Bilim-Kurgudan Gerçeğe

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

2011 yılını iyisi ve kötüsü ile tamamladık. 2011 yılı da beklentileriyle, gerçekleşmesini beklediklerimizle, hayalkırıklıklarıyla geride kalan bir yıl olarak, tarihin geçmiş bölümünde yerini alacak.

Bu bağlamda, 2011 yılından, 2012 yılına girerken, 2012 yılında da sanırım, bitirdiğimiz yıldan arta kalanların elimize verili olarak sunacağı sorun ve çatışmalarla da ilgilenmek durumunda kalacağız.

En azından, Avrupa’da yaşanan bir krizin etkilerinden bahsetmemek mümkün olmasa gerek. Ya da yaşanan krizin boyutunun ne denli bir değişime “gebe” olacağı, krizin sarmalında bulunan halkların, krizden ötürü iktisadi sıkıntılara göğüs germe noktasında, ne kadar daha bir Arap Baharı sendromuna düşmeyeceği, muğlak hususlar olarak, yeni yılda tüm dünyayı, etkileme potansiyeline sahip.

Hakeza, Suriye’nin içinde bulunduğu durum. Baas rejiminin, halkına şiddet uygulamaktan çekinmemesi.

Rusya’nın Suriye ile aynı mihverde olduğunu gösteren fiilî hamlelerde bulunması... Suriye’ye askeri gemilerini göndermesi... Yine, füze sistemleri hususunda Suriye’nin arkasında durması...

İran’ın durumu...

Herkesin azçok bildiği gibi, Malatya’nın Kürecik ilçesine NATO perspektifinde bir "füze kalkanı" konuşlandırılması tasavvur edilmekte. Batı bloğu, nükleer silah tehlikesine yönelik, NATO şemsiyesi altında, pek uygar ülkeleri korumak adına- ehh özelde İsrail’i muhafaza ve müdafaa etme adına- Malatya-Kürecik’e füze kalkanı sisteminin konuşlandırılmasını, bir bakıma Türkiye’ye dayattı.

Bunun üzerine, İran da pek “dostane” olmayan çıkışlar yaptı.

Birincisinde İran’ın askeri kanadından...

İkincisinde de meclis kanadından...

İran’a yönelecek bir saldırı karşısında...

Türkiye’deki Malatya-Kürecik’te konuşlandırılacak olan füze kalkanını vuracaklarını ifade ettiler.

Aslında, bunlar bir nevi tehditti...

Pekâlâ, bu istikrarsızlıkların peydah olduğu bir mahalde, ortamda ve koşulda ülkemizin, bu menfi durumlardan etkilenmemesini düşünmek, azıcık safdillik olur.

Aslında, 21.yy., dünya çeperinde iletişim ve bilişim teknolojilerin tavan yaptığı, bilimsel icatların, ivme kazandığı bir dönem olarak lanse edildi. Ve bu yönde de birçok atılıma şahitlik ettik. Ki, tüm bu bilimsel ve insan refahını gözeten ar-ge faaliyetlerinin tavan yaptığı çağda, yine pek tabii uygar milletlerin(?), uygarlaşamayan(!) milletlere el uzattıklarını da “izledik”!...

MİLLİYET gazetesinin (15 Aralık 2011) nüshalı yayımında, Amerikan New York Times gazetesinin, uzmanlara danışarak hazırlattığı gelecek tahminleri anketine yer veriliyordu. Anket, binlerce kişi tarafından oylanmış. İşte, geleceğe projeksiyon tutan anketten başlıklar ve aldığı oy miktarları:

2012: ÇİP İÇİNDE BİLGİSAYAR

California Üniversitesi’nden bilgisayar bilimleri profesörü David Patterson 2020 yılında bir bilgisayarın tek bir çip içinde yer alacağını öngördü. Ve öngörü, 906 kişi tarafından oylandı.

2013: ELEKTRONİK MÜREKKEP

Esnek ve katlanabilir elektronik kağıtlarda kullanılacak mürekkebin 2013 yılında herkes tarafından kullanılacağı 800 kişi tarafından oylanmış.

2019: EVRENSEL TIBBİ VERİ TABANI

Her insanın doğumdan ölüme kadarki tıbbi tarihi tek bir evrensel sistemde toplanacak. Doktorlara açık olacak. Bu durum, 443 kişi tarafından oylanmış.

2022: VERİ HALESİ

Etrafta bulunan kişi veya nesnelerle ilgili tüm bilgiler akıllı telefonlara gelecek. Bu öngörü de 647 kişi tarafından oylanmış.

