7, 245, 478, 722

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Ömer Alper DALAK

   Bu rakamlar tek başlarına hiçbir anlam ifade etmiyorlar, ama aralarında giren kelimeler ile birlikte korkunç bir cümle haline gelebiliyorlar. Peki, bu korkunç cümle nedir?
   Araştırmalara göre son 7 ayda 245 kadın öldürüldü, 478i tecavüze, 722si ise tacize uğradı. Son yıllarda ülkemizde işlenen cinayetlerdeki hızlı artışın farkında olmayan vatandaş kalmadı neredeyse. Zira 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladığımız şu günlerde, hemen her gün bir kadın cinayeti haberine tanık oluyoruz. En son İstanbul ve Adana’da iki kadın boşanmak istedikleri eşleri tarafından öldürüldü.
   Katledilen bir kadın, katleden yine bir erkek!
   Her gün ülkemizin çeşitli yerlerinde kadınlar, töre, karşılıksız aşk ve kıskançlık, kadının tek taraflı ayrılma isteğine tahammülsüzlük gibi sebeplerle cinayetlere kurban gidiyorlar.
   Kadınların “ayrılma hakkı“nı kullanmak istemelerini kendi canlarıyla ödemeleri, erkeklerin tahammül sınırlarının ne kadar düştüğünün göstergesidir. Tarih boyunca kadınlar, kendilerine biçilen role uyum sağlayamadıkları için deliren, akıl hastanelerinde çürüyen, intihar eden, cadı diye yakılan, lanetli diye aforoz edilen hemcinslerinin yanına gittiler. Birer özgürlük şehidi olarak…
   Şimdi herkesin sorması gereken birkaç soru var;

   “Kadın cinayetlerinin son yedi yılda yüzde 1400 artış göstermesinin sebebi ne? Ne oldu da kadın “infazları” bu kadar arttı?”
   Değinilmesi gereken Türk adalet sisteminin bozukluğu. Geçen hafta açıklanan gerekçeli bir karar hepimizin kanını dondurdu.
   Bu karar, 2002de 26 kişi tarafından tecavüze uğrayan N.Ç.’nin istese karşı koyabileceği ve bununla birlikte 26 kişiye en düşük cezaların verilmesi. Olay 2002de yaşandı bugün N.Ç . 21 yaşında. O günlerde dönemin Adalet Bakanı’na gönderdiği mektupta
   “Ben daha çocuğum” demişti. Çıkan gerekçeli kararlar ise;
   * N.Ç.’nin rızası vardı, para kazanmak için yaptı.
   * Her şeyin farkındaydı, zorla alıkonulmadı.
   * Cebir ve baskı yok, isteseydi karşı koyabilirdi.
   Türkiye Cumhuriyeti bugün çeşitli ülkelerdeki vatandaşlarımızı koruma altına almak için elinden geleni yaparken, maalesef ülke sınırları içerisindeki kadınlarını, yani annelerini, kız kardeşlerini, ablalarını, çocuklarını koruyamamaktadır.
iletisim@PolitikaDergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.