Anayasa Nasıl Değiştirilir?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Mert ELEKÇİ
Yazının Yazıldığı Tarih: 
07.09.2010

Anayasa yapımı, bir anayasanın en baştan hazırlanarak kabul edilmesi ve yürürlüğe girmesi anlamına gelirken anayasa değişikliği( revizyon) var olan anayasa üzerinde yapılan değişikliklerdir. Anayasayı yapan veya değiştiren iktidara kurucu iktidar denmektedir. Bu bakımdan da bir ikili ayrım söz konusudur; anayasayı yapan iktidar asli kurucu, değiştiren ise tali kurucudur. Anayasa hukuku açısından bu iki iktidarın meşruiyet algısı farklıdır. Doğal olarak asli kurucu iktidar, anayasanın tümünü değiştirebilmiş ve yeni bir anayasal düzen getirebilmiş olarak, halkın üzerindeki meşruiyeti tali kurucu iktidara göre daha güçlüdür. Ayrıca tali kurucu iktidarın çerçevesini anayasayı yürürlüğe koyan asli kurucu iktidar belirlemektedir.

 
Buna en basitinden 1982 Anayasası'nı örnek verebiliriz:
 
-82 Anayasası'nın 4.maddesi değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri belirtmektedir. Bununla birlikte değiştirilemeyecek maddelerin kuramsal anlamları doğrultusunda da anayasa mahkemesi, diğer anayasa değişikliklerinin de bu 3 maddeye paralel olması gerektiğine dair içtihatlar ortaya koymuştur. Böylece asli kurucu iktidar, tali kurucu iktidara karşı bir çeşit koruma mekanizması yaratmıştır.
 
Anayasa yapım usüllerine kısaca değinelim:
 
Anayasa yapım usulleri demokratik usuller ve otoriter usuller diye genel anlamda ikiye ayrılabilir. Ancak bu iki kategorinin arasında sayabileceğimiz yöntemler de vardır. Otoriter usul, bir anayasanın, bir otorite tarafından halkın katılımı olmadan, halka sunulmasıdır. Halk, anayasa yapımında söz sahibi değildir. 1876 Kanun-i Esasi bu kategoride yer alır. Anayasa, padişah tarafından halka danışılmadan sunulmuştur. Bazı anayasalar da otorite ile halkın anlaşması sonucu yürürlüğe girmiştir. Misak anayasa dediğimiz bu anayasalara örnek olarak 'magna carta libertatum', kanun-i esasi deki 1909 değişikliklerini verebiliriz.
 
Kurucu plebisit denilen yöntemde de halkın katılımı olsa da, yöneticiler asıl belirleyicidir. 1982 Anayasası’nın yürürlüğe girmesinde, halk anayasanın yazılmasında söz sahibi değildi. Yürürlüğe girmesinde söz sahibi olan halk, baskıcı bir ortamda oyunu kullanabilmişti. Bu bakımdan otorite baskısı plebisitte belirleyici oldu. Bu yöntemin de halkın katılımı söz konusu olsa da otoriter bir değiştirme yöntemi olarak sayılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü ne olursa olsun halk, anayasanın yazılmasında bir şekilde söz sahibi olmalıdır. Ayrıca, oylamada kabul edilmemesi durumunda ne olacağına dair hala bir seçenek sunulmamış olması sahte bir demokratik katılım niteliği kazandırmıştır.
 
Demokratik yöntemlere gelince; demokratik yöntemlerde halk, anayasanın tümden değiştirilmesi kararında, hazırlayacak kişileri seçerek yazımında ve yürürlüğe girmesinde söz sahibi olmalıdır.
Bu tam demokratik bir yöntemdir. İsviçre ve Finlandiya anayasalarını buna örnek gösterebiliriz. Bu yöntemde halk, anayasasını değiştirmesi gerektiğine karar veriyor, ardından, yeni anayasayı yazacak kurucu meclis halk tarafından seçiliyor, daha sonra hazırlanan anayasa yürürlüğe girmek için halkın onayına sunuluyor. Onaylanmadığı takdirde işlemler ya yeni bir kurucu meclisle, ya da aynı kurucu meclisin hazırladığı yeni bir metin üzerinden devam ediyor.
 
Anayasanın onaylanmasıyla kurucu meclis kendini feshediyor, yönetim böylece kurulu iktidarın eline geçiyor.
 
Anayasayı tümden değil de bir bölümünü değiştiren iktidar tali kurucu iktidardır. Bugünkü AKP hükümeti, yaptığı birçok anayasa değişikliğini bu sıfatıyla yapmakta ve son referanduma giden geniş kapsamlı paketi de bu sıfatla halkoyuna götürebilmektedir. Yukarıda anayasa yapımını anlatmamın nedeni, erkler ayrılığı bakımından dengeleri önemli ölçüde değiştirecek 12 Eylül'de oylayacağımız anayasa değişikliklerinin gündemde olduğu şu günlerde, yapılan değişikliklerin en az yeni bir anayasa yapımı kadar ciddi olarak algılanması gerektiğini düşünmem ve bu sebeple bu denli önemli değişikliğin, böylesine basit bir usülle yapılmasına karşı olmamdır. Şimdi yukarıda yazılanlar ışığında, şu soruları kendimize soralım;
 
- Anayasanın önemli bir bölümünü değiştirmeye çalışan ve bir sene sonra değişecek olan bu hükümet, meşruiyet açısından ne kadar yetkili bir hükümettir?
 
- Halkın katılımının bu denli önemli olduğu bir değişiklikte, halkın bilinçlendirilmesini bu kadar teknik konular çerçevesinde ne kadar bekleyebiliriz?
 
iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.