AKP Cumhuriyet Törenlerini Yasaklamakla Kendini Ele Vermiştir

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Mehmet ÇAĞIRICI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
01.11.2011

88 sene sonra ilk kez bir Cumhuriyet hükümeti Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını "deprem" bahanesiyle yasaklamıştır. Cumhuriyeti'i kutlama demek onun anlamı üzerinde bir kez daha düşünmek ve Cumhuriyetin kuruluş günlerini ve koşullarını yeniden anımsayıp günümüz için dersler çıkarmak demektir. İşte AKP hükümtinin tam da yasaklamak istediği budur.

Halkımızın Cumhuriyet'in kendisi için taşıdı önemi ve ondan çıkaracağı tarihsel dersleri üzerinde fazla kafa yormasını istememektedir. Çünkü hükümetin niyeti bozuktur; cumhuriyeti büsbütün tahrip etmeye çalışıyor. Bilindiği gibi hükümet şimdi "Yeni Anayasa" ile cumhuriyeti büsbütün yozlaştıracak hukuki bir çalışmalar içindedir!

Ama yağma yok! Halkımız, özellikle de İzmir ve İstanbul Kadıköy'ün yiğit yurtseverleri Cumhuriyet'lerine sahip çıkmışlardır. Biz de şimdi burada yasaklara inat illaki cumhuriyet üzerinde biraz kafa yormaya çalışacağız:

Cumhuriyet kavramsal olarak, devlet başkanlığının doğrudan veya dolaylı olarak(temsilcileri aracılığı ile) halk tarafından belirlendiği bir devlet biçimini ifade eder. Cumhuriyet'in karşıtı kavramlar mutlakiyet (Krallık, Padişahlık, Hanlık ) ve Meşrutiyettir.

Cumhuriyet kendiliğinden "ilerici", "laik", "hukukun üstünlüğüne dayanan", "sosyal" ve "demokratik" olamaz. Çünkü sadece cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesiyle cumhuriyetin işi bitmez. Bu nedenle cumhuriyetin felsefesi, cumhuriyet biçimde oluşan devletin yapısı ve ilkeleri olağanüstü acı deneyimlerle, cumhuriyet kurucuları ve halk tarafından yoğrulmak zorundadır.

Gerçek halk yönetimi olması gereken bir "Cumhuriyet" rejimi en azından (asgari program olarak) aşağıdaki nitelikleri kazanması gerekir:

1) "Laik" olmalıdır, Özellikle T.C. bu konuda çok duyarlı olmalıdır. Çünkü kendisinden önce 900 yıl tüm Türk devletleri dini kurallara göre yönetilmişlerdir. En son Osmanlı'da siyasi olarak devlet başkanı olan Padişah, aynı zamanda ülkenin en büyük din adamı olan HALİFE idi. AKP hükümeti mahkeme kararıyla laiklik karşıtlığı ile hükümlüdür. AKP Laiklik karşıtı eylem ve söylemlerine devam etmektedir

2) İlerici, aydınlanmacı ve devrimci olmalıdır. Cumhuriyetin bu niteliği yine özellikle T.C. için geçerlidir. Çünkü Osmanlı Avrupa'da gelişen bilim ve akıl alanında onlarca yıl geri kalmıştır. Bu mesafe kısa zamanda ancak devrimci çabalarla giderilebilir.

3) Cumhuriyet yönetimi "Hukukun üstünlüğü" ilkesini temel almalıdır. Devlet yönetiminde politikacıların keyfiliğini engellemenin, adaletli bir rejim olmanın ön ve tek şartı bu ilkedir. Türkiye Cumhuriyeti de bu niteliği kazanarak eski keyfi ve adaletsiz yönetim tarzını, tamamen aşabilir. Ancak AKP hükümeti günümüzde adeta Padişah keyfiliğini sürdürmektedir. Çünkü "Hukukun üstünlüğü" ilkesinin güvencesi olan "Bağımsız ve Tarafsız yargı" sistemini büsbütün kendi siyasi denetimi altına almıştır.

4) Cumhuriyetçi devlet "Sosyal" olmalıdır. Devletin sosyalliği felsefesi, devletin sermayenin bireysel, bencil çıkarlardan çok kamu çıkarlarına öncelik vererek halkına hizmet etmesi gerekir. Uzun yıllar bu alanda yetersiz kalan T.C. günümüzde "Neoliberal" politikalarla büsbütün bu niteliğini de kaybetmek üzeredir.

5) Cumhuriyetçi devlet biçimi kendisini mutlaka DEMOKRASİ ile tamamlamalıdır. Çünkü sadece cumhur başkanını halkın seçtiği bir cumhuriyet eksik cumhuriyettir. Demokraside devletin yasama(meclis) ve dolayısı ile yürütmesi(hükümet) de halk tarafından seçmelidir. Yargı her ikisinden de bağımsız olmalıdır. Yani Demokratik cumhuriyette devlet erkleri ayrı ayrı görece bağımsız oluşmalı ve görev yapmalıdırlar. Türkiye 60 yıllık deneyimiyle ancak "çarpık ve melez" bir demokrasi kurabilmiştir. Ne var ki bu bile 9 senelik AKP iktidarının iki yüzlü "ileri demokrasi" politikasıyla tamamen tasfiye edilmek üzeredir.

Sonuç: Emperyalist ve gerici güçler CUMHURİYET kavramını, M.Kemal öncülüğünde bütün ulusal ve halk güçlerinin katılıp desteklediği, emperyalizme karşı "Bağımsızlık" ve Osmanlı gericiliğine karşı "İlericilik" sloganlarıyla yürüyen bir mücadeleyle ulusumuzun belleğine ve tarihine silinmez bir biçimde kazındığını unutmasınlar. Bu tarihsel gerçekleri hiç kimse bu ulusun tarihinden silemediği gibi belleğinden de silmeye gücü yetmeyecektir. Elimizdeki bu cumhuriyet daha da ileriye daha da hukuki, daha da sosyal ve daha da demokratik olması için mücadele gerekirken AKP hükümeti tam tersine onun var olan yetersiz niteliklerini de adım adım tahrip etmektedir. Öyle ki bugün aldığı son yasaklama kararıyla da sinsi bir cumhuriyet düşmanı olduğunu ele vermektedir. Ancak söz sırası artık halkımıza ve gençliğimize gelmektedir.

Mehmet ÇAĞIRICI

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.