Açılım Paketi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Murat Şimşir
Yazının Yazıldığı Tarih: 
29.09.2013

Selahattin Demirtaş, bugün Elazığ'ın Karakoçan, Palu ve Kovancılar ilçelerinde düzenlenen mitinglerde partililere seslendi. Barış ve Demokrasi Partisi Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Başbakan kendisi diyor, ’Osmanlı’da Kürdistan Eyaleti vardı’. Başbakana Kürdistan’ın kalbinden soruyorum; Kürdistan Kürdistan olacak mı ?" dedi.”

(kaynak: T24 haber sitesi)

***

"Kuzey Kürdistan Hukukçular Konferansı" Amed'de başladı.  Hukukçular, Kürdistan'da yaşanan tarihi hukuksuzlukların artık son bulmasını istedi. Konferansa bir mesaj gönderen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, katılımcı ve çoğulcu demokrasiden uzak tek taraflı paketlerle, kolektif haklarından yoksun bırakılan Kürt halkının varlığının bugün de inkar edilmeye devam ettiğini belirtti.”

(kaynak: http://www.bestanuce1.com/haber)

Yukarıda yapmış olduğum iki alıntıdan benim anladığım Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde fiilen bölünme meydana gelmiş ve o bölgede artık “Kürdistan” isminde bir eyaletimiz olmuş.

Başbakanın 30 eylülde açıklayacağı, adı “demokratikleşme” olan bir paketten günlerdir yandaş medya yazıcıları eli ile piyasaya sürülüp toplumu hazırlama gayretleri de gözle görülür bir şekilde canla başla, gerek yazılı ve gerekse de görsel medyada tüm hızıyla devam etmektedir.

Ve hatta bu paket açıklama işi birkaç kez ertelenince, bazıları hemen başbakanı kızdıracak biçimde, “İmralı ve kandilden” onay çıkmadı şeklinde görünürde bir muhalif ses çıkardılar, yani “yandaş muhalefet” kendi üzerine düşen “muhalefet” görevini yerine getirmiş oldu.

Tabi bu ertelemeler esnasında sadece bunlar mı oldu? Mesela paket açıklamaya günler kala birden 18 PKK lı Bingöl M tipi cezaevinden 5 kamyon toprak çıkararak yaptıkları tünelden kaçtılar. Ne tesadüf uzun zamandır operasyonlarda bulunmayan ve bu yüzden de batıya tabutların gelmemesini sağlayan TSK eli ile koymuş gibi 17 PKK lıyı, hem de hiçbir karşı koyma olmadan, yakaladı. Ne hikmetse “İHA” lar sadece kaçak PKK lıları görüntüleyip, onları almaya gelen PKK lıları es geçmişti. Onsekizinci PKK lı ise muallakta yakalanıp yakalanmadığı hakkında değişik rivayetler var . Ancak görünen o ki, henüz yakalanmamış..

Peki bu ertelemeler esnasında başka ne oldu? Mesela DHKP-C adlı terör örgütü üyesi iki terörist, daha önce AKP genel merkezine yapmış olduğu roketli saldırının sanki araya karbon kağıdı koyup bir suretini bu sefer de Emniyet Genel Müdürlüğünün ek binasına ve Polisevine uyguladılar. Dikkati celbeden husus şu ki, her iki saldırı da hemen hemen aynı saatlerde ve hiçbir kimsenin olmadığı üstünkörü seçilmiş yerlere yapıldı. Halbuki geçmiş yıllardaki DHKP-C terör örgütünün saldırıları incelenirse, seçilen hedefler ve eylemlerle gerçekleşme durumları bunlardan biraz farklı.. Tek teselli bu eylemlerde çok şükür ölümlü bir netice olmadı... Ve yine en son eylemden sonra bir anda ikibin polisin operasyona katılması (!) ve teröristlerin etkisiz hale getirilmesi başarıdır... Peki ya istihbarat birimleri ne iş yapmışlar, bu konuda da “Yeniçağ gazetesinden Ahmet Takan beyin” makalesinde istihbaratla ilgili şu sözler de dikkate değer :

Tüm güvenlik ve istihbarat birimleri Muharrem Karataş’ın AKP binasına roketi attıktan sonra kimliğini tespit edip, Yunanistan’a kaçtığını ve oradan da tekrar başkentin göbeğinde cirit attığını biliyordu da şimdi ortalık neden “istihbarat zafiyeti” tartışmalarına boğuluyor?

Kayıkçı kavgasını seyretmeyi pek severiz de ondan değil mi?..

O zaman!..

En güvenilir istihbarat kaynaklarından edindiğim bilgileri aktarayım; Dikmen’deki saldırı öncesi, istihbarat birimlerinden gelen bilgiler MİT havuzunda toplanıyor. Şöyle; Irak’ta terör pazarından alınan roketler, Suriye’ye geçiriliyor ve Suriye-Türkiye sınırında DHKP-C’li teröristlere ulaştırılması için aracılara teslim ediliyor. Roketler, Ankara ve İstanbul başta olmak üzere 8 büyükşehirde Emniyet binalarına saldırı düzenlemek maksadıyla teröristlere teslim ediliyor”

Şimdi insan düşünüyor bunca istihbarata rağmen bu eylemler yapılabiliyorsa iki seçenek var, ya Mit havuzunda biriken istihbaratlarla ilgili kurumlar arası eşgüdüm eksik, bilinçli veya bilinçsiz olarak, ya da eylemin yapılmasına yol verildi ki, en tehlikeli olanı da budur bence...


 

Evet paketin açılmasına saatler kaldı ama tartışması bütün şiddeti ile devam etmektedir.

Kürtler bu paketten pek bir şey beklemiyor gibiler, gerçi beklemelerine de gerek yok, istediklerinin çoğunu yazımın başındaki iki alıntıdan anlayabiliriz.

Peki bu paketin ülke geneline ne gibi faydası olacaktır. Çünkü Başbakan “Reform” sözcüğünü öne çıkarıyor. 12 eylül 2010 referandumunda topluma sunulan 12 eylül 1980 darbesini yargılayacağız ambalajı ile geçirdikleri 26 maddenin o günden bugüne ülkeyi ne duruma getirdiğini bizler değil sadece “yetmez ama evetçiler” kendileri açıklamak zorunda kaldılar. Ve hatta Özel yetkili mahkemelerin MİT üzerinden Başbakana uzanacağı korkusu ile jet yasalar çıkarmak zorunda kaldılar ve ÖYM leri kaldırdılar...

Ben kendimce bu pakette yer alanların, sadece ve sadece Başbakanın, Türk Milletine karşı ne kadar samimi olduğunun , gerek Başbakan ve gerekse de Türk Milleti tarafından açık ve seçik görülmesini bekliyor, diliyor ve istiyorum....


 

Ankara, 29/09/2013

 

Murat ŞİMŞİR

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.