek. Yoksa biz TÜRKLER yıllardan beri her türlü etnik kökeni, rengi, dini ve dili farklı olan insanlarla birlikte kardeşçe yaşamayı becerebilmiş çok az sayıda ve hatta belki de tek milletiz. Tabii bu durum haliyle MALUM GÜÇLERİN işine gelmemektedir. Ya bütün dünya bu olayı görüp de bizi örnek almağa kalkarsalar ne olacak? Kime SİLAH, kime İLAÇ satacaklar? İşte bu yüzden de yıllar önce SAĞ-SOL ayırımı ile başlayan,DUVARLARIN yıkılması ile devam eden ve nihayetinde de KÜRT AÇILIMINA kadar uzanan bir yoldayız. Bu da geçecektir eminim ama önemli olan DELİP geçmesi değil,

 

Sn. Başbakanımızın dediği gibi TEĞET geçmesidir.Bizler,KÜRT'ü ile,LAZ'ı ile,ÇERKES'i ile,ABHAZA'sı ile,ALEVİ'si-SÜNNİ'si-Şİİ'si ile bölünmez bir bütünüz.Burada ET ile TIRNAK kelimesini kullanmak istemiyorum.Zira TIRNAK kesildiği andan itibaren ET ile olan bağını ebediyen koparır ve bir daha da geriye dönüşü asla olmaz.Ama KAN'la,DAMAR öylemi?Her ikisinin de yaşamak ve hayatlarını idame ettirmek için sonuna kadar birbirlerine ihtiyacı vardır.Bu ülkede FENER'lisi,BEŞİKTAŞ'lısı,G.SARAY'lısı nasıl amaç MİLLİ TAKIM olduğunda birbirlerine KAN'la,DAMAR gibi kenetleniyorsa,amaç vatan ve onun bölünmez bütünlüğü olduğunda da KÜRT'ü de,LAZ'ı da,ÇERKES'i de,ALEVİ'si de birbirlerine kenetlenecektir.

 

Bir sepet Elmanın içinden 2 tane çürük çıkması, bütün sepetin çürük olduğu anlamına gelmez. Önemli olan sepetin içindeki çürükleri erken fark edip, sepetten ayıralım ki; diğerlerini de çürütmesin.

 

 

Murat BAHADIR

 

 

iletisim@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Faşizm Örneği

İlk önce, yazıdaki yanlış noktalara değinmek isterim.

1) Lütfen artık sol'u ve sağ'ı ecnebiler yarattı tarzında klişeleşmiş argümanlardan vazgeçelim.

2) 12 Eylül Sabahı iktidarı ele geçiren Faşist Cunta eziyetlere ve ölümlere son vermek bir yana, işkenceyi körükledi,yargısız infazı meşrulaştırdı. Sol kırıma uğradık. 12 Eylül sürecinde Diyarbakır cezaevlerinde Kürtler'e yapılan işkencelerden ise sizlere bahsetmeme gerek yok sanırsam.

Kürtler'in Türklerle birlikte yaşamak isteyip istemediğine ise siz karar veremezsiniz. Bu bir faşizm örneği olur. Bugün istesek de, istemesek de Kürtler bir Ulus'tur. Kendi kaderlerini tayin etmek hakları vardır.

Şimdi burada, emperyalist dönemde (tekelci kapitalizm) ulusların kendi kaderlerini tayin etmesindeki zorluklardan bahsetmeyeceğim,o ayrı bir yazımın konusu olacaktır. Sadece şunu söyleyebilirim ki bir ulus başka bir ulusu zorla baskı altında tu-ta-maz.

Kürt Sorunu'nun emperyalizmin oyunu olduğunu söyleyenlere 2 sorum olacak?

1) PKK ile Kürtleri ayrı olarak değerlendirdiğinizi her yerde bas bas bağırdığınız halde, tüm Kürtleri ABD ile işbirliği yapıyormuş gibi göstermeniz doğru mu?

2) Bugün Türkiye'nin ABD ile yaptığı ikili anlaşmalar nelerdir? Bugün Türkiye ordusuyla,meclisiyle ve yerel yönetimleri ile emperyalizmin işbirlikçiliğini yapmaktamıdır, yapmamaktamıdır?

ET'le TIRNAK değil,KAN'la DAMAR gibiyiz...

