Açılım Fiyaskosu

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Koray KAMACI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
12.09.2013

Maalesef Türkiye son zamanlarda sadece Dışişlerinde hissi davranmıyor, aynı zamanda İç işlerinde de çok ama çok hissi davranıyor. Her zaman söylediğim bir söz vardır. Beni takip edenler iyi bilir; Devlet asla hissi davranmaz… Maalesef bizim Devletimiz son zamanlarda birçok konuda hissi ve yanlış atılımlardan dolayı büyük bir zaafa uğramıştır ve uğramaya devam da edecektir. Konjöktür şuan o yönde!

‘’Açılım’’ fiyaskosu sayesinde, terör örgütü uluslararası alanda ‘’terör örgütü’’ listelerinden çıkarak ‘’özgürlük gerillaları’’ sıfatı ile meşruiyet kazanmıştır. Peki, kaybeden kim olmuştur. Maalesef kaybeden ‘’Türkiye’’ olmuştur. Türkiye’deki açılım politikasından en karlı çıkan ise PYD olmuştur. Suriye’nin kuzeyinde özerk bölge kurma kararı alan terör örgütü, ‘’Büyük Kürdistan’’a doğru ilk adımı geçtiğimiz günlerde atmış oldu.

Irak’tan sonra, Suriye’nin kuzeyinde ki bu tehlikeli oluşum, ilk resmi adımı attı. Kürt Yüksek Konseyi’nin bileşenleri bölgede geçici bir yönetim oluşması için hazırlanan projeyi imzaladı. Bunun üzerine Ankara apar topar PYD lideri Salih Müslim’i, Ankara’ya çağırdı. Salih Müslim’in Ankara’ya bir buçuk ayda üçüncü sefer ziyareti olacak. Muhtemelen Salih Müslim’in çantasında, ‘’Ankara’da PYD bürosu açalım ve İmralı’da Öcalan ile görüşelim’’ şeklinde iki dikkat çekici teklifin olacağı belirtiliyor. Ayrıca bu malum özerklik konusunda da yeniden konuşulacağı dile getiriliyor. Ayrıca masada özellikle Salih Müslim tarafından Ankara’ya El- Nursa konusunda bazı uyarılar yapması da muhtemeldir.

Evet, Suriye’nin Kuzeyi önümüzdeki günlerde çok konuşulacağa benziyor. Ayrıca PYD yeni bir anayasa için Kürt Yüksek Konseyi ile de anlaşmış durumda. Bu duruma, ‘’Proje özerklik ilanının ön adımı ise kabul edilemez’’ mesajı veren Dışişleri Bakanlığı yetkilileri de bu Konjöktür de bu olaya pek de sıcak bakmıyor.

Maalesef ne hazindir ki açılım zırvalığının geldiği nokta son derece vahim bir tabloyu içermektedir. Aslında özellikle içeride Pkk’nın bir çekilme hareketinde olmadığı, bunun bir oyalama taktiği olduğunun, dağdaki çoban dahi farkındaydı. Artık gelinen noktada son zamanların moda haritası ve BOP’un bir parçası olduğu bilinen sınırlara doğru bir gidiş başlamış ve hatta yarı yolu geçmiştir. Atı alan ‘’Kürdistan Federe Devleti’’ne varmak üzere… Aslında burada kurulması planlanan daha önceki bir yazımda belirttiğim gibi, ‘’Kürdistan Federe Devleti değil, Büyük İsrail Devleti’’dir. Çünkü malum haritada ki sınırlar ‘’Arz-ı Mevud’’u göstermektedir. Yani geçmişten beri İsrail’in hayalini kurduğu büyük İsrail’in sınırlarıdır. Bu plan dahilinde Irak (yani Babil) tamamdır, Suriye’nin Kuzeyi hemen hemen tamam gibi, peki sıra nerde sıra tabii ki, ‘’Türkiye ve İran’’da. Tevrat’ta geçen Fırat’tan Dicle’ye kadar olan sınırlar bizim Güneydoğu bölgemizi kapsamaktadır. Oyun çok büyük sevgili okuyucularım! Bu oyunda ne olursa olsun oyuncak olmamalıyız. Türkiye milli bir politika izlemelidir. Son zamanlarda ki kırmızı çizgilerimiz iyice pembe çizgilere döndü yazık! Yeni bir Sevr kapıdadır. Türkiye artık bu derin uykudan uyanmalıdır. Bu uyku böyle devam ederse bu rüyanın sonu uçurum ve intihardır. Türkiye bölgede inanılmaz bir şekilde yalnızlaştırılıyor. Bunu görmek çok zor olmasa gerek. Batı’nın veya ABD’nin umurunda bile değildir Türkiye! Alın size yakın geçmişten büyük bir örnek: Haçlılar ve Haçlılarla beraber olanlar 2011’de Libya meselesi için Fransa’da Elize sarayına toplanmıştı. (Hatırlayanlar bilirler) Toplantı’nın adı da gayet manidardı. ‘’Libya Halkı İle Dayanışma İçin Paris Zirvesi’’ olarak adlandırılmıştı. Orası o gün resmen bir ‘’Kurtlar Sofrası’’idi. Tıpkı yüzyıl öncesi gibi. Hatırlayın o zaman da adı Paris Barış Konferansı idi ama Dünya orada parçalara ayrılmıştı. Elizedeki konferansta, Küresel güçler ve aktörleri bir araya gelmişti. Hatta Irak Dış İşleri Bakanı Hoşer Zebari bile ordaydı. Bir tek kim yoktu biliyormusunuz? ‘’Türkiye’’ yoktu… Alın size değerli yalnızlık! Artık yeter Devlet son zamanlarda çocuk oyuncağına döndü, oynatan oynatana. Bu ülkenin bu kadar da enayi yerine konulmasına ses çıkarmayanları ne Tarih, ne de bu toprağın vicdanı olmuş kişiler affetmeyecektir. Üzücü olan ise birçok kesimden yani sağının da solunun da muhafazakârının da bu fırıldağa oynamasıdır. Kısacası çözülme süreciyle beraber, Türkiye’de bir otorite boşluğu oluşmuştur. Merkezi otorite ve Askeri otorite, gücünü, inanırlığını, caydırıcılığını YİTİRMEKTEDİR!

Ve son söz: ‘’Devlet’te erken vardır, geç yoktur’’

Koray KAMACI

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.