Behlül, Bihter ve Cümle Monşerlerimiz…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Toplumun sırça köşkünde yaşayan “monşer”-aydınlarımızın dillerinden düşürmedikleri bir söz, söylem ya bir “sorun” vardır:
- Biçim mi önde gelir; yoksa öz mü?..
Niçin tartışırlar bu konuyu sürekli olarak, hiçbir zaman anlayamamışımdır…
Sizin bir özünüz, esasınız; yani söyleyecek bir “söz”ünüz varsa, o öz kendi biçimini kendiliğinden ve kendi çabası ile zaten yaratacaktır…
Eğer bir kabı su ile dolduruyorsanız, kap iyice dolunca, mutlaka taşacak ve kendi bendini bulup, akacaktır…


Hele düşünceler “yüksek” ise…
Yani, kabın bulunduğu bayır bir tepenin üstünde ise… Hiç kaygılanmayın monşer abiler, kabını taşıran su, çağlaya çağlaya (mutlaka) akacaktır.
Diyalektik düşüncede bu oluşa, “nicelik birikiminin niteliğe dönüşmesi,” diyorlar…
Ve hemen ekliyorlar,
- Bu dönüşme, devrimsel sıçrayışlarla meydana gelir… Evrimsel pineklemelerle değil!
Fizik bilimi aynı meseleye şöyle yanaşıyor:
- Potansiyel enerji, küpünü doldurduğunda kinetik enerjiye çevrilir… Ve nehir aşağıya doğru akar; toplumlar ileriye doğru sıçrar ve bilgelik, topluma doğru yayılır…
İşte böyle Aydınlı aydın kardeşlerim, buna kimyasal bir düzlemde, “devinimin kanunu” diyorlar…
Peki, biz ne diyoruz?..
Biz, kendimize ait hiçbir şey söylemiyoruz.
Söylenenlerin yalancısı, bilinenlerin ezbercisi ve düşüncelerin kopyacısıyız…
Biz Tanzimat aydınlarının 2010 versiyonunu temsil eden aydınlanma düşüncesine bigâne, diplomalı kişileriz…
Behlül ile Bihter’in “yasak aşk”ı karşısında gönlü sulanan, Halit Ziya Uşaklıgil’in 100 yıl önce tartışma masasına getirdiği bir kültür hesaplaşmasını anlamaktan çok uzaklarda salıp duran kültür fukaralarıyız…
Halit Ziya, Tanzimat’la başlayan Batı taklitçisi kültür karmaşası ile geleneksel kültürümüz arasındaki çatışmayı Cumhuriyet kültürü içinde çözümlemeye çalışırken yarattı “Aşk-ı Memnu”yu…
2010 Türkiye’sinde, sözünü ettiğimiz kültür çatışmasının altında kalmış bigânelerden oluşan reyting zıngırdaması oluşsun diye değil…
Türkiye’nin aydını, önüne çıkan her olay karşısında durduğu noktanın sorumluluğunu bilmelidir.
1980’nin uyutulan gençliğinin bir kısmı, o derin uykudan uyanmış, şu anda Diyarbakır’ın Bismil ilçesinin Aslanoğlu köyünde kendi imkânlarına emeğini katarak bir ilköğretim okulu inşa etmektedir.
Aslanoğlu köyü, Türk bayrakları ile donatılmış bir Cumhuriyet köyüdür.
Ve bizler biliyoruz ki, Aslanoğlu köylüleri ile el ele okul inşa eden gençliğin gerçek öncüleri, ne Bihter’i ve ne de Behlül’ün sosyete uyarlamasını seyretmişlerdir dün gece…
Onlar, Halit Ziya Uşaklıgil’in Türk kültürünün gündemine taşıdığı kültürel hesaplaşmayı yaşamları içinde pratik olarak çözümlemiş bilinçli insanlardır…
İşte onun için Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti bu gençlere emanet etmiştir… Monşer – aydınlara değil!..

Faruk.Haksal@PolitikaDergisi.com
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.