Sayın YELKANAT,benim için son derece önem arzeden yorumunuzu okuduktan sonra yazımı defalarca okudum.Satırlarımda SASĞ'ı ve SOL'u ecnebiler yarattı şeklinde bir cümleye rastlamadım.Benim satırlarım " biri veya birşey çomak sokuyor " şeklinde idi.Bunu hemen DIŞ GÜÇLERE bağlanması garip geldi.Ben ülkemde yaşanan her olayı,mümkün olduğunca o güçlere bağlamamayı yeğlerim.Muhakkak ki bu kavramları biri veya birileri yarattı ve geliştirdi.Yoksa bir grup insan bir sabah uyanıp "Bugün ne yapsak acaba"diye düşünüp bir anda "hadi bugünde SAĞ ve SOL kavramlarını geliştirelim,bir sürede insanları böyle oyalayalım"dememiştir herhalde.Bu tarz olaylar,yurt dışında veya içinde muhakkak belli kesimlere hep bir RANT sağlamıştır ve ne yazık ki sağlamaya da devam edecektir.Yaşınızın veya hayat görüşünüzün ne olduğunu bilmiyorum ama bugün yargılanması düşünülen KENAN EVREN,herhalde 12.EYLÜL DARBE'sini keyfi bir nedenle veya İKTİDAR'ı ele geçirmek adına yapmadı.Hiç mi yanlış yapmadı?Muhakkak yapmıştır ve bundan sonra da yapacaktır.Ama yargılanması gereken sadece KENAN EVREN'midir?Ya o darbenin oluşmasına neden olan veya hiç umursamadan iktidar koltuklarında oturanlarda olamaz mı?İşkence konusunda ise sadece size katılmakla kalmayıp şahsen de sonuna kadar karşısındayım.Ancak o dönemin meşhur İŞKENCEHANE'lerinde sadece SOL'culara veya KÜRT'lere değil,oralara düşen herkese aynı muamele ne yazık ki reva görülmüştür.Kürtler,Türklerle yaşamak zorunda değillerdir.Yine yazımda buna ilişkin bir satır bulamamama rağmen,İSTEYEN İSTEDİĞİ YERDE ÖZGÜRCE YAŞAYABİLİR düşüncesindeyim.Ama bu özgürlükler başkalarının özgürlüğüne de zarar vermeyecek şekilde olmalıdır.Dostum siz acaba yazımı doğru olarak okudunuz mu?Özür dileyerek bu soruyu soruyorum ama Kürtlerin acaba hangi satırlarımda Amerikalılarla işbirliği yaptığı yazıyor.Son olarak ülkem idarecilerinin ABD ile yaptığı anlaşmalarla EMPERYALİZMİN İŞBİRLİKÇİLİĞİ ni yaptığı konusunda,size sonuna kadar katılıyorum.Keşke bende sizin gibi BİR ULUS,BAŞKA BİR ULUSU BASKI ALTINDA TUTAMAZ diyebilse idim.Ama ne acıdır ki diyemiyorum.Sadece TUTMAMALI diyebilirim.Zira en başta benim ülkemi baskı altında tutuyor,öyle veya böyle bir şekilde.Yorumunuz için teşekkür ederim.Saygılarımla......

Cevap Niyetine

Sadece 1 ve 2 Numarası verdiğim başlıklarda sizin yazınızdaki yanlışlara değindim. Geri kalanlar kendi fikrimdir,orada genel bir anlayışı eleştirdim.

Yalnız bu söylediklerinizden sonra takkenizi önünüze alıp 12 Eylül'ü bir daha düşünün. 12 Eylül sürecini burada uzun uzadıya anlatacak değilim,zira bu konuyu dergimizde yeterince işledim.

Sol ve sağ üzerine söylediklerimle sizin bilinçaltınıza ulaşmaya çalışmıştım,yanlış bir sonuca da varmamışım,yorumunuzdan da anlaşılacağı gibi.

Emperyalizm, milliyetçilik ve "din"de yabancı menşeilidir. O yüzden sol ve sağ kavramlarını iyice kavramamız, diğer kavramlardan soyutlamamamız gerekmektedir.

Teşekkür ederim.

İşlemeye çalıştığım konuda her ne kadar başarısız ve bilgisiz olsam da,yorumlarınızı KIRICI veya ALAY EDER bir tavırla yapmamanızdan ötürü teşekkür ederim.

Yazı ilginç noktalara

Yazı ilginç noktalara değiniyor; fakat Evren Yelkanat arkadaşımın yorumuyla daha da ilginç noktalara değinecek gibi.
Benim de yakın zamanda bu konuyla ilgili bir yazım olacak. Maalesef ki bir türlü vakit bulup yazamadım. Bilinmesi ve gözardı edilmemesi gereken bir şey var ki; o ada demokrasinin verilemeyeceğidir. Demokrasi ve demokrasiyi getireceğini iddia eden şu an ki açılım tartışmaları sadece demokrasiyi köreltme işlevi sürdürmektedir.
Kısacası Demokrasi verilmez, Demokrasi söke söke alınır. Dağa çıkmayı mı ima ediyorum? Hayır, resmen denize dökmekten bahsediyorum. Saygılarımla...

İLGİNÇ NOKTALAR...

