Atatürkçülerin Hatası, Cemaatlerin Fırsatçılığı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

- Bir ulus, eğitim ordusuna sahip olmadıkça, savaş alanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferler kalıcı sonuçlar vermez.

- Aydınlarımız belki bütün dünyayı, bütün eski ulusları tanır, ama kendimizi bilmez.

- Tutuculuk bilgisizliğe dayanır. Bundan dolayı tutuculuğu olan bilgisizdir. Bilim, kesinlikle bilgisizliği yener. O nedenle halkı aydınlatmak gerekir.

- Kılışla ülke alanlar, sabanla ülke alanlara karşı yenilmeye mahkumdurlar.

Yukarıda okuduğunuz sözlerin hepsi de, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleridir. Şu talihsizliğe bakınız ki, Atatürkçülerden ancak pek azı bu sözleri okumuşlar, okuyanlardan pek azı anlamışlar ve anlayanlardan pek azı tatbik etmişlerdir.

Peki sonuç?

Sonuç bugün ortada. Günden güne karanlığa gömülen, hayat şartlarının kötüleştiği, işsizliğin yüzde 14, enflasyonun yüzde 11 kararında olduğu bir Türkiye.

Neden peki?

Çünkü Atatürk öldükten sonra, bir kısım Kemalist, kendisini halkın üzerinde gördü. Kendisini elit bir kesim saydı ve halkı dışladı. Atatürk’ün halkçılık ilkesini, devletçilik ilkesini yok sayarak yalnızca laiklik ilkesinin arkasına sığınıp, yerinde saydı durdu.

Atatürk’ü hiç anlamamışçasına, tıpkı köhnemiş Osmanlı’da sarayın işlediği büyük hatayı tekrarladı. Anadolu’yu unuttu. Gençliği kaderine terk etti. Uykusunu, fakir insanların sefil hayatları yerine, alacakları yeni model arabaların vereceği hazzın aldatıcılığı kaçırdı.

Peki ne oldu ondan sonra?

Cumhuriyet düşmanları uyumadı. Önce kendilerine havari olabilecek saf insanları kandırdı, sonra da öyle bir şebeke kurdu ki, günbegün devletin, eğitimin, ekonominin, sosyal hayatın, yargının, emniyet teşkilatının içine işledi. Sinsi bir şekilde planını yürüttü.

Bunları da din için, Allah için, insanlık için yaptığını söyledi. Hem de, Müslümanlara karşı haçlı seferlerini tekrardan başlatan ABD’den söyledi bunları.

Müritleri iş yerleri kurdu, çalıştırdı, kazandı ve kendi cemaatinin mensuplarına kazandırdı. Tam bir dayanışma ve çelikleşmiş bir irade ve imanla, kandırıldıklarının farkında olmadan çalıştılar. Kendi aralarındaki alışverişlerde birbirlerine amiyane tabirle “kıyak” geçtiler, günden güne zenginleştiler. Kazandıkları paralarla daha da çok yayıldılar. Dallanıp budaklandılar.

Ağabeyler, ablalar, halk çocuklarına çok büyük iyilikler yaptılar. O kadar ki, o iyilik yaptıkları çocuklar da büyüyüp birer ağabey - abla oldu, başka çocuklara iyilikler yaptılar. Zaman içersinde, yavaş yavaş da olsa genç beyinleri yıkayarak o insanları, 25-30 yaşına geldiklerinde artık temizlenmesi mümkün olmayacak hurafeler ve minnet duygusuyla doldurabilmeyi başardılar.

Neden yaptılar bunu? Neden yaptıklarını Amerikan imamı itiraf ediyor. Hem de artık hiç korkmadan, saklamadan. İlan edercesine, dalga geçercesine:
Devletin kilit noktalarında arkadaşlarımızın bulunması, İslami emellerimizin teminatıdır.

Bu arada Atatürkçüler ne yaptı?

Bize bir şey olmaz, ordu gelir kurtarır diye beklediler. Ama işler artık o raddeye vardı ki, ordu da kurtaramıyor.

Su uyur düşman uyumaz. Atatürkçüler maalesef (bir kısmını tenzih ederek söylüyorum) uyudular. Bugün ise maalesef geç teşhis konulmuş bir kanser illeti gibi, ölümü beklemekteyiz.

Maalesef ki, Cumhuriyet ve aydınlığın düşmanları, Atatürk’ün sözlerini, Atatürkçülerden daha iyi ve etkin bir şekilde etüt etmişler.

Ne dersiniz?

 

Asım US
iletisim@PolitikaDergisi.com

 

 

Yorumlar

Yatmayan Atatürkçülerde öldü:

Yatmayan Atatürkçülerde öldü: bkz. Kışlalı, Uğur mumcu, Bahriye Üçok vs.

Beyninize klavyenize sağlık,

Beyninize klavyenize sağlık, Bu yazının üstüne ne desek boş

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.