Baykal Bu Kez Haklı!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

AKP karşıtı pek çok odağın bir çatı altında toplanmasını bir çok kez tasavvur ettik. Buna en yaklaşıldığı zaman Cumhuriyet mitingleri olmuştu. Türkiye halkı cumhuriyetine sahip çıkmıştı. Cumhuriyet mitinglerinin hemen ardından gelen Temmuz 2007 seçimlerinde ise AKP oylarını artırarak bir kez daha iktidara gelmişti.

O zamanki seçim politikasını ve tutumunu en çok eleştirdiğimiz politikacı Deniz Baykal olmuştu. Cumhuriyet mitinglerinin yarattığı havayı, Cumhuriyet Halk Partisinin çatısı altına alıp AKP’yi sarsamadığı için onu suçlamıştık, haklıydık da. Bu ve bunun gibi pek çok olayda Baykal’ı koltuk sevdalısı olarak gördük, parti içi bir diktatör dedik (bunlarda hala ısrar ediyoruz), Türkiye solu ve aydınları üzerinde birleştirici bir potansiyeli olmadığını savunduk ama en nihayetinde Baykal da haklı çıkabiliyor ve bir analiz gücü olduğunu bazen görüyoruz. Baykal hakkında bir önyargı oluşmuş durumda. 2 türlü önyargı vardır:


Birincisi bir bilim adamının önyargısıdır ki bu son derece yol açıcıdır ama ikinci önyargı türü bir yol kapatıcıdır. Baykal hakkında olanı ikinciye tabidir fakat günümüz sorunları artık bir sorun değil bir rejim ve/veya emperyalizm mücadelesidir. O yüzden Baykal’a bir daha bakmalı. Özellikle son söyledikleri onu muhaliflik yapabilen ya da yapabilecek biri olduğunu gösterdi bana.

Islak imza ve üçlü zirveden bahsediyorum.

Islak imza konusunu üçlü zirveyle birleştirip bir analiz yapan Baykal’a göre, üçlü zirvede Başbuğ ve Erdoğan, aldım verdim yaptılar. Albay Dursun Çiçek’in altında imzası olduğu öne sürülen İrticayla Mücadele Eylem Plan belgesinin askeri bilirkişinin, Dursun Çiçek’e ait olabilir sözüyle bir oldu bitti yapılmasına karşı çıkılmalı çünkü eğer böyle bir belge varsa Genelkurmayın bundan haberi vardır öyleyse Genelkurmay Başkanı görevinden alınmalıdır.

Yapıldı mı?

Hayır.

Öte yandan belge üzerinde ordunun yaptığı teknik incelemeler yetersiz. Bütün bunlar tek bir noktaya işaret etmektedir o da Erdoğan ve Başbuğ’un anlaştığıdır.

Bu arada Baykal’ın bu analizine bağlantılı olarak Yalçın Küçük’ün Odatv’de geçen hafta içinde yaptığı röportajdaki analizi şudur ki; Başbuğ ve Erdoğan tasfiye için anlaşmıştır. Yalçın Hoca bunları dile getirdikten sonra Baykal bunları seslendirdi.

Ne dersiniz? Ülkede gerçek tek muhalif ve gerçek tek komünist olduğu söylenen Yalçın Küçük Baykal’a ilham mı vermiştir?

Bu noktada önemli olan Baykal’ın sözleri üzerinde haklı olduğudur. Bu haklılık aslında Türkiye halkına aittir.

Bu haklılığın savunulması gerekir.
 
iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Merhaba

Ülke meselelerinde parti veya kişi bazında değilde fikir bazında görüş sergilemek gerekirse, ülkeyi bu günkü zor durumdan çıkaracak yola giriş için CHP ye ihtiyaç vardır. Baykalın bu kadar çok eleştirilmesi de bu gerçeğin çoğunluk tarafından kabul edilmesindendir.

Sayın Baykal'ın ısrarla

Sayın Baykal'ın ısrarla Başbuğ'u ve komuta kademesini istifaya çağırması ince bir taktik olamaz mı?
Bu istifalar yaşansa önü kapalı olan Hasan Iğsız ve Saldıray Berk paşalar komutanın tepesine gelecekler.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.