Sayın DAĞ,ben bu yazıyı sıradan bir vatandaş olarak yazdım.Mümkün olduğunca da yaşadığım örneklerden derleyerek,düzenledim.Ben sokakta yaşayan bir vatandaş olarak,bunları yaşadım ve dilimin döndüğünce de anlatmağa çalıştım.Umarım benim gibi sıradan birçok vatandaş yaşadıklarını burada anlatır.DEMOKRASİ VERİLMEZ,ALINIR sözünüz bana HAK VERİLMEZ,ALINIR.İSTER ZORLA,İSTER SEVE SEVE sözlerini hatırlattı.Bende aynı kanaatteyim.Belki bende dağa çıkmayı ima etmiyorum ama gerekirse oraya da çıkarım.Ben 50 yaşında biri olarak,çeşitli dönemlerde verdiğim veya vermediğim OY'larla,bu ülkeye bazen iyilik,birçok kez de KÖTÜLÜK yaptığıma eminim.Evet,evet itiraf ediyorum,SUÇLUYUM...Ancak bir tek ben mi?Bana ve diğer tüm vatandaşlara verdikleri seçim sözlerini tutmayan siyasetçiler hiç mi günahsız?Lütfen konu ile ilgili yazınızı da biran önce kaleme alın.Vakit bulun lütfen,yoksa VAKİT ÇOK GEÇ OLACAK...Saygılarımla.....

Baştan sona hata!

Türkiye Cumhuriyet'inde 'etnik kökenlerin anlamı' daima olmuştur. Etnik meseleleri günün modasına indirgemeniz gülünç.

Bahsettiğiniz arkadaşlarınız Türkiye'nin en dramatik ve acı dolu yıllarını 'eller havaya' coşkusunda toz pembe geçirmiş olabilirler.

Alevi ve Kürt iskanlarından, Çorum, Ordu, Maraş, Malatya olaylarından habersiz 'cunta ile kol kola, "Kenan Paşa Çok yaşa" sloganlarıyla askeri bandoda trompet çalmış olabilirler. Bu tıbbi bir konudur ve uzmanlığıma girmemektedir.

Lakin sizin, 1980 yılı 11 Eylül gecesi, askerlik çağında -demek ki yetişkin- biri olarak yaşananlardan bir haber olmuş olmanız,Kenan'ı olduğundan daha az suçlu gösterme çabanız, Kürtlerin özgürlük isteyenlerini 1-2'yle nitelemeniz, Saddam'ı Iraklılar'ın düşürdüğünü zannetmeniz,
"dış güçler dış güçler" deyip bir türlü amaç ve menfaatlerini açıklayamamanız yeni yazarlara "bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmayacağını" her halde ispatlamıştır.

Size şiddetle Cumhuriyet tarihini bir defa olsun incelemenizi , hiç değilse bu sitede yer alan

*Darbeler Ülkeyi Nereye Götürür

*İhtilalin Masalı

Yazılarını en az 30'ar defa okumanızı öneririm.

Alay etmeyiniz...

Yorumunuz için teşekkür ederim ama tarzınız ve üslubunuz kırıcı,Hatta kırıcı olmaktan öte adeta karşınızdaki kişi ile alay eder'vari bir yaklaşım içerisindesiniz.Ben sizler gibi YAZAR değilim.Sadece SIRADAN BİR VATANDAŞ'ım.Ve bana bu dergi(Sağolsun)fikirlerimi başkalarına hakaret etmeden ve sataşmadan yazma imkanı tanıdı.Ben de elimden ve dilimden geldiğince,şahsi fikirlerimi yazmağa çalıştım.Yoksa amacım kimselerle tartışmak veya boy ölçüşmek değil.Hele ki;SİZİN GİBİ ÇOK BİLEN(?) ve MEŞHUR YAZARLARLA asla....Herşeyi doğru bildiğimi iddia etmediğim gibi,bana öğretilecekler karşısında da,kişi veya kişilere saygı duyarım.Ancak saldırmadan.KENAN EVREN'i olduğundan daha az suçlu göstermem ve hatta SUÇSUZ olarak gösterme çabalarım,Alevi ve Kürt isyanlarımdan bihaber oluşumun ana nedeni,konunun TIBBİ olmasından kaynaklanmaktadır.Çünkü benim bilim dalım EDEBİYAT'tır....

