6. Cumhuriyet

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Aziz KARAYEL

Günümüzün en büyük tartışmalarından biri 2. Cumhuriyet konusudur. Bu kavramın 1990’ların başında Mehmet Altan tarafından ortaya atıldığı söylenir. Ancak kavram artık ondan çıkıp bütüne mal olmuştur. İkinci Cumhuriyet nedir, derseniz, kabaca verilecek cevap Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin kuruluş zamanındaki ideolojisinin artık bugünü taşıyamadığı ve kabuk değiştirmesi ve evrilmesini söyler. Acaba gerçekten öyle mi? Yani Cumhuriyet kuruluşundan beri ilk kez mi kabuk değiştiriyor? Ben hiç öyle zannetmiyorum. Çünkü Cumhuriyet kuruluşundan beri dönem dönem fazlasıyla kabuk değiştirdi. Cumhuriyetin kuruluşundan beri var olan CHP’nin de bu dönem değişimlerine göre belirlediği saf her zaman değişik olmuştur zaten. Cumhuriyetin kabuk değiştirmesiyle CHP’nin saf değişimleri de aynı döneme denk gelir. Bu dediğimiz dönemlerde Türkiye’de siyaset tamamiyle zemin değiştirmiştir. Belli ara dönemlerde ise siyasetin belli kısmı “revizyona” uğramıştır.

1. Cumhuriyet dönemi tabii ki Atatürk dönemidir. Bu dönem hakkında aslında hala lise kitapları dışında fazla bir bilgi yoktur belki de. Bilinen Atatürk’ün bağımsızlık, laiklik konusunda tavizsizliği, yakın tarihimizde öğrendiğimiz ise Sovyetlerle arasında bir yakınlık olduğudur.

 

2.Cumhuriyet (1938-1950) (Milli Şef Dönemi)

Bana göre zaten 2.Cumhuriyet Atatürk öldüğü gün başlamıştı. İnönü 2. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle politikalarını buna göre yöne vermiştir. Savaşın sonlarına kadar Almancı bir tavır sergiler İnönü. Dönemin Cumhuriyet gazetesi de o dönemde Almanlara fazlasıyla destek verir. Ancak savaşın sonu yaklaştıkça ve Hitler’in akibeti de belli oldukça Türkiye ve İnönü de safını buna göre belirlemiştir. Öyle ki Milliyetçi kesimin “Türkçülük Günü” olarak ilan edecekleri 3 Mayıs 1944’teki hadise gerçekleşmiştir. Savaşın sonlarına doğru artık Türkiye safını belirlemiştir. ABD’den esen rüzgarlar Türkiye’de çok partili hayata işaret etmektedir. İnönü de bu değişim rüzgarına daha fazla direnemez. 1945’teki şaibeli seçimden sonra 1950’deki seçimlerde Demokrat Parti iktidara gelir. Böylece “ikinci Cumhuriyet” sona ermiş olur

3. Cumhuriyet (1950-1960) (DP iktidarı)

Türkiye, günümüzde artık dillere daha da pelesenk olan “demokrasi, milli irade” kavramlarıyla tanışmıştır artık. Menderes büyük bir halk desteğiyle iktidarı ele alır. Atatürk zamanında Sovyetlere yanaşan CHP, DP’yi komünistlikle suçlayacaktır. Bu dönemde Atatürk zamanındaki laiklik kavramında belli bir anlayış değişikliğine gider DP. Türkiye Amerikan yardımlarıyla fazlasıyla tanışır. ABD artık bariz dostumuzdur. Liberal rüzgarlar Türkiye’de esmeye başlar. Traktörler Türkiye’ye gelir. Birçok konuda Türkiye kabuk değiştirmye ve dışa açılmaya başlar. Atatürk zamanındaki Cumhuriyet anlayışındaki değişiklik günümüzden çok önce, az da olsa DP döneminde başlamıştır. Büyük halk desteği alan DP de her iktidar gibi bir süre sonra yıpranmaya başlar. Ekonomide kötüye gidiş, Menderes’in bir süre sonra muhalefete tahammülsüzleşen politikaları Menderes’in puanını düşürür. Son dönemlerde ABD ile ters düşen Menderes Sovyetlere yapacağı gezi gerçekleşmeden Türkiye’de 1960 İhtilali gerçekleşir ve bir dönem daha kapanır.