2023: KANSERİ İYİLEŞTİRME

2020’den itibaren birçok kanser türü kişiye özel gen tedavileriyle iyileştirilecek. Bu öngörü de 1059 kişi tarafından oylanmış.

2024: PRATİK ROBOT ARABALAR

2018 itibariyle robotlar tarafından kullanılan arabalar için özel yollar açılacak. Bu tasavvur da 646 kişi tarafından oylanmış.

2026: PROGRAMLANABİLEN ORGANİZMALAR

2030 itibariyle programlanabilen organizma ve dokular gelecek. Bunlar bilgisayarda oluşturulup, yazdırılarak laboratuar ortamına getirilecek. Bu öngörü de 621 kişi tarafından oylanmış.

2039: DİJİTAL YAŞAM VE EVRİM

Dijital sistemler karmaşıklaşacak ve tek bir kod hatasından kendi başına bilgisayar virüsleri doğup gelişecek. Bu öngörü de 453 kişi tarafından oylanmış.

2056: NAKİT PARA KALKACAK

Nakit yasadışı olacak. Elektronik para kullanılacak. Bu da 993 kişi tarafından oylanmış.

2058: SİBERNETİK ZEKA

Nanoteknoloji sayesinde daha gelişmiş zekalar birçok insan tarafından kullanılacak. Bu da 598 kişi tarafından oylanmış.

2060: UÇAN ARABA

2040 itibariyle birçok insan kişisel uçan arabalarını kullanacak. Bu öngörü de 1338 kişi tarafından oylanmış.

2063: YAPAY ZEKA

İnsanın tüm zeka özelliklerine sahip olacak bir bilgisayar programı, 980 kişi tarafından oylanmış.

2114: HAFIZA YEDEKLEME

İnsan hafızası bilgisayara yedeklenecek. Bu bilgiler istenirse başka bir vücuda da geçirilebilecek. Bu öngörü de 952 kişi tarafından oylandı.

Bunlar, görece olarak, geleceğe yönelik bilim adamlarının, tasavvurları, bilimsel faaliyetlerinin düşünce aşamaları...

Ve, birçoğu da gerçekleştiğinde, hayatımızda “devrime” neden olacak yenilikler.

Bilimsel gelişmeler ve ilerlemeler, aslına bakıldığında insanoğlunun, tekamül özünü oluşturmakta.

Olumlu ve kendisini bilime ve insanlığa adamış kişilerin elinde; bilimsel bilgiler, gelişmeler, icatlar, yeni aygıtlar, vb birçok şey, tüm dünya halklarının ortak iyiliği, çıkarları, müreffehleri çerçevesinde kullanılabilecekken; yine içlerini kin ve nefret sarmış, yine gözlerini $iddetten ve yok etmekten başka bir şey görmeyen insan bozuntuları elinde, teknolojik üst düzey aygıtlar veya bilgiler; insanlığın mahvı doğrultusunda, silah ve bomba olarak; mazlum insanların üzerine yağarken, bu habis ruhlu insanlara da bu kötü niyetli teknolojik bilgilerin kullanımı, ($) dönmektedir.

STEVE JOBS örneğinde teknoloji, teknolojik faaliyetler ve ar-ge çalışmaları, “insancıl” amaçlarla dünyaya pozitif bir perspektif sunabilirken;

G.W. Bush ve neo-con örneğinde olduğu gibi, silah, gelişmiş bomba ve füze olarak, insanlığı tehdit edebilmektedir...

Tabii ki, bizi, ilgilendiren ise...

İçinde bulunduğumuz an itibariyle yaşayacaklarımızdır...

İlki, belki, şimdilik, bilim-kurgu olarak değerlendirilebilecekken...

Suriye’de süregelen kargaşa; Türkiye’nin içinde bulunduğu terör sarmalı, Suriye’nin Türkiye’nin değişikliğe gittiği dış politika izlencesinden ötürü, teröre ne derece destek verdiği...

Avrupa’da yaşanan krizin, domino taşı misali, daha nerelere kadar yayılacağı; veya, diğer gelişmiş ülke ekonomilerinin, bu krizden nasıl etkileneceği... Vs...

KISACASI... Şuan için, bizi ilgilendiren, yaşayacaklarımızdır. Ve her şeyden çok, HUZURA ihtiyacımız vardır. Huzur olmadan, ne mutluluk ne de ekonomik refah tam anlamıyla hissedilir. Huzuru muhafaza etmeli ve tüm alanlarda müdafaa etmeliyiz. 2012 yılı, huzura çok gereksinim duyacağımız bir yıl olacak...

Erhan SALMAN

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.