Katledilen Nesil

Yaşım itibariyle o gunleri hatırlamıyorum. Yalnız bir gerçeği çok iyi biliyorum.O yıllarda işkencehanelerde ama sağcı ama solcu bir nesil katledilmiştir.Sağ kalanlar bırakın siyaset yapmayı canlarını zor kurtarmışlardır.Kürt açılımı çok üzülüyorum bu söyleme bu ülkede amacı bu ülkeyi bölmek olan bir gerillanın bile cenazesi bile törene dönüşüyorsa, Siyasi bir partinin lideri çıkıpta amacı eğitmenlik olan öğretmenlerin öldürülmesinde çoluk çocuk dinlemeden tetiği rahat çeken ve bu rahatlığa olur diyen bir adamı kahraman ilan ediyorsa ben buna çok üzülürüm.Bu gün bakıyorum kamuya memurundan müdürüne kadar cogunlugu kapsıyor kürtler neyin ayrımcılıgını istiyorlar bayrakları bile hazır.Başkanlarınıda biz besliyoruz.Şimdi bütün kürtler pkk mı oluyormu denecek ASLA öle birşey demiyorum haddimede düşmez. Zaten o görüşte olmayan kürt kardeşlerim için açılım bir şey ifade etmiyorki onlarda benim gibi Ne Mutlu Türküm Diyene demiyorlarmı?

:))

Sevdiğim yazıyı tebrik etme kabiliyetim vardır, sevmediğim yazının yazıcısına a hesap sorma cesaretim. Yazan kişi alınganlık gösterip kişileştirecek diye, fikirlerimi saklayacak değilim.
Tabii bu arada kırılan kalpler olur. Tamir etme gereği görmem bir iki istisna dışında. Hele hele hakarete uğradığını zannedip -oynamıyorum işte, zaten siz çok bilirsiniz, biz kimiz ki- diye çocukca mazlum edebiyatı yapanlara!
Bir yazı yazıp -hem de makale- altına da imzanızı atmışsanız bu kadar içli olmamalısınız.
Makale denen yazılar karalanıp, ortaya atılıp bırakılacak türden değildir. Hele gerekli alt yapısı olmayan -başka değişle kendini savunacak durumda olmayan- yazıların uzun süre başında beklemeniz, gelen tepkilere hazır olmanız savunma yapmanız gerekmektedir.
Velhasıl yeni başlayanlara dediğim laf odur ki:
Okucu olmak okumayı gerektirir, okur olmak okuduğunu anlamayı; Yazıcı olmak yazılanı okuyabilmeyi, yazar olmak yazdığını okutabilmeyi gerektirir.

Tebrik edilmeyi beklemiyorum

Yazım (sizce)gerçekleri de anlatsa idi,yorumlarım doğru da olsa idi ve hatta dayanağım olan kaynaklar dahi gösterebilsydim bile ne sizden ne de herhangi birinden ASLA VE ASLA TEBRİK BEKLEMİYORDUM.Ayrıca size cevaplar yazmış olmam sakın sizi kalbimin kırıldığı gibi bir yanılgıya düşürmesin.51 yaşındayım ve o kadar ağır olaylar yaşadım ki;ne kalbimde kırılacak ufacık sağlam bir parça kaldı ne de yiyebileceğimm bir kazık.Ben hepsini fazla fazla tattım.Sakın yaşımı yazarak da,sizden en azından yaşıma saygı göstermenizi de beklemiyorum.Ayrıca dikkat ederseniz de asla "oynamıyorum işte"şeklinde bir tavır beklemeyin benden.Aksine,öğrenmenin yaşının olmadığına inananlardanım.Bende en az bir çok insan kadar,herşeyi olmasa da,ilgi duyduğum ve tartışmaktan hoşlandığım konularda yeni şeyler öğrenmeğe meraklıyım ama tek bir şartla.Sizin anlatma tarzınızda olduğu gibi "ŞU YAZIYI EN AZ 30 KERE OKUYUN(Sanki 30 fırın ekmek yiyin der gibi)"şeklinde değil.En azından sizlerden(dikkat ederseniz sadece şahsınızı hedef almıyorum)şöyle bir tavır beklerdim."Yazınızdaki şu,şu konular,şunlardan dolayı yanlıştır,şu düşünceleriniz tamamen yanlıştır.Bu konuda daha net fikir ve bilgi sahibi olmak için şu,şu yazıları okumanızı tavsiye ederim"gibi olsa idi,en azından benim için çok daha manidar olabilirdi.Ama tabiki sizin beni manidar kılmak gibi bir göreviniz olmadığı gibi,illa benim tarzıma da uymanızı da beklemem haksızlık olur kanaatindeyim.Her şeye rağmen şu tezim de iddiamı sürdürüyorum.Ben bu yazıyı yazmağa karar verdiğimde,asla ve asla herhangi bir şeye karşı AHKAM kesmek gibi bir niyetimin olmamasının yanı sıra,tamamen yaşadıklarımdam esinlenerek ve tamamen şahsi fikirlerimden kaynaklanan düşüncelerimi aktarmağa çalıştım.Veya şöyle de diyebilirim:Kim ne derse desin, ama benim düşüncem bu....Fakat size yine de (inanmayacaksınız ama)TEŞEKKÜR EDERİM.Zira,ben son yazdığım cevaba herhangi bir karşılığı sizden beklemiyordum,ne yalan söyleyeyim.Saygılarımla......

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.