4. Cumhuriyet (1960-1980)

1960 İhtilali gerçekleşir ve Menderes darağacına gider. Bu, toplumda ve özellikle muhafazakar, sağ kesimde derin izler bırakır.1960 ihtilaliyle Türkiye’de yine değişim rüzgarları esmeye başlar. Artık Türkiye’de yeni siyaset sağ-sol üzerine inşa edilmiştir. Ülke özellikle “sosyalizm, devrim” gibi kavramlarla fazlasıyla haşır neşir olur bu dönemde. CHP de bu dönemde özellikle Ecevit ile beraber safını belirler. Yükselen sol rüzgarı sahiplenir CHP bu sefer de. Öğrenci hareketleri bu dönemde belirgin bir hale gelir ve sokaklara yayılır. Öğrenci liderleri ortaya çıkar… Öğrenci liderleri bu dönemlerde önümüze çıkar. Bu dönemde 12 Mart da önemli bir yer tutar. Ancak 12 Mart siyasetin tümünde değil sadece sol harekette bir kırılmaya yol açmıştır (Bunu başka bir yazımda açıklayacağım). Bu yüzden bir dönemi tamamen kapattığı söylenemez. 12 Martla beraber bir süreliğine biten sağ-sol kamplaşması 1970’lerin ortalarına doğru eskisinden daha da şiddetlenir. Şiddet toplumsal yaşamın her tarafında kanıksanır hale gelmiştir bir süre sonra. Ülkedeki kamplaşmalar sınıfsal bir hal almıştır artık ve bir süre sonra 12 Eylül 1980 darbesi gerçekleşir. Böylece Türkiye’de bir dönem daha kapanmış olur.

5. Cumhuriyet (1980-2002)

12 Eylül darbesi Türkiye’nin kodlarında çok büyük değişikliklere yol açar. Ülke adeta yeniden dizayn edilir. Aslında bu dönem diğerlerine göre çok daha keskin farklılıklar içerir. Siyasi partiler kapatılır. Sağ ve solda bir çok kesim çok büyük baskılar görür. Türkiye liberal ekonomiyle haşır neşir hale getirilir. 90’ların başında ülkücüler de solcular da hapisten çıktıktan sonra mevcut kapitalist sisteme fazlasıyla entegre olacak ve 12 Eylül de başarıya tam anlamıyla ulaşmış olacaktı. Ülkedeki toplumcu ruh bireyciliğe fazlasıyla evrilir. Özal dönemi de Türkiye’de birçok şeyi baştan aşağı değiştirecektir. O ana kadar ayıplanan, hoş görülmeyen şeyler bir süre sonra hoş görülür hale gelecekti belki de. Ülkücüler de solcular da kapitalist sisteme entegre olunca sistem için tek tehdit gittikçe güçlenen İslamcılar olacaktı. Ancak 28 Şubat bu görevi başarıyla yerine getirir. Kapitalist sistemle kavgalı İslamcıları sisteme entegre edecektir. 28 Şubat da tüm siyasette değil İslamcılarda bir kırılmaya yol açtığı için onun da bir dönemi kapattığı söylenemez. 1980’lerden sonra sınıfsal kamplaşmalar fazlasıyla unutulmuş yerini çok daha kökten ve tehlikeli kimliksel kamplaşmalar almıştır. Solcu-sağcı kavramlarının yerini yavaştan İslamcı-laik, Türk-Kürt kamplaşmaları alacak ve bu 2000’lerde doruğa çıkacaktır. Kimliksel politikalarla PKK terörü ortaya çıkar bir süre sonra.12 Eylülde orduya küsen solcuların bir kısmı 28 Şubat’la yeniden onlarla barışacaktır. CHP de devletten ve Ordudan ilk şamarını 1980’de yemiştir. CHP (ilk baştaki haliyle SHP) bu yüzden devlet ve orduyla arasına mesafe koymuştur. Kimliksel kamplaşmaların başladığı dönemde SHP, tarafını DEP’lileri listesine koyarak göstermiştir. Bu dönemde sosyal demokrasi kavramına ısrarla atıf yapar SHP. Ancak 28 Şubat’la beraber bir kısım solcular ve CHP dümenini devlet ve ordu eksenine kıracaktır bir süre sonra. 90’larda bu tür siyasi karmaşalar, siyasetteki çözümsüzlükler, özellikle ekonomik sorunların daha da derinleşmesiyle sona erer. 2001 kriziyle hepten içinden çıkılamayacak hale gelen ekonomik durumla halk aynen 12 Eylül öncesindeki gibi bir kurtarıcı beklemeye başlar. Aynı sene AKP kurulur. Halk neredeyse bütün liderleri denemiş, ancak 90’lardaki liderlerin beceriksizlikleri, kavgaları ve küçük hesapları ve en sonunda patlayan 2001 krizi toplumu tek bir yöne bakmaya itecektir.

6. Cumhuriyet (2002- )

3 Kasım 2002’de daha bir yıllık bir parti olan AKP yüzde 35 oyla uzun bire sonra ilk kez ülkede tek başına iktidara gelen parti olur.12 Eylülde nasıl önceki siyasi isimler ve partiler silindiyse 80’ler ve 90’lardaki isimler de adeta silinir. Bir dönem demokratik bir seçimle kapanır. Tabii ki bu dönemi şu an çok kesin bir şekilde değerlendirmek yanlış olur. Bu dönemin nasıl bir dönem olduğu belki bir 10 ya da 20 yıl sonra çok daha iyi analiz edilecektir. Ancak göz ardı edilemeyecek şekilde olan değişimler olmuştur bu dönemde de. Demokrasi, insan hakları gibi kavramlar hayatımızda çok daha fazla yer tutacaktır. 28 Şubatla kapitalist ekonomiye eklemlenen İslamcılar iktidara gelmiş olur Türkiye’de. Bu dönemde Türkiye için geriye dönüşü olmayan adımlar atılmıştır aslında. Özellikle Türkiye’de yıllardır gerilimlere neden olan Ordu-Sivil iktidar ilişkileri geri dönülemeyecek bir zemine girmiştir. 27 Nisan 2007 tarihi bir dönüm noktasıdır. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Siyaset ve Türkiye üzerinde TSK’nın rolü daha önceki dönemlerden farklı olarak büyük bir değişime uğramıştır. 90’larda ortaya çıkan kimliksel kamplaşmalar bu dönemde daha da gerilimli ve tehlikeli bir hale gelmiştir. 28 Şubatla dümen kıran CHP bu dönemde safını ulusalcılıktan, devlet ve ordudan yana kullanacaktır. Dedik ya bu dönemi daha iyi bir şekilde bir 10 ya da 20 yıl sonra analiz edeceğiz, ancak şu bir gerçek ki AKP döneminde Türkiye’nin kodlarında 12 Eylüldeki gibi büyük değişimler yaşanmıştır ve bu dönüşüm artık 80’lerden sonraki dünya düzeninde kılıç zoruyla olamayacağı için belli bir süreçte yaşanmıştır.

Görüldüğü üzere Türkiye 27 Mayıs’tan beri 20 yılda bir dünyada değişen dengeler, ekonomik ve toplumsal değişimlerle kabuk değiştiriyor ya da değiştirme ihtiyacı duyuyor. Öyle görülüyor ki 2010’lu yıllarda da aynı siyasi aktörler (Erdoğan,,Gül,vs…..) rol oynayacak gibi. Tabii ki bu bir öngörü. 2020’li yıllarda Türkiye’de yeniden değişim rüzgarları esebilir.

Aziz KARAYEL
iletisim@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Yazınız beni

Yazınız beni düşündürdü.Doğrusu geçenlerde arkadaşlarımızla bizde bunu tatrışıyorduk.Kaçıncı Cumhuriyet dönemindeyiz diye?Bizde statüko ve muhafazarlık sevildiğinden, bilim adamlarımızı da tarikatların içinden seçtiğimiz için yeni kavramlara alışık değiliz.Açıkçası ben Türkiye'nin 2.cumhuriyeti bitirdiğini ve çöküşü yaşadığını düşünüyorum.

Öte yandan cumhuriyet dönemi hakkında bilgimiz yok sözünüzü kabul etmiyorum.

O dönem üzerine Yalçın Küçük,Doğan Avcıoğlu,Mete Tunçay,Eric Jan Zücher ve çeşiti Sovyet Türkologlarının çok önemli çalışmaları var.Bunlar bilinmeli.

Düşündürmesi açısından iyi bir yazıdır.

merhaba,

Elbette Cumhuriyet hakkında bilgimiz var ama eksik. Genç kuşaklar Türk Kurtuluş Savaşı'nı şimdilerde, Turgut Özakman gibi popüler tarih yazıcılarının yazdığı "Çılgın Türkler" vb.kitaplardan öğreniyorlar. Ve dizi izler gibi tarih okuyorlar.
Örneğin Hasan İzzettin Dinamo'yu, Sabahattin Selek'i okuyanlar var mı ya da kaç kişi?

Turgut Özakmandan tarihi

Turgut Özakmandan tarihi dinlemek Serdar Ortaç'ın Mozart dinletisi beklemek gibidir.Hakkkınız var.

2010 larda bile bahsettiğiniz

2010 larda bile bahsettiğiniz kişiler 3. Dünya Düzeni için sahneden kaybolabilir 2020 lerde beklediğiniz değişim daha da erken olabilir.

Alphan Bey dediğinşz doğru

Alphan Bey dediğinşz doğru ancak gene de Atatürk dönemiyle ilgili yakın tarihimize kadar ilkokul kitaplarından ileri gidemedik

Kemal Bey ben zaten sadece bir kestirimde bulundum.Haklı olabilirsiniz,günümüzde şu an bir değişim yaşanmakta ancak tam anlamıyla bir siyaset de dönem değişimi 2020leri bulabilir

Saygılar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.